Editör
Türkiye’nin demokratikleşme sürecinin sağlıklı bir şekilde ilerleyebilmesinin ancak yeni bir anayasa ile mümkün olabileceği artık daha yüksek sesle tartışılmaktadır. Son yıllarda yargı-siyaset-ordu üçgeninde yaşanan tartışmalarla birlikte ciddi bir anayasa problemimizin olduğu, özgürlükçü bir anayasa olmadan hukuk devletine ulaşılamayacağı, belli bir grubu, zümreyi, statükoyu ya da ideolojiyi koruyan ve savunan, darbe gibi olağanüstü durumların ürünü olan anayasalar ile tam bir demokratikleşmenin sağlanamayacağı, yeni bir anayasanın gerekliliği sivil toplum kuruluşlarının da dahil olduğu bir çok platformda dile getirilmektedir. Bu tartışmalar ışığında başlanan “Yeni Anayasa” yazım sürecinin sağlıklı bir şekilde tamamlanabilmesi için bazı soruların cevaplanması gerekmektedir.
Sivil Anayasa, özgür anayasa, yeni anayasa gibi tanımlamalarla başlayan yeni anayasa süreci Türk modernleşmesini evrensel hukuk normları açısından nihai noktaya getirebilecek niteliklere sahip midir? Bizde tarihi bir derinliğe sahip olan anayasa geleneğinin çoğu kez totaliter ve devletçi zihniyete kurban edilmesi, hazırlanan anayasaların bireye karşı devletin ya da devletçi geleneğin yanında yer alması problemi, yeni anayasanın yazılması sürecinde aşılabilecek midir? İnsan hak ve hürriyetlerini odak noktası kabul eden, modern toplumlara yakışan, özgürlükçü demokrasinin ilkelerini benimseyen bir anayasa hayata geçirilebilecek midir? Bugünkü anayasa tartışmalarının da temelini oluşturan bu soruların yeni anayasa çalışmalarında nasıl karşılık bulacağı merak edilmektedir.
Bir ülkenin çağdaş bir demokrasiye ulaşabilmesi için önce anayasal yönetim geleneğine uygun, insan haklarına saygılı, temel hak ve özgürlükleri koruma altına alan bir anayasaya sahip olması gerektiği herkes tarafından kabul edilmektedir. Otoriter yapıların anayasa metnini temel hak ve özgürlükleri sınırlayıcı bir şekilde kendi anlayışlarına göre yorumlama ve uygulama gayretlerinin önüne nasıl geçileceği, mevcut anayasadaki ideolojik yaklaşımların özgürlükler lehinde nasıl bertaraf edileceği soruları henüz cevaplanmış değildir. Bu bağlamda, anayasalarda yer almış olan devrimci toplum mühendisliği yaklaşımının ve inkılapçı anlayışın nasıl değiştirileceği de temel sorulardandır.
Yeni anayasa tartışmalarında dile getirilen Kürt sorunu, ana dilde eğitim, azınlık hakları, bireysel hak ve hürriyetler, din ve vicdan özgürlüğü, değiştirilmesi teklif edilemeyen maddelerin varlığı gibi temel meselelerin yeni anayasadaki akibeti temel konular olarak tartışılmalıdır. Bununla birlikte Bediüzzaman Said Nursi’nin yol haritasını çizdiği şekilde, hak odaklı, hukuk önünde eşitlik ilkesini benimseyen, temel hak ve hürriyetleri garanti altına alan, hakiki adalete ve fazilete dayalı, norm düzeyinden ziyade gerçeklik düzeyine işaret eden bir anayasanın imkanları da araştırılmalıdır.
Köprü olarak, daha önce 105. sayımızda “Demokrat Anayasa Arayışları” başlığı ile tartıştığımız dosyayı tekrar açtık. Yeni anayasa çalışmalarına ve özgür anayasa arayışlarına katkıda bulunmak maksadıyla 120. sayımızın dosya konusunu yeni anayasaya ayırdık. Konuyu “kanun-u esasi, anayasa, sivil anayasa, hürriyet, kanun, hukuk, adalet, değiştirilmesi teklif edilemez maddeler, inkılaplar, devlet, siyaset, ordu, yargı, toplum, toplumsal sözleşme, toplumsal mutabakat, sivil toplum kuruluşları” kavramları çerçevesinde ve aşağıdaki sorular ışığında inceledik. Ayrıca bu sayımızda Risale-i Nur Enstitüsü ve Fatih Sultan Mehmet Üniversitesi tarafından gerçekleştirilen “Özgür Anayasa” konulu masa çalışmasının sonuçlarına da yer verdik.
Anayasa nedir? Çağdaş bir anayasa hangi özellikleri içinde barındırmalıdır? Mevcut anayasamızın ve anayasa hukukunun temel problemleri nelerdir? Sivil anayasa nedir? Bir sivil anayasadan beklenen özellikler nelerdir? Yeni anayasa çalışmalarını bu bağlamda nasıl değerlendirmek gerekir? Tarihi süreci içersinde Kanun-i Esasi’den bu yana var olan anayasa geleneğini ve bu gelenek içindeki kırılmaları nasıl değerlendirebiliriz? Mevcut anayasamızın “hukuk devleti” anlayışını ve anlayış çerçevesinde ortaya konulan uygulamaları insan hakları ve demokrasi açısından nasıl değerlendirebiliriz? AB Anayasası ile karşılaştırıldığında yeni anayasamızın hedeflemesi ve gelmesi gereken nokta nedir? Mevcut anayasada “değiştirilmesi teklif dahi edilemez” maddelerin bulunmasını “egemenlik kayıtsız şartsız milletindir” ilkesiyle nasıl bağdaştırabiliriz? Sosyal, kültürel ve dini grupların yeni anayasanın oluşumunda katkısı nasıl olmalıdır? Bediüzzaman Said Nursi’nin hak, hukuk, adalet vb. kavramlara bakış açısının yeni anayasadaki yeri nedir?
Demokrat, özgür, sivil anayasa arayışlarına katkı sağlayacağına inandığımız bu sayıyı Türkiye’nin hukuk devleti olma yolundaki çabalarının bir tezahürü olarak değerlendiriyoruz. Sizleri dergimizle baş başa bırakırken önümüzdeki sayıda “Risale-i Nurların Şerhi” dosyasıyla karşınızda olmayı ümit ediyoruz.
Soyut
Tesettür, kelime anlamı olarak “örtmek, gizlemek” anlamına gelmekle birlikte, terim olarak
“Vücudun beden kısımlarını bedenen ve ruhen örtmek ve korumak” anlamına gelir.
İslam inancına göre kadın ve erkek örtünmeli ve korunmalıdır. ”
İslam dininde ibadet olarak emredilen örtünün birçok hikmeti vardır.
ve amaçlar. Bu mütevazı çalışma, bilgeliği ve amacı ele almayı planlıyor
kısaca peçe hakkında. Araştırmada peçenin olduğu sonucuna varılmıştır.
insan doğasına uygun; ve ayrıca birçok hikmet ve amaç
Birey, aile ve toplum için örtünmeden kısaca bahsedilmiştir.
Anahtar Kelimeler: örtünme, hikmet, amaç, İslam