VIth Risale-i Nur Congress Final Declarations

“Said Nursi’nin İslam Dünyası Tasavvuru”

KATILIMCILAR

İntizam Seyda DURGUN

Mustafa Said İŞERİ

Dr. Hakan YALMAN

Hasan YÜKSELTEN

Kâzım GÜLEÇYÜZ

Prof. Dr. Davut AYDÜZ

Sadık YALSIZUÇANLAR

Sönmez ARTAN

Faruk AKHAN

1. Doğruluk, dürüstlük, sadakat, bağlılık, istikamet, ihlâs vb.
anlamları içeren sıdk, imanın özelliği, İslamiyet’in temeli, yüksek ahlakın özü,
İslam dünyasının nizamı, insanlığın cihanşümul değeridir.

2. Varlığın ve olayların hakikati tahkiki imanla anlaşılır. Sıdk
bu hakikati bulmanın, anlayıp ifade etmenin ve ona bağlı kalmanın gereğidir.

3. Sıdkın kaynağı vahiydir. Kur’an’ın “Sâdıklarla beraber olun!
(Tevbe, 9/119)” emri iman-küfür, sıdk-kizb (doğru-yalan) mücadelesinde daima doğrular
ve doğruluk üzere olmanın önemini dile getirmektedir.

4. Peygamber Efendimiz’i (a.s.m.) insanlığın zirvesine çıkaran hakikatlerden
birisi de sıdktır. O’nun (a.s.m.) bütün söz, fiil ve halleri sıdkını gösterir. Günümüzde
iç içe geçmiş olan sıdk ve kizb, Asr-ı Saadette alabildiğine birbirinden uzaklaşmıştır.
Günümüz Müslümanları olarak biz de, eğer doğru İslamiyet’i ve İslamiyet’e layık
doğruluğu yaşayarak gösterirsek, bu, insanlığın hakikatle buluşmasını hızlandıracaktır.

5. İman tasdiktir; inkâr yalanlamadır. Tahkiki iman ne kadar inkişaf
ederse tasdik, yani sıdk o derece güçlenir. Sıdkın olmadığı bir toplumda da riyakârlık,
dalkavukluk, nifak gibi hastalıklar yayılır. İslam toplumlarının bu hastalıklardan
kurtuluşu sıdk ile ve doğrulukladır.

6. Toplum hayatının önemli bir boyutu olan siyaset kurumunun yalancılıktan,
ikiyüzlülükten, çıkarcılıktan uzak, ahlaki bir zeminde, sıdk üzere yapılandırılması
zorunludur.

7. İnsanlığın, son yüzyıllarda karşılaştığı sorunların temelinde,
özü itibariyle yalana dayanan materyalist felsefenin ürettiği ideolojiler yatmaktadır.
Dünya savaşları, bölgesel çatışmalar, çıkar kavgaları, diktatörlükler, zulüm ve
sömürüler, ahlakî olmayan hayat tarzları bu ideolojilerin ürünüdür.

8. Kitlesel iletişim ortamlarında, gerçek-dışı bilgilere, karalayıcı
ve abartılı, kişilik haklarını zedeleyici haber ve yorumlara, ahlak ve aile değerlerini
sarsıcı yayınlara yer verilmemelidir. Medyada başta sıdk olmak üzere ahlaki değerlerin
esas kabul edildiği bir yayıncılık anlayışı hâkim olmalıdır.

9. Modern hayatın, aldatıcı ve abartılı reklam ve pazarlama teknikleriyle
günümüze taşıdığı hırs ve israfa yol açtığı davranışlar, insanı ölçülü bir hayattan
uzaklaştırmıştır.

10. Sıdk üzerine kurulu bir hayat tarzı insanlığın özlemidir. Yalan,
ilkesel anlamda reddedildiği gibi, maslahat gerekçeli (beyaz) yalanlardan, şakayla
yapılan yalanlara varıncaya kadar yalanın her çeşidinden uzak durulmalıdır. Peygamberimizin
(a.s.m.) “aldatan bizden değildir” sözü hayat prensibi haline getirilmelidir.