EDİTÖR
Kadının değeri, toplum içindeki yeri ve konumu tarih boyunca tartışılan
bir husustur. Tarihi süreçte farklı din ve kültürlerde farklı statülerle anılan
ve farklı uygulamalarla karşı karşıya kalan kadın, günümüz toplumlarında
da yalnız dinlerin değil çeşitli öğreti, ideoloji ve ilmi disiplinlerin tartışma
alanına girmeye devam etmektedir.
Risale-i Nur’da “şefkat kahramanı” olarak nitelenen, “hürmet, muhabbet
ve sabır” kavramlarıyla özdeşleştirilen ve nazik-nazenin fıtratıyla ön
plana çıkarılan kadının eş ve anne olarak aile ve toplum için öneminin ne
olduğu, ferdi ve sosyal hayatta ne gibi yükümlülükleri üstlendiği, modernitenin
kendisine yüklediği fıtrat dışı anlam ve görevler karşısında nasıl bir
tavır aldığı ve kendi yolunu nasıl çizeceği bugün de çeşitli platformlarla birlikte
ilmi disiplinlerin de tartışma konuları arasındadır.
Kadın her şeyden önce annedir. “Anne” olması hasebiyle ayakları altına
cennet serilecek düzeyde yüceltilen ve bu özelliği ile farklı din ve toplumlarda
baş tacı edilen kadın, toplumsal yapının temelini oluşturan ailenin de
baş mimarıdır. Bir toplumu ayakta tutan değerler manzumesini çocuklarından
başlayarak nesillere aktarma görevini de her çağda üstlenen kadının
sosyal değişimler ve bozulmalar karşısındaki tutumu toplumun bütün katmanlarını
etkileyebilmekte, telafisi zor problemlerin doğmasına yol açabilmektedir.
Bu bağlamda toplumsal değişim süreçleri içersinde kadın kimliği
ile ilgili yapılan yeni tanımlamaların ve uygulamaların sosyal yapıyla uyumunun
nasıl olması gerektiği önemli bir sorudur.
Genel bir tesbit ile tarihi seyri içersinde anaerkil toplumlarca kutsallaştırılan,
ataerkil toplumlarda ise çoğunlukla ikinci sınıf muamele gören kadın,
bazı kültürlerde hiçbir değere ve hakka sahip değildir. Bu bağlamda
İslam’ın kadına ferdi, siyasi, hukuki, sosyal ve ekonomik alanlarda sunduğu
statünün ne olduğu, diğer dinlere ve öğretilere göre kadının çeşitli alanlarda
yerinin nasıl belirlendiği de önem kazanmaktadır.
Günümüz İslam dünyasında ise, kadın hareketlerinin iki farklı zeminde
şekillendiğini söylemek mümkündür. Bunlardan biri İslami değerleri göz
ardı ederek kadının ferdi ve sosyal konumunu değiştirmeyi hedeflemektedir.
Burada, Batı tipi modernleşmeyi destekleyen hukuki zeminle birlikte
kadının bu sürecin gereklerine uyması teşvik edilir. Bu hareketin çıkmaz
sokaklarından biri; kadın fıtratını bozucu dayatmaların beraberinde sosyal
bozulmaları da getirmesidir. İkinci hareket ise, İslami değerlere bağlılığı ön
plana çıkartırken dine uymayan geleneksel uygulama ve anlayışların terkini
savunmakta, kadının sosyal ve hukuki konumunun yeni anlayış ve ihtiyaçlar
ışığında değişikliklerle düzeltilmesi gereğini savunmaktadır. Bu iki hareketin
çatışma noktalarıyla birlikte doğurduğu sonuçlar her yönüyle incelenmeye
değerdir.
Genel olarak incelenmeye değer önemli hususlardan biri de modernitenin
kadına yüklediği anlamdır. Modernite ile statü geliştirme ve daha özgür
hareket edebilme imkânı bulan kadın, sınırsız özgürlük isteği ile kapitalist
toplumların bir metaı haline gelmekten kurtulamamıştır. Kendi değerlerinden
uzaklaşarak Batı modernizmini taklit etmeye çalışan Doğu toplumlarında
ciddi travmalara yol açan modernleşme süreci kadınla ilgili farklı
problemleri de beraberinde getirmiştir. Kadın erkek eşitliği ve özgürlük
söylemleri ile yola çıkan kadının ev işlerinin dışında bazı sosyal sorumlulukları
da üstlenerek daha fazla yük altına girmesi aile yapısında ciddi değişimlere
ve problemlere yol açmıştır. Annelik görevini öteleyen entelektüel,
eğitimli, bakımlı, başarılı ve hırslı modern kadın imajı yerini gitgide mutsuz,
depresif ve yalnız kadın imajına bırakmaktadır. Tüketim kültürünün
ağır bombardımanı ile sarsılan günümüz kadını, kendisine dayatılan kadın
imajını oluşturabilmek gayreti içersinde farkında olmadan kendisini, ailesini
ve toplumunu tedavisi zor hastalıkların pençesine bırakabilmektedir. İslami
duyarlılığa sahip kadınlara da bulaşan bu hastalıkla birlikte bozulan
toplumsal yapının nasıl tamir edileceği, çağımız kadınının mimarı olabileceği
yuvasına döndürülerek asli görevleriyle nasıl tanıştırılacağı, kadının bir
meta olmaktan kurtarılıp saygı değer bir varlık haline nasıl getirileceği cevap
bekleyen sorulardandır.
Biz de bunları göz önünde bulundurarak 156. sayımızın konusunu “Kadın”
olarak belirledik. Daha önce de 113. sayımızda ele aldığımız aynı konulu
dosya üzerinden bir makale yarışması düzenledik. Bu sayımızda makale
yarışmasında dereceye giren yazılarla birlikte yarışmaya katılan eserlerden
bazılarına yer veriyoruz.
“Dünyada ve ülkemizde genel olarak kadınlarla ilgili yaşanan sorunlar
nelerdir? Risale-i Nur’un kadına yüklediği anlam nedir? Risale-i Nur’un bu
konudaki yaklaşımlarını günümüz kadını ve problemleri açısından nasıl değerlendirebiliriz?
Modernitenin kadına yüklediği anlam nedir? Modernleşme
süreci içersinde kadın hareketlerini nasıl değerlendirmek gerekir? Toplumsal
yapının temelini oluşturan aile kavramı içinde kadının yeri nedir?
Bir anne olarak kadını nasıl değerlendirmek gerekir? İslam’ın kadına verdiği
değer nedir? İslam dünyasında farklı kültür ve coğrafyalarda ortaya çıkan
kadınla ilgili farklı uygulama ve telakkilerin nedenleri nelerdir? Hıristiyanlıkta
ve Yahudilikte kadının yeri nedir? Kadın erkek eşitliği ne anlama gelmektedir?
İslam’ın bu husustaki yaklaşımı nasıldır? İslam hukuku açısından
kadının statüsü nedir? Kadın hakları nedir? Bu kavramın modernleşme süreci
içersinde sıkça tartışılmasını nasıl değerlendirmek gerekir? Çağımızın
temel hastalıklarından biri haline gelen açık saçıklık, teşhircilik, iffetsizlik
vb. toplumsal yapıyı zedeleyen hastalıklar göz önüne alındığında tesettürün
hikmet ve önemi nedir? Bu bağlamda kapitalist toplumlarca bir meta haline
getirilen kadını sosyo-psikolojik açıdan nasıl değerlendirmek gerekir?”
gibi sorulara cevaplar aradığımız bu yarışmada bilhassa genç akademisyen
ve yazar adaylarının teveccüh gösterdiğini ifade etmemiz gerekir.
Yarışmaya katılan araştırmacılarımıza Köprü Dergisi’ne sundukları katkı
nedeniyle teşekkür ederiz. Sizleri dergimizle baş başa bırakırken gelecek
sayımızda “Ayetü’l- Kübra” dosyası ile karşınızda olmayı ümit ediyoruz.