Siyasal kültürümüz içinde, cumhuriyet (meşrutiyet), demokrasi ve
hürriyet gibi kavramların tartışılması 150 yıllık bir geçmişe dayanmaktadır.
Buna rağmen bu süreçte oluşan birikimin istenilen seviyeye ulaştığını söylemek
mümkün değildir. “Hürriyet”in ilanı olarak da bilinen 2. Meşrutiyet’in 100.
yılını doldurduğu bu günlerde ferdî, toplumsal, ekonomik ve siyasal veriler bu
kavramların ifade ettiği anlamın yeterince uygulama alanları bulamadığını
göstermektedir. Bu sonucun oluşmasında etkili olan siyasal ve sosyolojik
gerçeklerin köklerine inmek ve çözüm üretmek demokrasi kültürünü yaygınlaştırmak
adına önem kazanmaktadır. Biz de “Köprü” dergisi olarak hem bu sürece dikkat
çekmek hem de demokrasi kültürümüze katkıda bulunmak ve Türkiye’nin demokrasi
serüveninde Bediüzzaman ve Risale-i Nurların yerini anlamak amacıyla
“Türkiye’nin Demokrasi Süreci”ni tartışmaya açarak “Meşrutiyet, cumhuriyet,
demokrasi, demokratikleşme, hürriyet, devletçilik, otoriterizm, hukuk devleti,
insan hakları, adalet, Avrupa Birliği, sivil toplum” kavramları ışığında
aşağıdaki hususlara dikkat çekmek istedik.

“Türkiye’nin demokrasi sürecini”ni tartışmak beraberinde birçok
soruyu da gündeme getirecektir. Meşrutiyet, cumhuriyet ve demokrasi kavramları
ne anlama gelmektedir? Demokrasimizin oluşma sürecinde Meşrutiyet-Cumhuriyet
dönemlerini kısaca nasıl değerlendirebiliriz? Türkiye demokrasisinin temel
problemleri ve kırılma noktaları nelerdir? Demokrasi kültürünün neresindeyiz?
Türkiye’de insan hakları, demokrasi ve hukuk değerlerinin yerleşmesinin önündeki
engeller nelerdir? Türkiye-AB ilişkilerinin demokrasimize katkıları nelerdir?
Otoriter etkiler bu süreci nasıl etkilemiştir? Darbelerin demokrasi sürecindeki
rolü ve etkileri ne olmuştur? İslam ve demokrasi arasındaki ilişki nedir?
Ülkemizin Anayasa bağlamında ve uygulamalardaki “hukuk devleti” anlayışını insan
hakları açısından nasıl değerlendirebiliriz? Bediüzzaman’ın anayasa, demokratik
hukuk devleti, eşitlik, adalet ve hürriyet konularındaki açılımları nelerdir?
Siyaset bilimi açısından toplumun sivilliği ile demokratikleşme arasındaki
ilişki nedir? Soruları bunlardan sadece bir kaçıdır.

İmparatorluktan cumhuriyete geçiş sürecinde hakim olan devlet
merkezli kodların bugün de belirleyici unsurlar olması, otoriter eğilimlerin
terk edilemeyişi, bireysel hak ve hürriyetlerin sürekli ötelenmesi,
demokrasimizin istenilen düzeye ulaşmasını engellemektedir. Bu tür problemlerin
nasıl aşılacağı da cevap bekleyen sorulardandır.

Bediüzzaman Said Nursi, meşrutiyet-cumhuriyet, demokrasi ve
hürriyet kavramlarına getirdiği orijinal yorumlarla dikkat çekici bir isimdir.
Bediüzzaman’ın 2. Meşrutiyet’ten itibaren katıldığı tartışmalarda, bu konularla
ilgili sunduğu argümanlar çağdaş demokrasinin ipuçlarını bize vermektedir.

Bediüzzaman Said Nursi, “demokrasi” düşüncesini adalet, meşveret
(parlamento) ve kanun hakimiyeti gibi üç temel üzerine inşa etmektedir. Bununla
birlikte Nursi, demokratikleşmeye dini kaynaklardan deliller getirip demokrasiye
din adına sahip çıkmakta ve bu olgunun temelini; hürriyet, millet hakimiyeti ve
eşitlik gibi kavramlarla pekiştirmektedir. Bediüzzaman, bu fikirlerin toplumda
yer bulması ve yaygınlaşması için yararlanılması gereken bir tecrübedir.

Biz de bunları göz önünde bulundurarak 103. sayımızın dosya
konusunu, Meşrutiyet’in 100. yılını da dikkate alarak “Türkiye’nin Demokrasi
Süreci” olarak belirledik. Bu sayıda genel olarak demokrasi teorilerini,
çağdaş-hürriyetçi demokrasinin özelliklerini, Bediüzzaman’ın bu hususlardaki
görüşlerini, “şura” kavramının demokrasiyle ilişkisini, Meşrutiyet döneminin
özelliklerini ve Meşrutiyet’in demokrasimiz açısından önemini okuyabilirsiniz.
Bu sayımızda ayrıca Risale-i Nur Enstitüsü’nün 30 Mart 2008’de düzenlemiş olduğu
“Meşrutiyetin 100. Yılında Türkiye’nin Demokrasi Serüveni” başlıklı panelin
konuşma metinlerine de yer verdik. Demokrasinin, hukukun, özgürlüklerin, barışın
ve insani değerlerin hakim olduğu bir Türkiye özleminin çabası olarak
yorumlanabilecek bu sayının demokratikleşme çabalarına katkıda bulunmasını
temenni ediyoruz. Sizleri dergimizle baş başa bırakırken önümüzdeki sayıda da
aynı konuyla karşınızda olmayı ümit ediyoruz.