Kadınların İşgücüne Katılmasına Farklı Bir Yaklaşım
Aziz KUTLAR, Prof. Dr. Sakarya Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi
Özet
Bu çalışmada kadınların işgücüne katılmalarının maddi ve manevi açıdan katkıları değerlendirilmektedir. Kadının çalışıp çalışmaması siyah ve beyaz gibi net olarak tanımlanmaması gerektiğini düşünüyoruz. Zaman ve zemine göre davranışların meşruiyeti değiştiği gibi, kadınların işgücüne katılmasını da bu çerçevede değerlendirmek gerekir. İktisat biliminde tanımlanan fırsat maliyeti kavramı evlilik, boşanma kadının iş gücüne katılımı ile açıklanmaktadır. Konumuz gereği Risale-i Nur’da bu konuda söylenenlerin yorumlarına yer verilmektedir.
Anahtar Kelimeler: Türkiye, Kadın, İş gücü, Boşanma
A Different Approach to Women’s Participation in the Workforce
Abstract
This study evaluates the material and moral contributions of women’s participation in the workforce. We believe that whether a woman works or not should not be defined as black or white. Just as the legitimacy of behaviors changes depending on time and place, women’s participation in the workforce should also be evaluated within this framework. The concept of opportunity cost defined in economics is explained by marriage and divorce, which are women’s participation in the workforce. Due to our subject, comments on what is said in the Risale-i Nur on this subject are included.
Keywords: Türkiye, Women, Workforce, Divorce
Giriş
Günümüzde kadının ekonomik bağımsızlığı ve kadının çalışmadaki rolü önemli ölçüde güncelliğini korumaktadır. Konuya daha serinkanlı bakmak için bazı aykırı fikirlere yer vermek istiyorum. Nasıl ki hastaların hastalığının çeşidine göre muamele etmek gerektiğini bilmekteyiz. Örneğin, suyun hayatın en vazgeçilmez nimetlerinden biri olduğu konusunda herkes hemfikirdir. Ancak bazı hastalara su vermek haram (yasak) bazılarına farz (mutlak zorunlu), bazılarına mubah vs. olabilmektedir. Kadının çalışmasını ve ekonomik özgürlüğünü salt genel bir kural olarak mutlak iyi veya mutlak kötü olarak değerlendirmemek gerektiğini düşünüyoruz. Zaruretin olduğu durumlarda kadın çalışanın olması kaçınılmaz iken, hiç gerekmeyen sektörlerde kadınların ekonomik özgürlük adına çalışmasının tartışılması gerekir. Her olay, her koşulda doğru ve kesin olmaz. Beş derece sıcaklıktaki su eksi 20 (-20 C) derecede sıcak, artı (20 C) oldukça soğuk hissedilir. Doğrular nispidir, yer ve zaman olayların değerini ve gerekliliğini belirler. Burada ele aldığımız konu; kadının ekonomik özgürlüğünü kazanması ve işgücüne katılması iktisadi nitelikli bir analiz ile değerlendirilecektir. Kadının iş hayatına katılması onu evlilik ve birinci görevi olan annelik vazifesinden alıkoymakta mıdır? Eğer buna cevabımız evet ise o halde “Her durumda kadın çalışmalı mı?” sorusuna cevap aramamız gerekmektedir.
Literatürde Kadının Çalışması
Kadının çalışması ve evlilik bağı ile ilgili bir dizi yayın bulunmaktadır. Burada birkaç tanesine ancak yer verebilmekteyiz. Başta ABD olmak üzere gelişmiş ekonomilerde ikinci dünya savaşından sora önemli ekonomik ve sosyal dönüşümler meydana gelmiştir. Bu dönemde öne çıkan iki önemli husus: uniliteral (tek taraflı) boşanma yasalarının bir biri ardına yürürlüğe girmesi ve kadınların emek gücüne katılmalarıdır. Kadınların emek gücüne katılmasının tek başına boşanma oranını pozitif etkilediği ile ilgili bir dizi çalışma mevcuttur.[1]
Bunlardan biri; eşlerin istihdamı, evdeki iş bölümü nedeniyle eşler arasında gerginlik üretme potansiyeline sahiptir. Frisco ve Williams (2003), evdeki işbölümünde algılanan adaletsizliğin, eşler arasındaki evlilik mutluluğunun azalması ve boşanma olasılığının artmasıyla ilişkili olduğunu bulmuşlardır.[2]
Damme ve Kalmijn (2014) 16 ülkede 20 yıl boyunca 50790 kadına ait birliktelik serüvenini ele almaktadır. Bulgular, kadınların istihdamı ve ayrılığının ilişkili olduğu durumlarda toplumsal bağlar dikkate alınmaktadır. Uzmanlaşma teorisinin öngörüsüyle ve şimdiye kadar tek ülkeli çalışmaların çoğunun gösterdiğiyle tutarlı olarak, 16 ülkeden 11’inde kadınların çalışma saatlerinin boşanma (ayrılma) riskini önemli ölçüde artırdığı değerlendirilmiştir. Üstelik yedi ülkede ikinci hipotez için ampirik kanıtlar bulunmuştur.[3]
Poortman ve Kalmijn (2002) Hollanda’nın verilerini kullanarak kadının çalışmasının boşanma riskiyle ilişkisini ele almaktalar. Bu makalede Hollanda verileri kullanılarak kadınların çalışmasının boşanma riski üzerindeki etkisini incelemektedir. İş etkisini beş boyuta ayırarak bunun ekonomik yorumlarını inceliyor; (a) kadının işinin yoğunluğu, (b) kadının işinin durumu, (c) potansiyel işgücü piyasası başarısı, (d) göreceli işgücü piyasası başarısı (kocaya karşı) ve (e) ev içi işbölümü. Sonuçlar, çalışan kadınların çalışmayan kadınlara göre yüzde 22 daha fazla boşanma riskine sahip olduğunu gösteriyor. Ayrıca iş bölümünün boşanma üzerindeki etkisi göreceli değildir, simetrik değildir ve ev içi emeği kapsamamaktadır. Sonuç olarak bu bulgular iş etkisinin ekonomik yorumlarını desteklemiyor ve sosyolojik yorumların daha umut verici olduğunu öne süren daha önceki eleştirileri doğruluyor. Bu düşünceyi, zamanla eşin çalışmasının boşanma üzerindeki etkisinin azaldığı buna karşılık kocanın ev işlerine katkısının boşanma üzerindeki etkisinin arttığı tespitini de doğrulamaktadır.[4]
Schoen vd. (2002) çalışmalarında “Rol Uzmanlaşması Hipotezi” ve Ekonomik Fırsat Hipotezi”leri ortaya çıktı. ABD’de çalışan Ulusal Aile ve Hane Halkı Araştırması verileri kullanılarak iki farklı zaman diliminde verimlilik ele alınmıştır. Bulgular, eşlerin ücretli çalışmasının evliliğin sona ermesi riskini doğrudan artırdığı yönündeki rol uzmanlığı hipotezini desteklemedi. Eşin, çiftin gelirinin %50’sinden fazlasını kazandığı evliliklerin sona erme olasılığı daha yüksek değildir. Evlilikte mutluluk değişkeni olmayan modelde, eşin çalışması, evlilikte bozulma olasılığını arttırdı. Eşlerin çalışmasının mutsuz evlilikleri sona erdirmede bir faktör olduğu ancak mutlu evlilikleri etkilemediği yönündeki ekonomik fırsat hipotezi için önemli bir destek bulundu. Eşlerin işgücüne katılımı, her iki eşin de 1. zamanda mutlu olduğu çiftler için aksama riskini artırmadı.[5] Sonuçlar bizi, kadın istihdamının çağdaş boşanma kalıplarını açıklamada önemli olan kolaylaştırıcı bir rol oynadığı ancak kadın istihdamının evliliği istikrarsızlaştırmadığı sonucuna götürdü.
1. Türkiye’de Kadının İstihdamı ve Boşanma
Türkiye aileye verdiği önemi pekiştirmek için 2011’de bir Kanun Hükmünde Kararname ile Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığını kurmuştur. Bakanlık aile ile ilgili her türlü sosyal ve ekonomik desteği vermenin yanında, kadınlara yönelik şiddeti de ilgi alanına dâhil etmiştir. Aile ve Sosyal Araştırmalar Genel Müdürlüğü tarafından yapılan bir araştırmada[6] boşanma nedenleri ele alınmıştır. Bu çalışmada (Demirkan, Günindi, 2009) boşanma; eşler arasında iletişimsizlik, ekonomik sorunlar, çalışan kadınların artan sorumlulukları, kadına ve çocuklara yönelik şiddet, erkeğin kadın üzerindeki baskın rolü evliliğin kuruluş aşamasında etkili olmayan ancak boşanmaya neden olan faktörler olarak sıralanmaktadır.
Özellikle 2001 yılında kabul edilen 4721 sayılı Medeni Kanun boşanmayı kolaylaştıran düzenlemeleri içermektedir. Yeni Medeni Kanunun ikinci bölümünde yer alan Aile Hukuku başlığı evlilikle ilgili bir dizi yeni düzenleme içermektedir. Boşanma başlığını taşıyan bölümün 161-184 maddeleri boşanmayı yeniden ele almakta, boşanma ile ilgili taraflara bir dizi kolaylıklar getirmektedir. Tek taraflı boşanma yasallaştırılmıştır.[7]
Türkiye’de kaba boşanma hızı 2000 yılında binde 0,52 iken 2001 yılında binde 1,35’e çıktı. Kaba boşanma hızı yüzde 160 ile rekor seviyeye yükseldi. Ancak 1930-2000 arasındaki 70 yıllık dönemde sadece yüzde 71 civarında artış gösterdi. 1950-1960 öncesi binde 0,30 civarında olan boşanma oranı bu dönemde binde 0,40’a yükseldi. Ancak 1960’tan sonra bu oran binde 0,40’ın altına düştü. Kaba boşanma hızının yıllık ortalama yüzde 1 civarındaki artışı 2001-2013 arasında yüzde 2,2’ye yükseldi. Yani ilk şoktan sonra boşanma oranı 2000 öncesine göre iki katına çıktı. İlk şokun ardından 2003-2007 yılları arasında oran bir miktar gerilemiş ancak bu dönemden sonra yükselişini sürdürmüştür. Bulgularımız, son yıllarda boşanma oranındaki artışın yasal düzenlemelerle ilgili olduğunu ileri süren Fella, Mariotti ve Manzini’nin (2004) bulgularıyla örtüşmektedir.[8]
2. Risale-i Nur’da Kadınların Çalışması
Yukarda bahsettiğimiz gibi kadınların mutlaka çalışması veya çalışmaması diye bir durum olamaz. Yer ve zaman bunu belirlemektedir. Dinî ve ahlakî ölçüleri veren Risale-i Nur’da Bediüzzaman’ın aşağıdaki ifadeleri gayet açıktır.
“Fıtraten kadın, zaafı için maişet noktasında bir yardımcıya muhtaçtır. O ihtiyaç için şimdiki terbiye-i İslâmiyeden ders almayan, serseriliğe, tahakküme alışanlardan o küçük bir iaşesi hatırı için tahakkümler altına girip riyakârâne kocasının rızasını tahsil etmek yolunda hayat-ı dünyeviye ve uhreviyesinin medarı olan ubudiyetini ve ahlâkını bozmak bedeline, köy kadınları gibi kendi nafakasını kendi çalışmasıyla kazanmak, on defa daha kolaydır. Rezzak-ı Hakikî çocukların rızkını sütle verdiği gibi, onların da rızkını o Hâlık-ı Rahîm veriyor. O rızık hatırı için namazsız ve ahlâkını kaybetmiş bir zevci aramak, riyakârâne çalışıp tahakkümü altına girmek, elbette Nur talebesinin kârı değil.”[9] şeklinde açıklamaları kadını zillet altına sokacak, ahiret hayatını zedeleyecek bir durum var ise sadece nafakasını temin için birileri ile izdivaç etmektense çalışmasının daha hayırlı olacağı açıkça belirtilmektedir. Tahakküm altına girmekteki kasıt, kadın aslında tarif edilen böyle birisi ile evlenmesi özgürlüğünü kaybetmesi olarak yorumlanmalıdır. Özgürlük diğer taraftan aile hayatı ile ilgili saadetin kaynağı ise “Bu zamanda aile hayatının ve dünyevî ve uhrevî saadetinin ve kadınlarda ulvî seciyelerin inkişafının sebebi, yalnız daire-i şeriattaki âdâb-ı İslâmiyetle olabilir.”[10] denilmektedir. Nasıl ki nefsin gayrı meşru her arzusunu yerine getirmek, bir tür nefsin esaretine girmek ve kötü bir efendiye esir olmak gibi kabul edilir. Benzer şekilde, kadının evleneceği kişinin ahlâken sorunlu bir aile reisi olması ona özgürlüğünü kaybettirebilir.
Yine Bediüzzaman’ın “Hem Kur’ân, merhameten, kadınların hürmetini muhafaza için, hayâ perdesini takmasını emreder tâ hevesât-ı rezilenin ayağı altında, o şefkat madenleri zillet çekmesinler; âlet-i hevesat, ehemmiyetsiz bir metâ hükmüne geçmesinler. Medeniyet ise, kadınları yuvalarından çıkarıp, perdelerini yırtıp, beşeri de baştan çıkarmıştır. Hâlbuki aile hayatı, kadın-erkek mabeyninde mütekabil hürmet ve muhabbetle devam eder. Hâlbuki açık saçıklık, samimî hürmet ve muhabbeti izale edip ailevî hayatı zehirlemiştir. Hususan suretperestlik, ahlâkı fena halde sarstığı ve sukut-u ruha sebebiyet verdiği…”[11] şeklinde ifadelerin kadınların her halükârda adap dışı tavırları veya açık saçıklık kadınları ulvi tanımlamalarının ötesinde, onları bir meta haline dönüştürdüğünü ifade etmektedir. Kadınların metalaştırılması, onların annelik gibi asli ve kutsal görevini aşmaktadır. Son olarak “Kadınlar yuvalarından çıkıp beşeri yoldan çıkarmış; yuvalarına dönmeli.”[12] ifadesi kayıtsız şartsız kadına özgürlük adına her türlü tasarrufta bulunmasının öngörülmesinin İslamî ve ahlâkî açıdan pek hoş karşılanmadığı söylenebilir. Risale-i i Nur’da bu tür açıklamaları birlikte değerlendirmek gerekir. Kadının iş hayatına dâhil olması bir hassas denge ile izah edilebilir.
İktisat biliminde fırsat maliyeti diye bir kavram bulunmaktadır. Firmanın (burada eşlerin) kaynaklarını (tercihlerini) ikinci en iyi alternatifte kullanmamasından dolayı vazgeçmiş olduğu fırsattan (veya mutluluk) kaynaklanan maliyettir. Halk arasında “Attığın taş ürküttüğün kurbağaya değer mi?” şeklinde benzetme de bununla ilgilidir. Bu kavramı daha fazla açıklamak gerekirse: Evli olan bir kadın, eşinin rızası olsun veya olmasın, çalışmak istediği ve iş bulduğu halde, ailesinin düzeni bozulur diye çalışmıyor ise çalışmadığı işten elde edeceği gelir onun alternatif (fırsat) maliyeti olur. Eğer kadın, eşine rağmen çalışır ve aile düzeni bozulur veya boşanır ise vazgeçtiği, “ailesindeki saadet veya mutluluk” onun alternatif maliyeti olur. Yani, çalışma uğruna evliliğinden vazgeçip boşanan bir kadın, yaptığı tercihle, aileden alacağı saadetin veya mutluluğun değeri veya getirisi çalışacağı işten elde ettiği mutluluk ve getiriden daha düşük olduğu anlamına gelir. Aksi takdirde ekonomik bağımsızlık veya kadının çalışması her zaman tercih edilir bir durum değildir. Çünkü fırsat maliyet daha yüksektir. Yukarıdaki literatürden de görüleceği gibi mutluluğun düşük olduğu ailelerde, iş tercihi ve peşinden boşanmanın daha yaygın olduğu, diğer durumda evliliğin sürdürüldüğü tespit edilmiştir.
3. Değerlendirme
Kadınların ekonomik özgürlüğünün veya kadınların iş gücüne katılmasının olumlu veya olumuz olarak değerlendirmenin ölçüsü, zaman ve zemindeki durumla doğrudan ilgilidir. Dünyadaki akademik çalışmalarda kadının işgücüne katılması ile boşanma ve çocuk doğurmama arasında pozitif artan bir korelasyon olduğu görülmektedir. Yani çalışan kadınların daha az çocuk yaptığı ve daha çok boşandığı anlaşılmaktadır. O zaman, toplum açısında ailelerin dağılması ve doğumların azalmasının, ülkenin geleceği için hem maddi hem de manevi olarak önemli bir maliyet unsuru taşıdığını söyleyebiliriz. Ülkenin politika yapıcılarının bu maliyetleri düşürmek yönünde politika üretmeleri kaçınılmazdır.
Diğer taraftan zaruretten kaynaklanan bazı mesleklerin ve maliyeti yüksek evliliklerin sürdürülememesi durumunda kadınların kendi nafakalarını temin etme ve özgür davranma gibi temel haklarının olduğunu unutmamak gerekir. Risale-i Nur’daki bakış açısının da bu şekilde olduğunu düşünüyoruz. Vazgeçilmemesi gereken dünya ve ahiret saadeti gibi getirisi yüksek bir tercihin veya kaybedilmesi halinde maliyeti yüksek olan bir seçeneğin, aile saadetini bozan düşük getirili bir fırsat maliyetine feda edilmemesi gerektiğini düşünüyoruz.
Kaynakça:
- Başbakanlık Aile ve Sosyal Araştırmalar Genel Müdürlüğü (2009). Boşanma Nedenleri Araştırması. http://www.ailetoplum.gov.tr/upload/athgm.gov.tr/mce/eskisite/files/kutuphane_56_Bosanma_Nedenleri_Arastirmasi.pdf, Erişim Tarihi: 09.10.2014
- Bracher, M., Santow, G., Morgan, S.P., and Trussell, J. (1993). Marriage Dissolution in Australia: Models and Explanations, Population Studies, 47(3), 403-425
- Cherlin, A. (1979). Work Life and Marital Dissolution. In Levinger G. & O.C. Moles (Eds.), Divorce and Separation. Context, Causes and Consequences (Pp. 151-66). New York: Basic Books.
- De Rose, A. (1992). Socio-Economic factors and family size as determinants of marital dissolution in Italy, European Sociological Review, 8(1), 71-79.
- Demirkan, S.Y. and Günindi A. (2009). Boşanma Nedenleri Araştırması. T.C. Başbakanlık-Aile ve Sosyal Araştırmalar Genel Müdürlüğü Yayınları: Ankara.
- Fella, Giulio; Marco Mariotti and Paola Manzini Does Divorce Law Matter?,Journal of the European Economic Association, Vol. 2, No. 4 (Jun., 2004), pp. 607-633Published by: Wiley on behalf of European Economic AssociationStable URL: http://www.jstor.org/stable/40004875.
- Frisco, M. L., and Williams, K. (2003). Perceived housework equity, marital happiness, and divorce in dual-earner households. Journal of Family Issues, 24, 51–73.
- http://www.erisale.com/
- Jalovaara M. The joint effects of marriage partners’ socioeconomic positions on the risk of divorce. Demography. 2003 Feb;40(1):67-81. doi: 10.1353/dem.2003.0004. PMID: 12647514.
- Jalovaara M. The joint effects of marriage partners’ socioeconomic positions on the risk of divorce. Demography. 2003 Feb;40(1):67-81. doi: 10.1353/dem.2003.0004. PMID: 12647514.
- Poortman, A. R. and Kalmijn, M., (2002), Women’s Labor Market Position and Divorce in the Netherlands: Evaluating Economic Interpretations of the Work Effect, European Journal of Population / Revue Européenne de Démographie, 18(2), 175-202
- Schoen, R., Astone, N. M., Rothert, K., Standish, N. J., and Kim, Y. J., (2002), Women’s Employment, Marital Happiness, and Divorce, Social Forces, 81(2) (Dec., 2002), pp. 643-662
- Tzeng, J. M. and Mare, R. D.,(1995). “Labor Market and Socioeconomic Effects on Marital Stability”, Social Science Research, 24, 329-351
- Van Damme, M., Kalmijn, M., (2014), The dynamic relationships between union dissolution and women’s employment: A life-history analysis of 16 countries, Social Science Research, 48, 261–278
[1] Bkz. Bracher et al., 1993; Cherlin, 1979; De Rose, 1992; Jalovaara, 2003; Poortman and Kalmijn, 2002; South, 2001; Tzeng and Mare, 1995.
[2] Frisco, M. L., and Williams, K. (2003). Perceived housework equity, marital happiness, and divorce in dual-earner households. Journal of Family Issues, 24, 51–73.
[3] Van Damme, M., Kalmijn, M., (2014), The dynamic relationships between union dissolution and women’s employment: A life-history analysis of 16 countries, Social Science Research, 48, 261–278
[4] Poortman, A. R. and Kalmijn, M., (2002), Women’s Labor Market Position and Divorce in the Netherlands: Evaluating Economic Interpretations of the Work Effect, European Journal of Population / Revue Européenne de Démographie, 18(2), 175-202
[5] Schoen, R., Astone, N. M., Rothert, K., Standish, N. J., and Kim, Y. J., (2002), Women’s Employment, Marital Happiness, and Divorce, Social Forces, 81(2) (Dec., 2002), pp. 643-662
[6] Başbakanlık Aile ve Sosyal Araştırmalar Genel Müdürlüğü (2009). Boşanma Nedenleri Araştırması. http://www.ailetoplum.gov.tr/upload/athgm.gov.tr/mce/eskisite/files/kutuphane_56_Bosanma_Nedenleri_Arastirmasi.pdf, Erişim Tarihi: 09.10.2014
[7] www.tbmm.gov.tr/kanunlar/k4721.html.
[8] Bkz. Fella, Giulio; Marco Mariotti and Paola Manzini Does Divorce Law Matter?,Journal of the European Economic Association, Vol. 2, No. 4 (Jun., 2004), pp. 607-633Published by: Wiley on behalf of European Economic AssociationStable URL: http://www.jstor.org/stable/40004875.
[9] Said Nursi, Emirdağ Lahikası, http://www.erisale.com/#content.tr.10.417
[10] Said Nursi, Lem’alar, http://www.erisale.com/#content.tr.10.417
[11] Said Nursi, Sözler, http://www.erisale.com/#content.tr.10.417
[12] Said Nursi, Sözler, http://www.erisale.com/#content.tr.10.417