Vth National Risale-i Nur Congress Final Declarations

“Çağımız Sorunlarına Çözüm Arayışları ve Said Nursi Modeli”

1. Din, toplumun siyasetler üstü ortak değeridir, belli bir siyasi
görüşün tekeline alınamayacağı gibi siyaset de dinsizliğe alet edilemez. Bediüzzaman,
siyasetin dini hak ve hürriyetlerin önünü açacak bir anlayışla yürütülmesi gerektiğini
vurgulamaktadır.

2. Devletin dinle ilişkisi, bütün inanç grupları için din ve vicdan
hürriyetini sağlayıcı bir laiklik anlayışı üzerine bina edilmelidir.

3. Devlet dine hiçbir şekilde müdahale etmemelidir, din adına devleti
yönetme talebi olmamalıdır.

4. Laik- anti laik çatışmalarının çözümü, Bediüzzaman’ın “hürriyet-i
vicdan düsturuyla, dinsizlere ve sefahetçilere ilişmediği gibi dindarlara ve takvâcılara
da ilişmez bir hükûmet” tarifiyle ortaya koyduğu prensiptedir.

5. Kendisini dindar bir cumhuriyetçi olarak tanımlayan Bediüzzaman,
belli bir devlet modeli önermemiş, insanlığın gelişim süreci içersinde ortaya koyduğu
değerlerle örtüşen, AB kriterlerinde ifadesini bulan hukukun üstünlüğü, adalet,
hak ve hürriyetler, hizmetkâr devlet gibi temel ilkeleri vurgulamıştır.

6. Cumhuriyeti adalet, meşveret ve kanunda inhisar-ı kuvvet olarak
tanımlayan Bediüzzaman’a göre, demokratik cumhuriyet dinin prensipleriyle çelişmez;
din demokratik devlet için bir tehdit oluşturmaz.

7. İnsanların manevi ihtiyaçlarına cevap vermek üzere ortaya çıkan
cemaatler, asli hizmet ve meşguliyet alanlarının dışına çekilerek siyasi ve ideolojik
tartışmalara konu edilmemelidir.

8. Bediüzzaman’a göre din kainatın üzerinde, görünen ve görünmeyen
bütün alemleri ve bütün zamanları kuşatıcı bir hakikat olarak yeryüzündeki geçici
siyasi ve ideolojik cereyanlara tabi kılınıp alet edilmez.

9. İnsanın bu dünyadaki asli vazifesini iman ve ubudiyet olarak
niteleyen Bediüzzaman, siyasetin dikkatleri bu hedeften uzaklaştırıp insanları yozlaştırma
tehlikesine dikkat çekmektedir.

10. Din ve siyaset ilişkilerindeki gerilimlerin aşılıp sağlıklı
ve doğru sonuçlara ulaşılabilmesi için aydınların toplumun tarihi ve kültürel değerlerini
ve tecrübelerini dikkate alan bir yaklaşımla kendi gerçeklerimiz ışığında çözümler
üretmelerine ihtiyaç vardır.