VIth Risale-i Nur Congress Final Declarations

“Said Nursi’nin İslam Dünyası Tasavvuru”

KATILIMCILAR

Av. Kadir AKBAŞ

Prof. Dr. Ahmet BATTAL

Doç. Dr. Bekir Berat ÖZİPEK

Doç. Dr. Levent BİLGİ

Dr. Recep ARDOĞAN

Dr. Ömer ERGÜN

Dr. Cemil ERTEM

Prof. Dr. Adnan ARSLAN

Prof. Dr. Recep ŞENTÜRK

Prof. Dr. Servet ARMAĞAN

Turgay OĞUR

İbrahim ERDOĞAN

1. Allah’ın insanlığa bir ihsanı ve imanın bir özelliği olan
hürriyet; Allah’a samimi kul olmak, Rab olarak Allah’tan başkasını tanımamaktır.
Zalimler karşısında zillet göstermemek, başkalarını da zorbalıkla zillete
düşürmemek, imanın bir özelliği olan hürriyetin gereğidir.

2. Said Nursi’nin öngördüğü gibi yeni devir “malikiyet ve
serbestiyet devri”dir. Beşerin fıtrî hürriyetini aradığı bu devirde, Müslümanlar
yeni dönemin öncüsü olmalıdırlar.

3. Dünyanın artık küresel bir köy haline geldiği yeni dönemde
fikirlere engel koyan değil, engelleri aşan kazanacaktır. Bu bağlamda, fikir ve
düşünce hürriyetinin önündeki engeller kaldırılmalıdır.

4. İslam milletlerini kayıtlayan istibdat zincirlerini kırıp
dağıtacak, meşveret ve şuradır.

5. İslam dünyasındaki hürriyet hareketleri hiçbir milli veya
ferdi çıkar hesabı yapılmaksızın desteklenmeli, taraflar şiddet kullanmaktan
kaçınmalıdır.

6. Devlet bireye bir din ve ahlak tercihi dayatmaktan kaçınmalı,
ahlaklı ve faziletli bir toplum teşkilinde sivil toplum öncü olmalı, devlet bu
çalışmaları teşvik etmelidir.

7. “Ahlaksızlık” bir “ahlak tercihi” değildir. İnsanın kendi
maddi varlığını ortadan kaldırmasına izin verilemeyeceği gibi, kendi iradesini
ortadan kaldırmasına da izin verilemez.

8. Memuriyet ve siyaset millete hizmetkârlık niyetiyle ve
adaletle olmalı, hak ve hürriyeti ihlal eden despotluğun vasıtası olarak
görülmemelidir.

9. İnsanların birlikte yaşama mecburiyetleri, hürriyetlerin
sınırlandırılmasını da kaçınılmaz kılmaktadır. Bediüzzaman bu noktada herkesin
meşru davranışlarında serbest olması gerektiğini ifade eder.

10. Bediüzzaman’ın yüz yıl önce irad ettiği Şam Hutbesi;
aşağılanmayı, insan onurunun hiçe sayılmasını kabullenmeyen, haksızlar ve
zalimler karşısında alçalmayan, küçülmeyen, mazlumları aşağılamayan, insanlık
onurlarını zedelemeyen; zalimlere dalkavukluk yapmadığı gibi zayıf ve güçsüzlere
de zorbalıkla davranmayan, zorla hükmetmeyen, kibirlenmeyen, şefkatle donanmış
imanlı bireylerden oluşan bir İslam toplumu tasavvur etmektedir.