Editör
Değerli okurlarımız, Köprü dergimizin 167. sayısında sizler ile birlikteyiz. Bir önceki sayımızda da belirttiğimiz üzere Aile konusunu işlemeye bu sayımızda da devam ediyoruz. “Demokratik ve İktisadi Değerler Bağlamında Aile” başlıklı 167. sayımızda bilhassa aile kurumunun sosyal hayattaki önemi üzerinde değerlendirme yapan makaleler yer almaktadır.
Demokratik prensiplerin aile kurumunda karşılık bulmasının ailenin istikrarı açısından önemli olduğu bilinmelidir. Demokratik yönetimler, dünyanın gelişmiş ülkelerinde bütün kurumlarda etkinliğini sürdürmektedir. Bediüzzaman Said Nursi’nin de Risale-i Nur’da özellikle önemle vurguladığı meşveret ve şura konusunda refah seviyesi yüksek ülkelerin oldukça hassas oldukları görülmektedir. Bunun yanında geri kalmış ülkelerin de devlet yönetimlerinin ve kurumlarının genel olarak otokratik yönetim ile idare edildiği görülmektedir. Aynı şekilde, ülkelerin yönetim biçimleri ve yaklaşımları, despot ya da özgür bireyler yetiştirmelerinde etkili olmuştur. Dolayısıyla her sistem, benimsemiş olduğu yönetim tarzına uygun bireylerin yetişmesine zemin hazırlar. Bu fertler, toplumdaki en küçük kurum olan aile müessesesini teşekkül ettirdiğinde kodlarında yer alan müstebit veya hürriyetçi ruh devreye girer. Nursi’nin “sari hastalık” olarak nitelediği istibdadın bulaşıcı etkisinin ilk nüvesi aile ortamında kendini göstermektedir. Baba müstebitliğini anne üzerinde gösterebilmekte, anne de aynı şekilde çocukları üzerinde baskı kurabilmektedir. Bunun yerine artık bilimsel çalışmaların da desteklediği aile içi meşveret ortamlarının tesisi ailenin huzuru ve devamı açısından oldukça önemlidir. Böylesi ortamlarda çocuk, aileye güvenle bağlanacaktır. Aile içi ideal iletişimin tesisi, beraberinde psikolojik ve sosyolojik rahatlamayı getirecektir.
Aile içi demokratik yapı, bireylerin sorumluluk kazanmasında önemli bir yere sahiptir. İktisadi hayatta yaşanan problemlerin özellikle mikro açıdan ele alındığında, sorumluluk bilincine sahip olmayan bireylerin kendi çıkarlarını toplumun çıkarlarının önüne koymalarından kaynaklandığı görülmektedir. Said Nursi, bu durumu İşarat’ül İcaz adlı eserinde, nev-i beşeri ihtilale sürükleyen önemli sebeplerden biri olarak ifade eder. “Ben tok olayım da başkası açlıktan ölse bana ne.” sözü ile bireysel tatmin için çabalayan insanları kendi nefsine himmeti hasreden insanlar olarak gösterir. Ayrıca Hz. Ali’ye atfen böylesi vasıfta sadece kendi nefsi için yaşayan insanların “insan” ismine layık olmadığını ifade eder. Kendi nefsinin esiri olan fertler, hedonik motivasyonlar ile tüketim alışkanlıklarına sahip olur. Tüketim çılgınlığı hususunda ise ailelerin ciddi imtihanlar verdiği bilinmektedir. Zekât ve sair yardımlaşma kültürünü benimsemeyen insanlar, iktisadi hayatta gelir grupları arasındaki makasın açılmasına neden olmaktadır. Bir tarafta müreffeh insanlar, diğer tarafta temel gıdaya ulaşamayan milyonlarca insan buna basit bir örnektir.
Aile, sorumluluk bilincinin oturması gereken en önemli birimdir. Evdeki alışveriş tarzındaki muktesit anlayış ile çocuklara rol model olması gereken ebeveynler, çocuklara verdikleri harçlıkla da bütçe yönetiminin küçük bir prototipini aile ortamında yaşayarak öğretmelidir. Burada söylemden ziyade eylemlerin etki düzeyinin yüksek olduğu gözden ırak tutulmamalıdır. Diğer bir husus, kazandıklarını sadece çocukları için harcayan ebeveynlerin sorumluluk bilincine sahip birey yetiştiremeyeceği gerçeğidir. Böylesi çocukların ileride egoist olmaları kaçınılmazdır. Amerikalı Psikolog Jean M. Twenge, bu jenerasyonu “Ben Nesli” olarak tanımlayan bir kitabı kaleme almıştır. Sorumluluk bilincine sahip olmayan çocuklar, topluma bir şey kazandıramadıkları gibi kendilerine de yetemeyen farklı bir ‘varlık’ olmaktadır. Oysaki değil sadece kendine yeten bir birey yetiştirmek, toplumun menfaatine hayırlı işler yapan fertler yetiştirmek ailelerin önemli hedefleri arasında yer almalıdır.
Bir önceki sayıda topluma temel teşkil etmesi bağlamında aile kurumunun önemine vurgu yapan çalışmalara yer vermeye çalışmıştık. Bu sayıda ise daha çok, ailelerin devamı için oldukça önemli iki konu olan iktisadi değerler ve demokratik değerlere vurgu yapan makalelere yer vermeye çalıştık. 168. sayımızda “Duygular” konusunu işleyeceğimizi belirtir, sağlık ve mutluluk dileriz.