"Anarchy is a History of Refusal"

Anarşizm nedir? Neyi amaçlamaktadır?

Anarşi 19. yüzyılda çıkmış, bağımsızlık düşüncesi mücadelesi yapanların mevcut
düzene karşı bir mücadele prensibi, mücadele unsurudur. Onun için anarşi ve anarşistleri
küçümsememek lazım. O bir red tarihidir. Evet, anarşistler de bazen teröristler
gibi bomba atmışlardır; ama onları terörle bir araya koymamak lazım. Anarşi ve terörü
ayırmak gerekir. Anarşizm toplumu normal bilinen kurumsal yöntemlerle değiştirme
imkanını görmeyen insanların, biraz panik halinde, toplumu değiştirme çabasıdır.
Anarşinin amacı terör yapmak değil toplumu red. Tek amacı da bu. Bugün Türkiye'de
anarşi yok, anarşiyi Türkiye'ye sokmamak lazım.

Siz seksen öncesi yaşananları nasıl tanımlıyorsunuz?

Hayır, bunlar, seksen öncesi olaylar, anarşik olaylar değildir. Terör olayıdır.
Terör olayıdır ve çok kesin çizgileri olmuş olan, çok bilinçli ve belirli hedeflere
yönelmiş olan hareketlerdir. Anarşinin öyle bir hedefi yok. Anarşi tarihi üzerine
çok güzel kitaplar vardır. Ben anarşist hareketi çok saygı değer bulan bir insanım.
Onun için her karışıklığa anarşi demem. Anarşistler toplum düzenine karşı gelip
ve bilhassa kapitalizmin gelişmesine karşı gelen ve buna karşı yapacak araçları
ellerinde kalmayınca kurumlar içinde bunun yapılamayacağına gördükçe aşırı tepki
hareketidir. Anarşinin tek hedefi; burada bilmem neyin iktidarını kuracağız, burada
bilmem neyin ayrılığını yapacağız, bunu kahredeceğiz, bunu keseceğiz değildir. Bu
şekilde bir amacı ve yaklaşımımı yoktur.

Felsefi olarak böyle tanımlanıyor; ama kurumlara, var olan düzene, belli bir
hiyerarşiye ve otoriteye karşı çıkmak, otoritesizliği istemek, otoritesizlik anlamına
gelmez mi? Bu da netice olarak başıboşluğu, kargaşayı ve terörü doğurmaz mı?

Hayır, böyle bir şey olmaz, bugün herkes her kuruma karşı gelmeli. Kurumları
tenkit etmemiz lazım. Niye mevcut hiyerarşiyi kabul edelim. Her dakika sorgulamak
lazım. Bu anarşistlik midir? Değil. Bu yanlış mıdır? Hayır. Niye biz, bize verileni
olduğu gibi kabul edeceğiz. Böyle bir şey olmaz. Bu başıboşluk yaratır mı? Hayır.
Demokrasinin araçlarıyla bunun daha iyisini yapmaya çalışırız. Ben bunda başıboşluk
görmüyorum.. Mevcut düzeni kabul etmek mecburiyetimiz katiyen yok. Biz insanoğluyuz,
daima daha iyisini yaparız. Ben bu düzeni kabul etmiyorsam yenisini kurmaya, düzeltmeye
çalışacağım.

Otorite-anarşi arasındaki ilgi nedir? Otoriter yapıların hak ve hürriyetleri
kısıtladığı, adaletsizliğe yol açtığı düşünülürse anarşizm açısından nasıl bir sonuç
ortaya çıkar? Ayrıca bir toplumda otorite olmadan düzeni sağlamak mümkün değil midir?
Bu bağlamda devletin otoritesi ne için gereklidir?

Anarşi otoriteyi reddeder. Adaletsiz bir düzen varsa, buna karşı gelmek ve anarşizm
buna karşı geliyorsa buna paye vermek lazım.

Düzen açısından devletin otoritesi gerekli değil mi?

Devletin otoritesi ne demek? Devletin otoritesi diye bir şey yok. Nizam var,
arkasından hukuk düzeni var. Devletin otoritesi hukukun yerine getirilmesini sağlayan
bir araçtır.

Hukuk her zaman adaleti sağlıyor mu?

Onun için değiştirmek lazım. Hukuku düzeltmek lazım. Devamlı tebdile uğraması
lazım. Tekamül etmesi lazım. Hukuk her zaman adaleti sağlamıyor; bu yüzden sağlamasına
çalışmak lazım. Eğer senin adalet kurumların iyi çalışmıyorsa, bu devletin otoritesinin
zayıflamakta olduğunu gösterir.

Adalet duygusu ile anarşi arasındaki ilişki nedir?

Adalet duygusu zayıfladıkça anarşik tepki artacaktır. Terör aynı şey değildir
ama. Terör başka bir şeydir. Hele Türkiye'de olan çok başka bir şeydir. Bunu bir
sosyolog olarak söylüyorum. Türkiye'de olan adaletsizlikle ilgili değil. Bugün Türkiye'nin
içinde olduğu durum ve seksenlerde olan, adaletsizlikle ilgili değildir. Bunu terör
hareketi olarak nitelemenin daha doğru olacağını düşünüyorum. Anarşi lafından Türkiye
bağlamında kurtulmak lazım.

Anarşizm ve hürriyet ilişkisi nasıl kurulabilir?

Anarşi hürriyet arayan bir siyasi harekettir. Kurumların fevkalade dışından hürriyetleri
genişletmek isteyen bir harekettir, anarşizm. 19. yüzyıl tarihi böyledir. Bu yeni
bir olay değildir. Nasıl ki komünizmin, sosyalizmin, liberalizmin bir tarihi varsa
anarşizmin de bir tarihi vardır.

Anarşistlerin istediği gibi mutlak hürriyet olabilir mi?

Hayır, mutlak hürriyet ne demek bilmiyorum. Hürriyetin, hürriyet alanlarının
genişlemesi benim için mevzu bahis olur. Nasıl insan güzelliğinin, insan iyiliğinin
sınırı yoksa hürriyetin de sınırı yoktur. Ne istiyoruz? İnsanların daha güzel olmasına
çalışıyoruz. İnsanların daha medeni olmasına çalışıyoruz. İnsanların daha akıllı
ve güzel olmasına çalışıyoruz. Hürriyetin de insanlara yer açan insanların kendi
gelişmesini sağlayan bir ortam açmasını istiyoruz. Mutlak güzellik olmadığı gibi
mutlak hürriyet de yoktur.

Hürriyetler noktasında Avrupa'nın geldiği yeri yeğliyorum. Avrupa'nın hürriyeti
insan huzur veriyor. Ben de Avrupa'yı özlüyorum, Türkiye'nin Avrupa gibi olmasını
da istiyorum.

Terör ve anarşi arasında nasıl bir ilişki söz konusudur? Anarşi ve terör hareketlerine
karşı ne tür sosyal tedbirler alınmalıdır?

İfade ettiğim gibi, anarşi ve terörü ayırmak lazım. Anarşi başka, terör başkadır.
Terörün kafası ezilmelidir. İnsanları terörden bu yana çekmek lazım, ehlileştirmek
lazım. İmkan açmak, insanlara medeniyetin yüzünü göstermek lazım. İnsanların terörden
vazgeçmesini sağlamak lazım. Anarşi her zaman olacaktır. Anarşi de toplumun bir
ivmesidir. Anarşi kelimesini yanlış kullanılıyor. Anarşi kavramı Türkiye'de Emniyet
Genel Müdürlüğü açısından değerlendiriliyor. Bu konuda kavram karmaşası var. Türkiye
o kadar düzen tutkunu ki, düzene karşı gelenlere anarşik demeyi çok kolay seviyorlar,
hemen damgayı vuruyorlar. Türkiye daha toleranslı, daha geniş olmalı. Türkiye dar
elbiseyi seviyor. Dar elbiseye sığmayana anarşik demeyi seviyorlar. Tolerans lazım,
insanların bireylerin hak ve hürriyetlerine saygı lazım. Onlara yer açmak lazım.
Kişilerin farklılaşmasına imkan sağlamak lazım. İnsanları tek kalıba sokmamak lazım.
İnsanların farklı şeyler isteyebileceğini görmek lazım. İnsanların kişisel hürriyetlerine
en büyük saygıyı göstermek lazım. Adalet odur. Adalet kişisel hürriyetlerin gerçekleşmesini
sağlayan bir ortamdır. Bu başkalarına zarar vermeyecek şekilde olmalı. Hürriyetin
sınırları başkalarının sınırlarında biter. Bence Osmanlı daha toleranslı, geniş
yürekli bir toplumdu. Modern çağda geniş yüreklilik daha zor herhalde.

Sosyolojik olarak anarşinin sebeplerinin toplumdan topluma değişmesi nasıl açıklanabilir?

Her toplumun sorunu farklıdır. Her toplumda başka hürriyetlerin daraldığını görüyoruz.
Onun sebebi de şudur: Her toplumun başka kültürel bir geçmişi; belirli, kendine
özgün siyasi yapısı, kendine özgün muhafazakarlıkları, kendine has taassubu vardır.
Bu yüzden anarşik hareket toplumdan topluma farklılık gösterir.

Kişileri anarşiye götüren sosyo-psikolojik ve sosyolojik sebepler nelerdir? Bazı
siyasal ve ekonomik sistemlerin anarşiyi beslediği düşünülebilir mi?

Bireysel olarak akil baliğ olmak. İnsanlar akıllandıkça anarşik olurlar. Yoksa,
nasıl durumu değiştireceğim, nasıl daha güzeli arayacağım? Ben mevcudu kabul edersem
güzeli nerede bulacağım? Güzel o zaman ezbere döner. Ben ezberci değilim. Allah
bana akıl vermiş, akıl neye yarar? Allah'ın en büyük hediyesi nedir? Akıl değil
midir? Akıl güzeli ve doğruyu aramaya yarayacak. İyiliği aramaya yarayacak.

Muhalefet açısından düşünürsek… Bazı insanlar veya kurumlar ne kadar iyi bir
düzen de gelse beğenmeyebilir. Devletin hatasız olacağını beklemek müzmin bir muhalefeti
doğurmaz mı? Birinin beğendiğini diğeri beğenmeyebilir.

Tabi ki bekleyeceğim. Devlet insan değildir ki. Devlet bir kurumdur. Kurum insandan
bağımsızdır. Kurum başka insan başka. İnsanlar oturup anlaşacaklar. Devlet kurum
olarak olacak, insanlara eşit mesafede yaklaşacak. Türkiye Cumhuriyeti'nin en büyük
problemi bireylere eşit mesafede yaklaşmamış olması. Bugünkü siyasi problemlerin
özünde bu yatar. Cumhuriyet'in problemi de bu olmuştur.

Bediüzzaman hariçten gelen büyük bir tehlike olarak dikkat çektiği anarşizme
karşı İslam ahlak ve akaidini ön plana çıkarmaktadır? İnancın anarşiyi önlemedeki
rolü nedir?

İnancın ne olduğuna bağlı. İnancın içinde sorgulama varsa o zaman anarşiye yol
açmaz. İnancın içinde sorgulama; yeniden iyiyi bulmak, tekamül olmazsa… İnanç dediğin
vakit iki türlüsü var. Biri, ezberi var, diğeri tekamül arayanı var. Ezber diyorsan,
mefluc olanın da ayağı oynamaz.

Bediüzzaman fikirlerin akıl mihengine vurulması gerektiğini söylüyor.

Bu anlamda anarşiyi önler. Ben Said Nursi'yi Şerif Mardin'in çalışmalarından
biliyorum. Şerif Bey'e çok saygım vardır. O bana çok şey öğretmiştir. Ben Said Nursi'nin
hayatını ve yaklaşımını ancak Şerif Mardin kanalıyla biliyorum. Şerif Bey, Said
Nursi'nin hareketinin bir bilim hareketi olduğu iddiasında. İslam'ı daha çağdaşlaştırma
hareketi olarak görüyor.

Göreceli olarak düşünüldüğünde anarşiyi yalnızca silahlı çatışmalar değil, sosyal
bünyede ahlaki çöküntü olarak düşündüğümüzde nasıl bir tablo ortaya çıkar?

Her toplumda ahlaki çöküntü var. Bizde biraz daha fazla var. Bizim toplum geçmişinden
kopmuş, ilerisini bulamamış bir toplum. Arada bocalıyor. Toplum geçmişten kopmuş,
yeni ahlakını yapamamış. Bunda her şeyin rolü var. İktisadi politikanın da rolü
var, içine kapanık olmamızın da rolü var, dünyadan kopmuş olmanın da rolü var. Türkiye
dünyadan kopmuş bir ülke.

İslam-anarşi; İslam-terör arasında nasıl bir ilişkiden söz edilebilir? İslamî
terör olabilir mi?

İslamî terör tabi ki olabilir. Adam terör yapıyor, ben Müslüman'ım diyor. Ne
yapacaksın? Yamuk.

Kur’an'ın yaklaşımına bakmak gerekmez mi? "Kim, bir cana kıymamış veya yeryüzünde
fesat çıkarmamış birini öldürürse, o sanki bütün insanları öldürmüştür…"(Maide/32)
ayetini bu noktada değerlendirebiliriz?

O zaman o adam Müslüman değil. Kitabına uymamış oluyor. Kitabını yanlış okumuş;
doğru okutmak lazım.

Sosyoloji açısından düşünüldüğünde, laik-anti laik, Sünni-Alevi, Türk-Kürt şeklindeki
kutuplaşmaların anarşi ve terör üzerindeki etkileri nelerdir? Siz ülkemizde böyle
bir kutuplaşma görüyor musunuz?

Görüyorum. Huzursuzluk, karmaşa, kargaşa, iyi niyet yoksulluğu faziletli yaşam
imkansızlıklarını doğurur. Buna anarşi demek istiyorsan diyebilirsin. Benim açımdan
kargaşa ve huzursuzluk doğurur. Böyle çatışmalar yanlıştır. Bu tarihimizi de yanlış
okumaktır. Tarihimizin bir faziletli bir de melun tarafı var. Melun tarafı üzerine
tarih kurulmaz. Her toplumun tarihinde melun taraflar vardır. Mesele, doğrusunu
bulup çıkarmak lazım.

Genel olarak anarşi ve terörü önlemek için ne tür idari ve hukuki tedbirler alınmalıdır?

Zor bir soru. Çünkü bir günceli var, bir geneli var, bir soyutu ve somutu var
bu işin. Zor, ben affa taraftarım.

Ne tür bir af?

Genel aftan bahsediyorum. Mecbursun, insanlara yumuşak yaklaşacaksın. İnsanları
kavrayacaksın. Ne olursa olsun insanları kucaklayacaksın. İnsanları kucaklamazsan
husumet devam eder. Yumuşak olacaksın, el uzatarak dostluk kuracaksın. Hukuk bunun
sürekliliğini sağlar. Hukuk kişilerin haklarını korumayı sürekli hale getiren bir
usuldür. Ama insanın o hukukun içinde bir davranışı ve yaklaşımı var. Ayrılıkçılara
da çok karşıyım. Ben Türkiye'de Kürt olayı yok diyorum, reddediyorum. Yanlış. Devletin
eşit mesafede olması lazım. Herkese eşit olması lazım. Kürd'ü, Laz'ı, Çerkez'i var;
Yahudi'si, Ermeni'si var. Yüzlerce inanç kitlelerinden ve tanımlardan oluşmuş bir
toplum. Güzelliği bir tarafa; toplumun doğrusu orada. Onu devam ettirmek lazım.

Bizdeki yapı buna müsait mi? Bizdeki yapıda adalet; devletin kendi hukuk anlayışı
içine hapsedilmiş durumda. Hak ve hürriyetler noktasında devlet kendi istediği kadar,
insanların istediği şekilde değil de, hürriyet veriyor.

Bu hukuku ideolojik bir araca dönüştürmektir. Öyle yapıyorlar. Bu yanlıştır.
Biz hak ve hürriyetlerin mücadelesini veriyoruz. Sırf hürriyet adına mücadele veriyoruz.
Bunun itikad ile bir alakası yok. Hürriyet adına. Hürriyet herkesin hakkı ve biz
sahip çıkmak mecburiyetindeyiz. Akademik dünya sahip çıkmak mecburiyetinde; çünkü
bizim mesleğimiz bununla kaim. Hürriyet yokken akademi yok, bilim yok. Ben bilim
kurumuysam hürriyete sahip çıkmam lazım. İşte bunun bedelini ödemek lazım.