The Basic Reasons of Terrorism

Son yıllarda hakkında en çok konuşulan konulardan birisi olan terörizmin
ortadan kaldırılması için farklı kesimlerden çeşitli öneriler gelmektedir. Mesela,
2000 yılında kaybettiği başkanlık için seçim kampanyasından sonra yapmış olduğu
en önemli siyasi konuşmasında Al Gore, herkesin Birleşik Devletler'den nefret ettiğini
ve bunu açıkça belirtmekten çekinmediklerini ifade ederek Başkan Bush'a terörizme
karşı verdiği mücadeleden ötürü destek verilmesini söylemişti. Ayrıca, yine Bush'a
atıfta bulunarak "Dünyada bir şer ekseni daha vardır: fakirlik ve cehalet, hastalıklar
ve çevreye verilen zararlar ile yolsuzluk ve siyasi baskı" gibi olguların terörizmin
ortaya çıkmasında önemli bir rolü olduğunu belirtmişti.1

Sosyo-ekonomik adaletsizliğin terörizmin temel sebebi olduğu iddia edilmesine
karşın tarihte ve çeşitli bölgelerde farklılıklar gösteren terörizmi sadece böylesine
basit bir sebebe dayandırma en hafif bir ifadeyle kolaya kaçma olacaktır. Filistin'de
veya Irak'ta intihar bombası eylemleri düzenleyenlerin hepsi olmasa bile bir kısmının
fakir ailelere mensup olması "terörizmin temel sebepleri nedir?" sorusuna hep yanlış
cevaplar verilmesine yol açmıştır. Sebepler arasında hep olağan suçlular başı çekmektedir;
fakirlik, adaletsizlik, sömürü, engellenme ve hayal kırıklığı… Nasrettin Hoca'nın
kaybettiği anahtarları içeride değil de "aydınlık olduğu" için dışarıda araması
gibi bu kolayca akla gelen meselelerin sebep olarak ortaya atılması aynı zamanda
gerçeğin ortaya çıkmasını da engellemektedir.

Multimilyoner Usame bin Ladin bir kenara bırakılırsa, 11 Eylül saldırılarında
rol aldığı öne sürülen kişilerin hepsinin Suudi, Mısır ve Körfez ülkeleri vatandaşlarından
zengin veya imtiyazlı ailelere mensup olmaları ve ayrıca çoğunun Batı'da yaşamaları
terörün asıl kaynağının fakirlik olduğunu ileri süren tartışmaları en başından geçersiz
hale getirmektedir. Zira Orta Doğu'nun fakir ailelerine mensup pek çok kişi her
ne kadar teröristleri desteklese bile onlara eleman sağlayamazdı; zira Dünya Ticaret
Merkezi'ne yapılacak bir saldırıda bu denli rahat hareket edebilme imkanları olmazdı.

Eski çağlardan beri adına terörizm denilebilecek olaylar meydana gelse bile terörizm,
büyük oranda 19. yüzyılda Rus entelijansiyasının icat ettiği bir olgudur ve o günden
beri devrim amacına yönelik şiddet kullanma hep imtiyazlı sınıfın elinde bulunmuştur.
Terör ve terörist kavramları, II. Dünya Savaşı'ndan sonra özellikle Filistin ve
Cezayir gibi eski Avrupa sömürgelerinde özgürlük mücadelesi gruplarının adına "kirli
savaş" denilen eylemlerini tasvir etmek için kullanılmıştır. 1960'larda ise Latin
Amerika'nın sosyalist kurtuluşu ideolojisinde radikal bir biçimde yetişen eğitimli
ve şehirli gruplar (Kolombiyalı FARC, Nikaragualı Sandinista ve Uruguaylı Tupac
Amaru gibi) ile Batı dünyasında yine sol eğilimli gruplar (Fransız Action Directe,
Alman Bader Meinhof, İspanyol ETA gerillaları ve İtalyan Kızıl Tugaylar gibi) örgüt
ve grupların eylemleri için hep terörizm ifadesi kullanılmıştır. Her ne kadar istiklal
mücadelesi olarak başlamışsa da terörizmin Batı'da IRA ve ETA haricinde pek dini
bir söylem geliştirdiği de söylenemez. Ama şurası da bir gerçektir ki, Batı'yı yerleşme
alanı olarak terk eden terörizm, ilk çıkışındaki sol ideolojiden ayrılarak din eğilimli
ve uluslararası bir hale gelmiştir. Belki de modern terörizmin atası sayılabilecek
5 Eylül 1972 tarihinde Münih'te bulunan İsrailli olimpiyat kafilesine karşı gerçekleştirilen
saldırı, terörün artık ulusal sınırlar dışına taşmasına ilk örnek teşkil etmektedir.
Bu tarihten sonra da ticari havayollarına ait uçak kaçırma eylemleri ve bunların
arasında en korkuncu sayılabilecek İskoçya'nın Lockerbie şehrinin üzerine düşürülen
Pan Am uçağı uluslararası kamuoyunu dehşete düşürmüştü. Küreselleşmenin de etkisiyle
finans kuruluşlarının kendi amaçları doğrultusunda kolaylıkla kullanılabilmesi uluslararası
eylemlerin daha sıklıkla meydana gelmesini sağlamıştır. Burada terör eylemlerini
gerçekleştirenler ile ondan daha önemli olan bu eylemleri planlayanları ayırt etmek
gereklidir. Hatta, pek çok terör örgütünün sadece beyin takımı değil, aynı zamanda
üyelerinin de büyük bir kısmı için fakir oldukları söylenemez.

Terörizmle ekonomik şartlar arasında herhangi bir ilişkinin olmadığını iddia
etmek de siyasi şiddetle terörizm arasında da bağ olmadığını söylemek anlamına gelmez.
Fakat böyle bir bağ tahmin edilebileceği üzere çok daha az belirgin ve ele almak/sonuca
ulaşmak için daha komplike bir çalışmayı gerektirmektedir. En azından, Stalin'in
"oy verenler değil oyları sayanlar sayılırlar" sözünden hareketle terörizmin aslında
fakirlik -belki nihai anlamda değil ama iktidar ve gücü ele geçirme amacı söz konusu
olduğunda- siyaset ve onun "meşru şiddet kullanma" yetkisiyle ilişkilendirilmesi
mümkün olabilir. Hatta Daniel Pipes'ın da iddia ettiği gibi demokrasi eksikliği
ile terörizm arasında da bir ilişki kurulabilir: "Müslüman ülkelerin çok teröristleri
ve az demokrasileri vardır."2 Belki de terörizmin sebepleri güç dengesizliğinde
aranmalıdır. Bu dengesizlikler devletler arasında, sınıflar arasında ve ırklar arasındaki
bazen ekonomik güç bazen de askeri güç dengesizlikleri olarak karşımıza çıkmaktadır.
Dengesizliğin getirdiği en önemli sonuç ise bazılarının diğerlerine karşı üstünlük
ve tahakküm kurmasıdır. Üstünlüğün korunması da diğerlerine karşı adaletsiz bir
tavır geliştirilmesi ve üstünlük hakkının doğuştan geldiği gibi bir iddiayı sürdürebilmenin
yegane yolu olarak gözükmektedir.

Terörizmin temel sebepleri hakkında tartışma yapmanın bile tartışıldığı bugünkü
ortamda başta Amerika Birleşik Devletleri olmak üzere kendi ülkelerinde tehdit olarak
algılandığında diğer Avrupa ülkeleri de gerekli olduğuna inandıkları önlemleri almaya
çalışmaktadırlar. Ama terörün asıl sebebi ise hep göz ardı edilmektedir. Sebeplerin
tartışılması ise, bazılarına göre onu meşrulaştıracağı gerekçesiyle yanlış bulunurken,
diğerleri ise temel sebepler araştırılırken cezalandırıcı bir reaksiyon yerine gerçek
sebeplerin ortaya çıkarılması görüşündedir.

Terörizmin temel sebeplerini anlayabilmek için öncelikle şu iki sorunun cevabı
verilmesi gerekir: Modernleşme ve küreselleşmenin beraberinde getirdiği olumsuzluklar
neden anonim olarak görülmeyip bazı şahıs, kurum, kuruluş ve devletlere yüklenmektedir?
Neden bazı gruplar içinde bulundukları olumsuzlukların sorumlusu olarak gördükleri
kişi ve gruplara karşı şiddet eylemleri gerçekleştirmektedir? Kendilerini terör
eylemcisi olarak niteleyen grupların yine kendi içinde bulundukları güç durum için
yerel, bölgesel ve uluslararası aktörleri sorumlu tutmaları da sorulması gereken
bir diğer sorudur.

Terörizmin temel sebepleri kısaca şöyle özetlenebilir:

Terörizm ile fakirlik arasında dolaylı ve zayıf bir ilişkiden söz edilebilir.
Terör örgütleri üyelerini genellikle orta ve yüksek sınıf ile nispeten eğitimli
kişilerden devşirmektedirler. Terör olaylarına katıldığı iddia edilen ülkelerde
fakir kesimler genellikle siyasi gösteriler gibi daha az önemi haiz olaylara karışmaktadırlar.
Zira dünyanın en fakir ülkelerine bakıldığında terör olaylarının çok daha az görülmesi
terörün fakirlikle doğrudan ilişkili olmayıp daha çok hızlı gelişme, değişim ve
modernleşmenin getirdiği sıkıntılarla açıklanabilir. Ama öte yandan fakirlik her
zaman devrimci amaçlara alet edilmiş ve terör örgüt yöneticileri kendilerini fakirlerin
temsilcisi olarak kabul ederek onlara daha müreffeh bir gelecek vaat etmişlerdir.
Belki de bu yüzden fakirlik ile terörizm arasındaki ilişki kolayca öne sürülebilmektedir.

Zaman zaman da bazı devletlerin ya kendi dış siyasetleri ya da iç siyasetlerinde
faydalanmak üzere terörist grupları kullandıkları görülmüştür. Elbette devlet desteği
terörün meydana gelmesinde etkin bir faktördür; ama öncelikle şurası da belirtilmelidir
ki devletler genelde ortaya yepyeni bir terör örgütü çıkarmadıkları gibi bu örgütler
üzerindeki kontrolleri de sınırlı kalabilmektedir. Bu terör grupları çoğu zaman
bazı azınlıkların bağımsızlığını kazanmak için kuruldukların devletlerle işbirliği
yapmaları onların işlerine gelirken devletleri de terörist konumuna düşürebilmektedir.
Dolayısıyla, devletlerin terörün asıl sebebi ve yegane destekçileri oldukları iddia
edilemez.

Terörizmin asıl sebepleri belirlenirken sebep-sonuç ilişkisi üzerinde durulmalı
ve terörizmin ortaya çıkışındaki sebepler ile onların sonuçlarının doğuracağı yeni
şartlar birbirinden ayrılmalıdır. Bir başka deyişle, terörizmi hazırlayan ya da
onun ortaya çıkışını ve etkin olmasını sağlayan şartlar daha derinlikli olarak incelenmelidir.
Hazırlayıcı şartlar aslında genel ve her ortamda şöyle ya da böyle bulunabilecek
şartlardır ama aynı veya benzer şartların neden her zaman terörizme yol açmadığı
sorgulanmalıdır. Yani, hazırlayıcı şartlar terörizmin ortaya çıkışında her zaman
yeterli olmayabilir. Belki de bu yüzden terörizmin asıl sebepleri yerine onu ortaya
çıkaran ve tetikleyen şartlara yeniden bakmamız gerekmektedir.

Mesela, bir ülkede demokrasi ve vatandaşlık hakları eksikliği veya hukuk devleti
özelliğinin olmaması veya yitirilmesi çoğu zaman dahili terörizmi tetikleyen nedenlerden
birisidir. Ama burada gözden kaçırılmaması gereken nokta da totaliter veya baskıcı
rejimlerde muhalif terörizmin olmaması veya sınırlı olması devletin muhalif gruplara
ne kadar şiddet uyguladığına bağlıdır. Şiddetin dozu arttıkça terörün etkinliği
de artacak ve nihayetinde hükümetlerin yıkılmasına bile yol açabilecektir. Terörün
engellenmesi devlet şiddetinin en az olduğu demokratik ortamlarda mümkün olabilecektir.

Öte yandan, devletlerin zayıflaması da terörün ortaya çıkışındaki nedenlerden
birisidir. Terörist organizasyonlar için en uygun ortam ülkede bulunan iktidar boşluğudur.
Bu durumda yeni üyeler devşirebilir ve onların şiddet konusundaki eğitimlerini devletin
kontrol edemediği bölgelerde rahatça yapabilirler. Nadiren de devletlerin aşırı
liberal politikaları, ne kadar güçlü demokrasileri olursa olsun yine de terör örgütlerine
bir tür sığınaklar edinmelerini sağlayabilir.

Bütün bu anlatılanlardan sonra terörün asıl ve temel sebepleri arasında ülkelerin
sosyo-kültürel alanda değişime uğraması veya hızla modernleşmeleri ideolojik terörizmin
ortaya çıkmasında en önemli faktör olarak görülebilir. Mesela, geleneksel hayat
tarzının yıkılmaya başlaması toplum içinde bazı grupların muhteşem olarak algıladıkları
geçmişlerine bir özlem duymaları ve bu geri dönme isteğini de ideolojik olarak bazen
milliyetçilik bazen de dini fundamentalizm şeklinde hayata geçirmeleri mümkündür.

Öz

Son yıllarda hakkında en çok konuşulan konulardan birisi olan terörizmin sebepleri
hakkında çeşitli fikirler ortaya atıldığı gibi ortadan kaldırılması için de farklı
kesimlerden çeşitli öneriler gelmektedir.

Terörizmin asıl sebepleri belirlenirken sebep-sonuç ilişkisi üzerinde durulmalı
ve terörizmin ortaya çıkışındaki sebepler ile onların sonuçlarının doğuracağı yeni
şartlar birbirinden ayrılmalıdır. Bir başka deyişle, terörizmi hazırlayan ya da
onun ortaya çıkışını ve etkin olmasını sağlayan şartlar daha derinlikli olarak incelenmelidir.
Hazırlayıcı şartlar aslında genel ve her ortamda şöyle ya da böyle bulunabilecek
şartlardır ama aynı veya benzer şartların neden her zaman terörizme yol açmadığı
sorgulanmalıdır. Yani, hazırlayıcı şartlar terörizmin ortaya çıkışında her zaman
yeterli olmayabilir. Belki de bu yüzden terörizmin asıl sebepleri yerine onu ortaya
çıkaran ve tetikleyen şartlara yeniden bakmamız gerekmektedir.

Bu makalede terörizmin asıl sebepleri üzerinde durulmaktadır.

Anahtar Kelimeler: Terörizm, terör, modernleşme, küreselleşme

Abstract

There are many ideas about the reasons of terrorism which is the mostly discussed
issue in the last years. On the other hand, there are many suggestions from the
various parts of the society in order to finish it ultimately.

The cause-effect relationship should be taken into account while defining the
main reasons of terrorism. The reasons for the emergence of terrorism and the new
conditions brought about due to the consequences of terrorism should be differentiated
from each other. In other words, the conditions that lead to the emergence and effectiveness
of terrorism should be analyzed more deeply. Actually, these conditions are general
conditions which might be seen more or less in every environment. At this point
the question should be addressed to the fact that why similar conditions do not
lead to terrorism at any moment. Namely, these conditions can not be sufficient
every time. Exactly for this reason, we have to look at the conditions again that
lead to the emergence and alert of terrorism instead of the looking at the main
reasons.

This article emphasizes the main reasons of terrorism.

Key Words: Terrorism, terror, modernization, globalization

Dipnotlar

1. Gore'un Council of Foreign Relations'daki 12 Şubat 2002 tarihli
konuşması için bkz. http://archives.cnn.com/2002/ALLPOLITICS/02/13/gore.speech/index.html.

2. Yahia Sadowski, 'The new Orientalism and the democracy debate', Middle East
Report, 183, 1993, s. 14'ten alıntı.