Editör

Düşünce tarihi boyunca çok farklı algılamalara ve tanımlamalara konu olan medeniyet kavramı; şehirlilik olgusuyla birlikte sosyal, siyasal, ekonomik, teknik, sanat ve estetik gibi alanlarla ilgili gelişmişliği ifade etmek için kullanılageldi. Risale-i Nur Enstitüsü, düşünce hayatımızda önemli bir yer tutan bu kavramın etimolojik kaynaklarına ulaşmak ya da kavram üzerinde yürütülen entelektüel tartışmaları yeniden gündeme getirmekten ziyade, birçok alanda yeni yeni krizlerle karşı karşıya olan insanlığı huzura kavuşturabilecek yeni bir medeniyet anlayışının izlerini sürmek maksadıyla Risale-i Nur Kongresi’nin yedincisini ‘Said Nursi’nin Medeniyet Anlayışı’ başlığı altında düzenledi. 23-25 Mart 2012 tarihlerinde Saraybosna’da Uluslararası Saraybosna Üniversitesi ile birlikte gerçekleştirilen 7. Risale-i Nur Kongresi beş oturum halinde tamamlandı. Elinizdeki bu sayı, 7. Risale-i Nur Kongresi’nde sunulan tebliğlerin bir kısmını içermektedir.
Bediüzzaman Said Nursi’nin Balkan seyahatine tekabül eden 1912 yılı, Osmanlı’nın iktisadi, askeri, sosyal ve kültürel alanlarda büyük sıkıntılar yaşadığı bir dönemdir. Bu yıllarda Batı’ya açılan kapılarını kaybeden Osmanlı, Batı’dan gelen pozitivist akımlara kapılarını açarak kültür ve medeniyet sahasında buhranlarla tanışmıştır. Bu buhranların özünde yatan, dini ve metafizik değerlerden arındırılmış maddeci-pozitivist medeniyet anlayışı, birkaç asrı aşan hakimiyetinden sonra yıkıcı sonuçları itibariyle yeniden tartışılmaya başlanmıştır.
Çağımızın ilahi mesajlardan arındırılmış seküler medeniyet anlayışı, farklı alanlarda problemler yumağı içinde kıvranan bir dünya fotoğrafı sundu. Günümüz insanı bilim ve teknolojide akıl almaz derecede ilerlemesine ve maddeten istediklerini elde etmesine rağmen varlığın anlamını yitirerek iç dünyasında geriledi. Ahlaka, iyiye ve güzele dair temel değerlerini kaybederek para, güç, kariyer ve sefahetin pençesine düştü. Hazcılık ve faydacılıkla sefihleşen, bencilleşen insanlık sosyal, kültürel ve ekonomik krizlerle karşı karşıya kaldı. Bediüzzaman’ın ifadeleri ile geçmiş asırların tüm vahşetini bir defada kusacak kadar vahşileşen insanoğlu milyonlarca insanın ölmesine yol açan savaşların müsebbibi olarak barbarlaşırken barış iklimlerini tehdit eden şiddet ve terör gibi olguları yaygınlaştırdı.
Risale-i Nur Enstitüsü olarak, dikkat çekmeye çalıştığımız hususlardan hareketle, hatalarından ders alma istidadındaki insanlık için varlığını anlamlandırabileceği, yaratıcısıyla ilişkilerini tamir edebileceği, hiç bir metanın esiri olmadan hakiki hürriyete sahip olarak yaşayabileceği bir dünyanın imkanlarını araştırmayı amaçladık. Hareket noktamızı insanlığa adalet, fazilet, kardeşlik, dayanışma, hakperestlik, hakiki hürriyet, ruhi tekamül vadeden Kur’an medeniyetinin esaslarını temellendiren ‘Said Nursi’nin medeniyet anlayışı’ olarak belirledik. Konuyu anahtar kavramlar ve belirli sorular ışığında beş masa etrafında tartıştık. Kongrede sunulan tebliğ, hazırlanan sonuç bildirileri ve deklarasyonların Said Nursi’nin medeniyet anlayışını büyük ölçüde açığa kavuşturduğunu düşünmekteyiz.
VII. Risale-i Nur Kongresi’nin, beşerin saadetine yol açan hakikatlere zemin hazırlaması; fazilet, ahlâk ve adalete dayalı bir dünya doğurması ümidiyle sizleri dergimizle baş başa bırakıyor, gelecek sayıda Kuran Medeniyeti’nin tartışıldığı, 7. Risale-i Nur Kongresi’nin deklarasyon ve sonuç bildirilerinin yer aldığı 119. sayı ile karşınızda olmayı diliyoruz.