Sosyal Psikoloji Bağlamında Bir İnceleme: Said Nursî’nin Perspektifinden Cemaat/Grup Psikolojisi

İ. Seyda Durgun, Dr., Bağımsız Araştırmacı

 

Özet

Sosyal psikoloji, kişilerin davranışlarını ve düşüncelerini, çevreleriyle etkileşim içinde nasıl şekillendirdiğini inceleyen bir bilim dalıdır. İnsanlar, toplum hayatında girdiklerinde gruplar veya cemaatler içinde çeşitli psikolojik dinamiklere maruz kalır. Bu bağlamda, dinî gruplar veya cemaatler, kişilerin sosyolojik ve psikolojik gelişimleri üzerinde önemli bir etkiye sahiptir. Risale-i Nur, İslam dünyasında önemli bir dinî hareketin temel metinlerinden biri olarak kabul edilir. Bu hareketin düşünceleri, Bediüzzaman Said Nursi etrafında 20. yüzyılın başlarında oluşmaya başlamış ve onun eserleri olan Risale-i Nurlar aracılığıyla yayılmıştır. Risale-i Nur hareketi, İslam’ı modern dünyanın dinamikleriyle uyumlu bir şekilde anlama ve yaşama çabası olarak görülmektedir. Dolayısıyla bu hareketin merkezinde yer alan cemaat veya grup dinamikleri, sosyal psikolojinin de ilgi alanına giren önemli bir konu hâline gelmektedir. Bediüzzaman, Kur’an’ın temel mesajlarının, grup psikolojisi tartışmalarına cevap verebilecek bir kaynak olduğuna inanıyordu. Bu çalışma, Risale-i Nur içindeki cemaat/grup psikolojisini sosyal psikoloji ekseninde incelemeyi amaçlamaktadır. İnceleme, Risale-i Nur hareketinin, üyelerinin sosyal kimliklerini nasıl şekillendirdiği, grup içi ilişkilerin nasıl işlediği ve bu dinamiklerin kişilerin inançlarına, davranışlarına ve toplum hayatına nasıl yansıdığı sorularını ele alacaktır.

Anahtar Kelimeler: Grup psikoloji, sosyal psikoloji, Said Nursi, Risale-i Nur, cemaat

 

 

A Study In The Context Of Social Psychology: Community/Group Psychology From Said Nursi’s Perspective

 

Abstract

Social psychology is a branch of science that studies how people shape their behavior and thoughts in interaction with their environment. When people enter social life, they are exposed to various psychological dynamics within groups or communities. In this context, religious groups or communities have a significant impact on the sociological and psychological development of individuals. Risale-i Nur is considered one of the foundational texts of an important religious movement in the Islamic world. This movement began to form around Bediüzzaman Said Nursi in the early 20th century and spread through his works, Risale-i Nur. The Risale-i Nur movement is seen as an effort to understand and live Islam in harmony with the dynamics of the modern world. Therefore, the community or group dynamics at the center of this movement become an important issue that is also within the scope of social psychology. Bediuzzaman believed that the basic messages of the Quran were a resource that could answer discussions of group psychology. This study aims to examine the community/group psychology within Risale-i Nur on the axis of social psychology. The review will address the questions of how the Risale-i Nur movement shapes the social identities of its members, how intra-group relations work, and how these dynamics are reflected in people’s beliefs, behaviors and social life.

Keywords: Group psychology, social psychology, Said Nursi, Risale-i Nur, Community

 

 

  1. Giriş

Sosyal psikoloji, kişilerin sosyal etkileşimleri ve gruplar arası ilişkilerin incelendiği bir psikoloji dalıdır. Bu alan; insanların düşünce, duygu ve davranışlarını çevresel faktörlerle ilişkilendirir ve sosyal etkileşimlerin, grup dinamiklerinin, ön yargıların, liderlik, tutumlar, sosyal algı, sosyal normlar, çatışma ve iş birliği gibi konuları ele alır. Sosyal psikologlar, kişilerin nasıl toplumsal bağlar kurduğunu, grup içinde nasıl davrandığını ve başkalarıyla nasıl etkileşimde bulunduğunu anlamak için çeşitli yöntemler kullanırlar. Deneyler, gözlemler, anketler ve diğer araştırma yöntemleriyle sosyal psikologlar, kişilerin sosyal çevreleriyle etkileşimde bulunma şekillerini anlamak ve açıklamak için çalışır.[1]

Risale-i Nur, İslam dünyasında önemli bir dinî hareketin temel metinlerinden biri olarak kabul edilir. Bu hareket, Bediüzzaman Said Nursi tarafından 20. yüzyılın başlarında kurulmuş ve onun eserleri olan Risale-i Nurlar aracılığıyla yayılmıştır. Risale-i Nur hareketi, İslam’ı modern dünyanın dinamikleriyle uyumlu bir şekilde anlama ve yaşama çabası olarak görülmektedir. Dolayısıyla bu hareketin merkezinde yer alan cemaat veya grup dinamikleri, sosyal psikolojinin de ilgi alanına giren önemli bir konu hâline gelmektedir. Bediüzzaman Said Nursi’nin eserlerinde, Kur’an’ın temel mesajlarını dikkate alarak grup psikolojisi tartışmalarına ışık tutacak bilgiler bulabiliriz. Bu çalışma, Risale-i Nur içindeki cemaat/grup psikolojisini sosyal psikoloji ekseninde incelemeyi amaçlamaktadır. İnceleme, Risale-i Nur hareketinin, üyelerinin sosyal kimliklerini nasıl şekillendirdiği, grup içi ilişkilerin nasıl işlediği ve bu dinamiklerin kişilerin inançlarına, davranışlarına ve toplum hayatına nasıl yansıdığı sorularını ele alacaktır.

Risale-i Nur hareketi, İslam toplumunun önemli bir parçası olarak hem dinî hem de sosyal bir olgu olarak büyük ilgi çekmektedir. Bediüzzaman Said Nursi, İslam düşünce tarihine büyük katkılarda bulunmuş ve Risale-i Nur Külliyatı ile özellikle İslam’ın tefsir geleneğine yeni bir soluk getirmiştir. Bediüzzaman Said Nursi, 1878 yılında günümüz Türkiye’sinin Bitlis ilinde doğdu. Çocukluğundan itibaren dinî eğitim almanın yanında gençlik yıllarında fen ilimlerini de tahsil eden bir âlim olarak yetişti. Onun hayatı, dinî ilimlere olan yoğun ilgisi ve İslam’ın derinlemesine öğrenilmesi gerektiği inancı etrafında şekillendi.[2]

Aynı zamanda Bediüzzaman, Osmanlı İmparatorluğu’nun son dönemlerinde yaşanan siyasi ve toplumsal çalkantıları yakından takip etti ve bu dönemin fikri atmosferinde büyüdü. Bediüzzaman’ın hayatında önemli bir husus da I. Dünya Savaşı sırasında gösterdiği fedakârlık ve gayretleri ile tanınmasıdır. Bu süreçte, onun savaşın getirdiği zorluklara rağmen İslam’a olan bağlılığı ve insanlara yardım etme arzusu, onun karakterinin temel özelliklerinden biri hâline geldi. Daha sonra Millî Mücadele hareketini destekledi, önce İstanbul’da sonra ise Ankara’ya giderek çeşitli faaliyetlerde bulundu.[3]

Bediüzzaman, yeni bir tefsir alanı açmasının yanında kelam, hadis, sosyoloji, ilim ve teknoloji, bilim felsefesi ve cemaat psikolojisi gibi konuları nazara veren yaklaşımında İslam’ın temel değerlerini ve mesajlarını vurgulayan bir perspektife sahipti. Bediüzzaman’ın eserlerinde sıklıkla kullandığı teşbihler, benzetmeler, hikâyeler ve semboller/alegoriler, İslam’ın mesajlarını daha iyi anlamak ve insanların kalplerine ulaştırmak için etkili bir yol olarak kullanılmıştır. Bediüzzaman Said Nursi’nin Risale-i Nur Külliyatı, İslam düşüncesinin modern dünyada yeniden yorumlanması ve güncellenmesi için önemli bir kaynak olmuştur. Risale-i Nur, İslam’ın temel kavramlarını ve prensiplerini bilim ve akıl yoluyla açıklamaya çalışırken aynı zamanda modern bilimin getirdiği sorulara da cevaplar sunarak din ile bilim arasındaki uyum ve iş birliğine vurgu yaptı.[4]

Said Nursi, siyasi ve ilmî hürriyete önemli bir misyon yüklemiştir. Ona göre iktidarların ortak aklı ve katılımcılığı desteklemesi toplumun bütün kesimlerinde etkisini gösterecek ve daha demokratik bir toplum inşa edilecektir.[5]  Müslümanların, günümüz dünyasında hürriyetler, liderlik ve ortak aklı çalıştırmayı esas alan meşveret, cemaat ilişkileri, demokrasi ve cumhuriyet konularının algılanmasında istenen yerde olmadığı açıktır. Ortaya çıkan bu durum, tarihsel, siyasi, ekonomik ve kültürel faktörlerin karmaşık bir etkileşimin sonucudur. Bununla birlikte Said Nursi’nin Risale-i Nur Külliyatı’nda ortaya koyduğu fikirler, Müslüman toplumların gelişimini yeniden canlandırmak için önemli bir başlangıç noktası olabilir. Cemaat psikolojisi, eğitim, adalet, cumhuriyet, dinin doğru anlaşılması ve kimlik konularına odaklanarak İslam dünyası, geçmişteki büyük başarılarına geri dönebilir ve çağdaş dünyada etkili bir şekilde var olabilir.

Bediüzzaman, Risale-i Nur’da grup çalışmasının önemine sıklıkla vurgu yapmaktadır. Ona göre İslam toplumu, kişisel çıkarların ötesinde birlik ve beraberlik içinde çalışmalıdır. Gruplar, İslam’ın yayılması ve toplumun sorunlarının çözümü için önemlidir. Ancak bu gruplar, İslam’ın temel değerlerine bağlı kalmalı ve adaleti korumalıdır.  Bediüzzaman Said Nursi, Risale-i Nur Külliyatı’nı yazarken bu eserleri bir grup hâlindeki talebeleriyle birlikte çalışarak oluşturmuştur. Bu, grup çalışmasının önemli bir örneğidir ve Bediüzzaman’ın liderlik tarzının bir yansımasıdır. Risale-i Nur’un yazılmasında grup çalışmasının etkisi, eserlerin derinliği ve kapsamının genişliği açısından büyük bir rol oynamıştır. Bediüzzaman, talebeleriyle birlikte çalışarak ortak bir amaca hizmet etmiş ve bu çalışma grubunun dinamizmi, Risale-i Nur’un başarısının temelini oluşturmuştur.[6]

Bediüzzaman, Risale-i Nur’da ortak akıl kavramına dikkat çekmektedir. Ona göre cemaatler, toplumu ilgilendiren kararlar alırken farklı görüşleri de dikkate alarak ortak bir aklı işletmelidir.  Bu, toplumun katılımcı bir demokrasi anlayışını benimsemesi gerektiği anlamına gelir.[7]

Ortak akıl, bir grup insanın bir araya gelerek fikirlerini paylaşıp tartışarak daha iyi kararlar almasını sağlayan bir kavramdır. Bediüzzaman Said Nursi, Risale-i Nur’da İslam’ın temel ilkelerini ve değerlerini açıklarken bu değerlerin toplumsal ve siyasi uygulanmasında ortak akıl ve istişareyi vurgulamıştır. Ona göre, İslam toplumunun sorunlarını çözmek ve adaleti sağlamak için toplumun her kesiminden gelen insanların fikirlerini paylaşması ve ortak bir akıl etrafında birleşmesi gerekmektedir. Risale-i Nur, bu açıdan İslam toplumunun ortak aklını harekete geçirmek için neler yapılması gerektiğini anlatmaya çalışır.[8] Bediüzzaman, İslam toplumlarının yönetiminde meşveretin vazgeçilmez bir ilke olduğunu vurgular. Ona göre, toplumsal meselelerde karar verme sürecinde istişare ve meşveret, adaletin ve halkın katılımının teminatıdır. Meşveret, toplumun farklı görüşlerini bir araya getirerek daha iyi kararlar alınmasına imkân sağlar.[9]

 

  1. Sosyal Psikoloji

Sosyal psikoloji kişilerin düşüncelerinin, iç dünyalarının ve davranışlarının başkalarının gerçek, hayalî ve anlaşılan oluşundan nasıl etkilendiğine dair bir bilimsel çalışmadır. Sosyal psikolojinin belli başlı konuları:

Yardım/Fedakârlık (Altruism): İnsanlar neden ve ne durumlarda birbirlerine yardım eder veya etmezler?

Sosyal uyum: Kişiler, neden grup kurallarına uyarlar veya uymazlar?

Söz dinleme, itaat: İnsanlar neden söz dinlerler, itaat ederler?

Toplum ve birey etkileşimi nasıl gerçekleşir?

Önyargı: Önyargı nasıl oluşur?

Hiddet ve saldırı: Kişiler, neden ve ne durumlarda başkalarına saldırırlar?

Sosyal psikoloji ve alt çalışma alanları, düşüncelerin, duyguların ve davranışların diğer insanların gerçek veya hayalî varlığından veya sosyal normlardan nasıl etkilendiğini inceler. Sosyal psikologlar, tipik olarak insan davranışını, zihinsel durumlar ve sosyal durumlar arasındaki ilişkinin bir sonucu olarak, düşüncelerin, duyguların ve davranışların meydana geldiği sosyal şartları ve bu değişkenlerin sosyal etkileşimleri nasıl etkilediğini inceleyerek açıklarlar.[10] Sosyal psikoloji hem sosyoloji hem de psikoloji ile yakında ilişkili, ancak her ikisinden de bağımsız bir çalışma alanına sahip yeni bir bilimdir. Sosyal psikolojinin, en genel şekilde, toplum içindeki insanlarla ilgilenen bir bilim olduğunu söylemek mümkündür. Günümüzde sosyal psikoloji, sadece akademik çalışmaların yapıldığı teorik bir bilim değil, yaşayan dünyanın içinde kendisine yer bulan bir çalışma hâline gelmiştir.[11].

Sosyal psikoloji, toplumsal problemlerin anlaşılmasını kolaylaştırır. Bu alan; bireysel iyi oluş, toplumsal sağlık, madde kullanımı, suç işleme, şiddet, zorbalık, agresif davranışlar ve ön yargılar üzerine odaklanır. Sosyal psikologlar, zihinsel sağlık alanında doğrudan çalışmazlar. Fakat bu alanda yapılan araştırmalar, sosyal faktörlerin etkisindeki davranışlara nasıl müdahale edilebileceği konusunda fikir vermektedir. Diğer yandan insanların toplum içindeki davranışları hayatını etkilemektedir. Sosyal psikoloji alanında yapılan araştırmalar davranışları anlamamızı kolaylaştırır. Aklı başında çok sayıda normal insanın duyguları ve düşünceleri, bu kişilerin mantık dışı davranışlarda bulunmalarına yol açacak kadar nasıl etkilenebilir? İnsan davranışlarını ve sosyal etkiyi anlamanın bir yolu, neden bu şekilde davrandığını kişinin kendisine sormak olabilir. Ancak insanlar, kendi duygu, düşünce ve davranışlarının nedenlerini her zaman tam olarak bilemedikleri için bu yaklaşım yeterli olmaz. Kişisel gözlemlerimiz ve deneyimlerimiz, sosyal etkiyi anlamak için yeterli değildir çünkü gerçeği yanlış görebiliriz, yanlış algılayabiliriz, yanlış yorumlayabiliriz, yanlış hatırlayabiliriz, yanlış bir örnek gözlemlemiş olabiliriz, birbiriyle çelişen açıklamalar yapabiliriz, vb. gibi.[12]

 

  1. Sosyal Psikolojide Grup Dinamiğini Etkileyen Faktörler

Sosyal psikolojiye göre grup psikolojisini etkileyen bazı faktörler vardır. Bunlardan bazıları şunlardır:

Güç ve liderlik: Gruplar içinde sıkça görülen bir dinamik, liderlik konusundaki çıkar çatışmalarıdır. Grup üyeleri liderlik rolü için rekabet edebilirler. Bu rekabet, grup içindeki ilişkileri ve dinamikleri etkileyebilir.

Grubun kişi üzerindeki etkileri: Bir kişi, bir gruba katıldığında, bu grup onun davranışlarını, tutumlarını ve kimliğini etkileyebilir. Grup üyeleri arasında benzer davranış ve düşünce kalıpları oluşabilir.

Kişilerin grup üzerine etkileri: Bir kişinin grup içindeki davranışları ve katkıları, grubun dinamiklerini ve işleyişini etkileyebilir. Grup üyelerinin farklı beceri, bilgi veya liderlik yetenekleri grup içindeki rollerini ve statülerini belirleyebilir.

Grubun geçirdiği safhalar: Gruplar, belirli aşamalardan geçerler, genellikle oluşum, normlar oluşturma, performans ve çözülmesi gibi. Her aşama, grup üyelerinin birbirleriyle olan ilişkilerini ve grup kimliğini etkiler.

Grup psikolojisi: Gruplar, bireylerin davranışlarını etkileyen özel bir dinamik oluşturur. Grup üyeleri, grup içinde daha fazla uyum sağlamak için bazı normlara uyarlar ve bu normlar, grup psikolojisini şekillendirir.

Grup içindeki roller: Her grup üyesinin belirli bir rolü vardır. Bu roller, grup içindeki iş bölümünü ve beklentileri düzenler. Roller, grup içi iletişimi ve iş birliğini etkileyebilir.

Grup içi İletişim: Gruplar içinde etkili iletişim, grup üyeleri arasındaki ilişkileri ve grup hedeflerine ulaşma yeteneğini büyük ölçüde etkiler. İyi bir iletişim, grup içi uyumu artırabilir.

Diğer gruplar ve kişilerle ilişkiler: Bir grup, dış çevreyle de etkileşimde bulunur. Diğer gruplarla rekabet, iş birliği veya çatışma gibi ilişkiler grup psikolojisini etkileyebilir. Ayrıca, grup üyelerinin dış dünyaya yönelik algıları ve tutumları da grup içi dinamikleri etkiler.[13]

 

  1. Bir Gruba Dahil Olmak ile Biyolojik ve Psikolojik İyi Oluş Arasında Bağlantı Vardır

Araştırmalar, bir gruba dâhil olmak ve buna bağlı olarak sosyal iletişimi geliştirmenin yararlarından söz etmektedir. Bir örnek verecek olursak sosyal ilişkilerin ölüm riski üzerindeki etkisi, ölüm oranı için iyi bilinen risk faktörleriyle karşılaştırılabilir düzeydedir. Bu bulgular, sosyal ilişkilerin ölüm riski üzerindeki etkisinin, sigara ve alkol tüketimi gibi ölüm oranları için iyi bilinen risk faktörleriyle karşılaştırılabilir olduğunu ve fiziksel hareketsizlik ve obezite gibi diğer risk faktörlerinin etkisini aştığını söylemektedir.[14]

Sosyal grup üyelikleri, gelecekteki depresyona karşı da koruma sağlar, mevcut depresyon belirtilerini hafifletir ve depresyonun nüksetmesini önler. Bununla birlikte az sayıda çalışma, sosyal bağlılığı geliştirmenin potansiyel faydalarından da bahsetmektedir.[15]

Psikolojik araştırmalarda, sosyal desteğin ve kendini bir gruba bağlı hissetmenin, insanların sağlıklı bir vücut kitle indeksini korumalarına, kan şekerlerini kontrol etmelerine, kanserden sağkalımı iyileştirmelerine, kardiyovasküler ölümleri azaltmalarına, depresif semptomları azaltmalarına, travma sonrası stres bozukluğu semptomlarını hafifletmelerine yardımcı olabileceğine dair önemli kanıtlar vardır. Ayrıca bu bağlılığın genel ruh sağlığının korunmasında da etkisi vardır.[16]

“Grup düşüncesi insanlığı daha da ileriye taşıyacaktır.” diyen araştırmalar bulunmaktadır.  Bir gruba dahil olmanın iyi bir şey olduğundan söz eden araştırmaların yanında aksini dile getiren araştırmalar da bulunmaktadır. Araştırmalar, kendini izole etmeyen ve ötekine de değer veren grupların/grup düşüncesinin insanlığı daha da ileriye taşıyacağını vurgulamaktadır. “Grup düşüncesi” kötü bir şöhrete sahip olmakla birlikte gerçekte, düşüncelerimizi geliştirmek ve odaklanmak için başkalarının fikirlerine ihtiyacımız vardır. Ayrıca toplumun “grup düşüncesine” yaklaşma biçiminde bir paradoks mevcuttur. Toplumda grup düşüncesi, sivil toplum faaliyetleri ve sanatsal hareketlere uygulandığında övülmekle birlikte öte yandan siyaset ve din söz konusu olduğunda tartışılmaktadır.  Ancak asıl problem, gruplar kendilerini izole ettiklerinde ortaya çıkar. Eğer gruplar kendi içine kapanır ve bir “yankı odası” içinde kalırlarsa gerçekleri algılamakta zorlanırlar. Bu durum grup üyelerini toplumdan koparır ve grup psikolojisi sorgulanmaya başlar. Dünyayı daha iyi bir yer hâline getirmek için aynı fikirde olmayan grupların sürekli iletişim hâlinde olması ve birbirlerini anlaması gerekir. Bu durum grup fikrinin ve toplumun gelişimine katkı verir.Aksi takdirde aşağıdaki durumların ortaya çıkması muhtemeldir:

Grup temsil ettiği gücü ve potansiyelini olduğundan çok daha yüksek değerlendirecektir.

Rakibin gücünü ve potansiyelini ise olduğundan çok daha yetersiz ve değersiz görecektir.

Eldeki bilgiler grubun eğilimini destekleyecek şekilde yanlı seçilecektir.

Fikir birliği önemsenerek gruptan farklı düşünenler, grup tarafından dışlanmamak için kendi düşüncelerine sansür uygulayacaktır.

Grup çok kere birbirine benzeyen insanlardan oluşacak ve bu homojenlik üyelerin paralel görüş geliştirmesini kolaylaştıracaktır.

Grup içi çatışmalar başlayarak yeni kopuşlara neden olacaktır.[17]

 

  1. Dinî Gruplar ve Sosyal Psikoloji

Dinî grupların ortaya çıkması ve farklılaşmasında etkili olan hususlardan biri sosyal normların ve ahlaki değerlerin veya nesillerin bilgi düzeylerinin ve anlayışlarının zaman içinde değişmesidir. Farklı kültürel çevrelerde yayılan dinlerin, yeni sosyal norm ve ahlaki değerlerle karşılaşması, bazı emir ve yasakların gevşemesine veya ihmaline yol açabilmektedir. Bu durum dinin mesajında bir taviz veya uzlaşma eğilimi gibi algılanabilmekte ve müntesipleri içinde tepkilere ve protestolara yol açabilmektedir.

İslami kültür havzasında yeniliklere bid’at kavramı altında gösterilen tepkilerle birlikte reformcu ve modernist akımların tezahürü bu konuyla ilgili görülmektedir. Dinî grupların incelenmesinde, “rasyonel seçim teorisi”, “alışveriş kuramı”, “çatışma kuramları”, “yoksunluk kuramı” ve “sekülerleşme kuramı” gibi teorik sosyolojik yaklaşım ve analizlerin öne çıktığı görülür. Bu konuda iki önemli teori ön plana çıkmaktadır. [18]

 

  1. Göreli yoksunluk/mahrumiyet teorisi

Mahrumiyet teorisi özellikle modern dönemde dinî grup ve cemaatlerin oluşumu ve yaygınlaşmasını sosyo-ekonomik yoksunluk temelinde açıklar. Bu yaklaşıma göre hızlı değişim süreçlerinde toplumsal gelişmenin dışında kalan ve kendilerini bu sürecin mağdur ve mahrum kesimleri arasında görenler, tepkilerini dinî söylem ve gruplar içinde ifade eder.

 

  1. Anlam ve aidiyet arayışı

Bireylerin dini daha yoğun yaşama ihtiyacı, vecd halkasına girme isteği ve bir dinî liderin önderliğine duyduğu ihtiyaç, dinî gruplaşmada önemli bir etkenken diğer taraftan modernleşen dünyada yalnızlaşan kişilerin “yeni aşiret”, “akrabalık” ve “arkadaşlıklara” olan ihtiyacı da cemaatleşmenin sebebidir.

Araştırmacı Samur’a göre ise “Cemaatler, farklı dinî yorumların toplumun geniş kesimlerine yayılmasını, kurumsallaşmasını ve büyümesini teşvik ederler. Aynı zamanda toplum içinde cemaat popülizmi olarak adlandırabileceğimiz duygusal, efsanevi, yüzeysel, kurallara dayalı ve otoriter bazı fikirlerin ve yaklaşımların sosyal olarak benimsenmesine katkı sağlayabilirler. Ancak cemaatlerin asıl görevi cemaat popülizmi yapmak değil, toplumsal aidiyet ve güvenlik ihtiyaçlarını karşılayarak insanlara sağlıklı anlam çerçeveleri sunmaktır. Gerçek anlamda sivil toplumun bir parçası olabilmesi için bir cemaatin şu üç unsurun varlığını taşıması gereklidir. İlk olarak, cemaat, faaliyetlerini gönüllü katkılarla yürütmelidir. İkincisi, cemaat, kendi faaliyetlerini finanse etmelidir ve devlet cemaatin finansörü veya sponsoru olmamalıdır. Üçüncü olarak cemaat hiçbir şekilde maddi/manevi şiddete başvurmamalıdır. Şiddete dayalı, devlet tarafından finanse edilen veya şiddeti meşru gören hiçbir yapı, adı cemaat olsa bile sivil toplum kuruluşu olarak kabul edilemez.”[19]

 

  1. Risale-i Nur’da Cemaat/Grup Terminolojisi

Said Nursi’nin düşünce sistemi, cemaat üyelerinin ilişkileri ve grup/cemaat psikolojisi hakkındaki görüşleri İslam dünyasında geniş bir etki oluşturmuştur.  Nursi, özellikle İslam toplumlarının yeniden canlanması ve modern dünyaya uyum sağlama konularında düşünceler ortaya koymuştur. Said Nursi, cemaatlerin İslam toplumlarında önemli bir rol oynadığına inanıyordu. Ona göre, cemaatler, insanların dinî inançlarını daha derinlemesine anlamalarına yardımcı olan birer destek mekanizmasıydı. Ancak Nursi, cemaatlerin dinî mesaja bağlı kalma ve birlik olma amacının ötesine geçip aşırı fanatizme veya ayrılığa yol açabileceği konusunda da uyarılarda bulunmuştur. Onun görüşlerine göre cemaatler, birlik ve dayanışma amacı gütmelidir ve farklı cemaatler arasındaki rekabet ve çatışmadan kaçınılmalıdır.[20]

Said Nursi, grup/cemaat psikolojisinin önemini vurgulamış ve insanların gruplar içindeki davranışlarını analiz eden çalışmalarda bulunmuştur. Nursi’ye göre, insanlar gruplar içinde farklı bir psikolojiyle hareket ederler ve bu grupların liderleri, üyeler üzerinde büyük etki sahibi olabilirler. Nursi, grup içi baskıların, insanların özgür iradesini sınırlayabileceğini ve grup normlarına uyum sağlama eğilimini artırabileceğine dikkat çekmiştir. Aynı zamanda Nursi, grupların insanların inançlarını güçlendirebileceği ve dinî değerleri koruma konusunda yardımcı olabileceği fikrini desteklemiştir. Ancak bu grupların, aşırılığa veya kör itaate yol açmaması için dikkatli bir şekilde yönetilmesi gerektiğini belirtmiştir.[21]

Said Nursi’nin cemaat ilişkileri ve grup/cemaat psikolojisi hakkındaki görüşleri, İslam toplumlarında cemaatlerin rolünü anlamamıza ve bu grupların insanlar üzerindeki etkilerini değerlendirmemize yardımcı olabilir. Nursi’nin öğretileri, dinî grupların sağlıklı bir şekilde işlemesi ve toplumların birlik içinde olması için önemli bir rehber sunar. Ancak aynı zamanda, aşırılığa ve ayrılığa karşı uyarılarla dengeli bir yaklaşımı teşvik eder.[22]

Nursi’ye göre, cemaat, insanların ortak bir amaç etrafında birleşmeleri ve birlikte hareket etmeleri sonucu oluşan bir topluluktur. Cemaat, bireylerin manevi gelişimi ve toplumsal ilerleme için gerekli bir kurumdur. Nursi, cemaat ilişkilerini düzenleyen temel prensibin “kardeşlik” olduğunu vurgular. Cemaat üyeleri birbirlerini kardeş olarak görmeli ve birbirlerine sevgi, saygı ve yardımlaşma duygularıyla yaklaşmalıdır. Nursi’ye göre, cemaat içinde kardeşlik duygularının hâkim olması, cemaatin bütünlüğünü ve gücünü artırır.[23]

Cemaatin psikolojik etkilerini inceleyen Nursi; cemaatin, bireylerin manevi gelişimini ve toplumsal uyumluluğunu olumlu yönde etkilediğini vurgulamıştır. Nursi’ye göre cemaat, bireylerin kendilerini güvende ve huzurlu hissetmelerini sağlar. Cemaat içinde bireyler, ortak bir amaç etrafında birleşirler ve bu durum onların kendilerini daha değerli hissetmelerini sağlar. Cemaat, bireylerin sosyalleşmelerine ve toplumsal hayata katılmalarına yardımcı olur. Nursi, cemaatin sağlıklı bir şekilde işleyebilmesi için bazı temel unsurların gerekli olduğunu belirtir. Bu unsurlardan bazıları şunlardır:

Ortak bir amaç: Cemaatin ortak bir amacı olmalıdır. Bu amaç, cemaat üyelerini bir araya getiren ve onları ortak bir hedefe doğru hareket ettiren bir unsurdur.

İletişim ve bilgi paylaşımı: Cemaat üyeleri arasında etkili bir iletişim ve bilgi paylaşımı olmalıdır. Bu, cemaatin birlikte hareket etmesini ve ortak amaca ulaşmasını kolaylaştırır.

Sorumluluk paylaşımı: Cemaat üyeleri, cemaate karşı sorumluluklarını yerine getirmelidir. Bu, cemaatin bütünlüğünü ve gücünü artırır.

Güven oluşturma: Cemaat, bireylerin manevi gelişimini ve toplumsal uyumunu olumlu yönde etkiler; bireylerin kendilerini güvende ve huzurlu hissetmelerini sağlar. Cemaat, bireylerin kendilerini daha değerli hissetmelerini sağlamanın yanında bireylerin sosyalleşmelerine ve toplumsal hayata katılmalarına yardımcı olur.[24]

Said Nursi’nin İhlâs Risalesi’nde ortaya koyduğu düsturlar, cemaat psikolojisi ve cemaat içindeki kişilerin düşünce yapısı hakkında önemli bilgiler içerir. Örneğin İhlas Risalesi’nde yer alan ikinci düsturda, cemaatin üyelerinin, birbirlerini eleştirmek ve onların şevklerini kırmak yerine onları desteklemeleri ve cemaat içinde birlik ve dayanışmayı teşvik etmeleri gerektiğine dikkat çekilir. Ayrıca, bağlıların kendi üstünlüklerini göstermek için rekabet ve çatışma içinde olmamaları gerekir. Dördüncü düsturda ise üstün olmanın sadece faziletten kaynaklandığı anlatılırken geleneksel toplum alışkanlıklarının cemaate zarar verebileceğine dikkat çekilir. Bu alışkanlıkların devam etmesi, cemaat içinde ayrışmaya ve kopmaya neden olabileceği gözden kaçırılmamalıdır. Bu düsturlar; Bediüzzaman Said Nursi’nin cemaat içinde birlik, dayanışma ve adaletin önemini vurguladığı düşünce yapısını yansıtmaktadır.[25] Bu düsturlardan özetle aşağıdaki hususlar ön plana çıkarılabilir:

Eşitlikçilik: İhlâs Risalesi’nde ifade edildiği gibi cemaat, üyeleri arasında hukuki ve sosyal olarak eşitlik ilkesine dayalı hareket etmelidir. Bu, cemaatin hiyerarşik bir yapıda olmaması anlamına gelir. Her üye diğer üyelerle eşit haklara sahiptir.

Bağımsızlık: Cemaat; geleneksel toplumlarda aileler, aşiretler veya tarikatlar gibi belirli bir bireye veya kuruma ait olmamalıdır. Bu, cemaatin bağımsız bir yapıya sahip olduğu anlamına gelir. Hiçbir kişi veya grup, cemaati kendi özel mülkiyeti olarak görmemelidir.

Anonimlik: Cemaatin anonim bir nitelik taşıması, bireylerinin aritmetik ortalamasından daha fazlasını ifade eder. Yani cemaat, sadece üyelerin toplamından ibaret bir grup değildir. Cemaatin büyüklüğü veya gücü, üyeler arasındaki manevi bağın niteliğine bağlı olarak şekillenen ayrı bir manevi varlık olarak kabul edilir.

Şahs-ı manevi: Bu terim, Risale-i Nur’un hizmetlerle ilgili bölümlerinde ve özellikle lahikalarda sıkça kullanılır. “Şahs-ı manevi,” cemaatin manevi varlığını ifade eder. Bediüzzaman, cemaatin salt fiziksel bireylerin bir araya gelmesinden daha fazlasını temsil ettiğini ve manevi bir varlık olduğunu öne sürer.

Bu prensipler, Bediüzzaman Said Nursi’nin cemaat anlayışını yansıtan temel ilkelerdir. Ona göre cemaat, modern toplumsal yapıların temel özelliklerini taşımakla birlikte manevi bir boyuta da sahip olmalıdır. Bu sayede cemaat hem fiziksel hem de manevi açıdan güçlü bir yapı olabilir ve hizmetlerini etkili bir şekilde sürdürebilir.[26]

 

  1. Risale-i Nur Eksenli Hareketlerde Grup Psikolojisini Etkileyen Faktörler

7.1. Dış Faktörler

 

7.1.1. Sivil Yapıdan Uzaklaşılması

Cemaatlerin inanç temelli sivil toplum bileşenleri olduğunu ve temel amaçlarının güven ve emniyet içinde iman hakikatlerini neşretmek olduğunu dikkate almak gerekir. Bu, cemaatlerin toplum içinde birçok farklı şekilde hizmet etmeye çalıştıklarını ve toplumsal değerleri koruma amacı güttüklerini dikkate almak demektir.

Cemaatlerin bağımsızlığı: Cemaatler, dinin tebliğ görevini, devlet ve diğer iktidar zeminlerinden bağımsız olarak yapmalıdır. Bu, cemaatlerin kendi özgün inançlarına ve hedeflerine bağlı kalmalarını ve dış etkenlerden etkilenmemelerini netice verir.

Cemaatler arası ilişkiler ve şeffaflık: Cemaatler arası ilişkilerin şeffaf ve sivil bir nitelik taşıması gerekir. Bu, herhangi bir cemaatin diğerlerine üstünlük sağlamasını veya hegemonya kurmasını engeller.

Samimi özeleştiri: Cemaatlerin toplumla yaşadığı güven kaybını telafi etmek için samimi bir öz eleştiriye ihtiyaç olduğunu söylemeliyiz. Bu, cemaatlerin kendi içlerindeki sorunları çözmeye çalışmalarını ve toplumla daha iyi bir ilişki kurmalarını netice verir.

Diğerini eleştirme: Said Nursî, cemaatlerin hak noktasında insaflı olmalarını ve karşı tarafın da haklı olabileceğini anlamalarını vurgular. Bu, farklı gruplar arasında anlayış ve diyaloğun teşvik edilmesine yardımcı olur. Said Nursî, farklı meslekler veya inanç meşrepleri arasında düşmanlık veya eleştiriye karşı çıkar. Başkalarının eksikliklerini araştırmak ve onları suçlamak yerine, insanlar diğerinin haklarına saygı göstermeli ve birbirlerinin farklılıklarını kabul etmelidirler. Bazı cemaatler, kendi inançlarını veya yolculuklarını diğerlerine üstün veya tek doğru olarak görme eğilimindedirler. Bu, diğer cemaatleri haklı veya haksız olarak eleştirmeye yol açabilir. İslam dünyasında birçok farklı inanç ve mezhep bulunmaktadır ve bu farklılıkların çoğu içtihadi meselelere dayalıdır.[27]

 

7.1.2. Cemaatlerin Siyasetle İlişkisi

Cemaatlerin siyasetle ilgisi ve iletişim düzeyinin nasıl olması gerektiği de bir tartışma konusudur. Nursi, siyaseti yalan, zulüm ve partizanlık gibi konularla ilişkilendirmektedir. Bu, siyasetin olumsuz yönlerini vurgulayan bir yaklaşımı temsil eder. Nursi’ye göre, siyaset menfaat odaklı olduğu zaman, insanlık için zararlı bir canavara dönüşebilir. Dinin siyasetin bir aracı olarak kullanılması, dinî değerlerin zarar görmesine neden olur. Nursi’ye göre din, siyasetin bir aracı olarak kullanılmamalı ve din, siyasi çıkarlar için alet edilmemelidir. Din ve siyaset ayrı kalmalıdır çünkü dinin asıl amacı, manevi değerlerin yayılması ile insanların daha iyi bir yaşam sürmelerine yardımcı olmaktır.[28]

Risale-i Nur’un verdiği mesajlar, iman hakikatlerinin dışındaki dünyevi kurumlara kutsiyet atfetmez. Bu, dinî değerlerin yüceliğini vurgular. Devlet, siyaset ve cemaat gibi yapılar dinin asıl mesajının önüne geçmemelidir. Nursi, devletin veya siyasetin elde edilmesiyle imana hizmet edilemeyeceğine inanır. İman hakikatlerini insanlara güzel bir şekilde anlatmak, politik makamları ele geçirmekten daha büyük bir hizmettir. Nursi’nin mesajı, insan ilişkilerinde ve iman hizmetinde siyasetin değil, Kur’an’ın nurlu yolunun esas alınması gerektiğini vurgular.

İnsanlık tarihi boyunca, din ve devlet ilişkilerinin şekli, öncelikleri ve sırası tartışmalı bir konu olmuştur. Batı’da din ve devlet arasındaki ilişkiler derin kırılmalara ve çatışmalara yol açmıştır ve bu tür gerginlikler İslam dünyasında da sıklıkla yaşanmıştır. Türkiye gibi ülkelerde, tarihsel olarak derin köklere sahip dinî oluşum ve hareketler, son yıllarda çeşitli sorunlarla karşı karşıya kalmıştır. Bu sorunlar; cemaatlerin kamusal alan, laiklik, din ve vicdan hürriyeti gibi konularda sorgulanmasına neden olmuştur. Küreselleşen dünyada, İslam dünyası kapitalizmin etkisine girmiş ve İslami hareketler de bu durumdan etkilenmiştir. Siyasal İslam gibi akımlar, toplumu yukarıdan aşağıya dikey bir yapıyla dönüştürmeyi savunmuşlardır. [29]

 

7.1.3. Milliyetçilik ve Devletçilik Anlayışı

Siyasi ve içtimai olaylara karşı verilen tepkiler, zaman zaman yükselen milliyetçi atmosferden etkilenir. Bu, aşırı milliyetçi duyguların toplumun genel tepkilerini şekillendirebileceği anlamına gelir. Milliyetçi ve devleti kutsallaştıran bir söylemin, adaleti sarsabileceğini ve temel değerleri tehlikeye atabileceğini unutmamak gerekir. Nursi, vatanseverlik ve milliyetçiliği İslami değerlerle uyumlu bir şekilde ele almıştır. O, meşrutiyette hakimiyetin millette olduğunu vurgulamış, “Milliyetimiz de yalnız İslamiyet’tir… Milliyetimiz bir vücuttur; ruhu İslâmiyet, aklı Kur’an ve imandır.” diyerek kavramı daha çok dinî bağlamda kullanmıştır. Diğer Müslüman kavimleri birbirine bağlayan gücün İslamiyet olduğunu vurgulayan Said Nursi’ye göre İslam ihmal edilirse küçük küçük devletlerin temelleri atılır ve cahiliyet kavmiyetçiliği tekrar dirilerek fitne uyanabilir.[30]

Ona göre, vatanseverlik, vatanın kalkınması ve insanların refahı için çalışmayı içermelidir. Onun milliyetçilik ve devletçilik konularındaki görüşlerini aşağıdaki şekilde özetleyebiliriz:

İslam birliği ve vatanseverlik: Said Nursi, İslam’ı birleştirici bir güç olarak görür ve İslam’ın, Müslümanları bir araya getirerek milliyetçilikten daha önemli bir birlik ve vatanseverlik kaynağı olduğunu savunur. Ona göre, Müslümanlar ittihadı sağlamalı ve İslam birliği idealini benimsemelidir.[31]

Milliyetçilik/ırkçılık: Nursi, milliyetçiliği bazen ayrılıkçılık ve ayrımcılıkla ilişkilendirerek eleştirir. Milliyetçiliğin aşırı bir biçimde vurgulanması, insanları etnik veya millî gruplara ayırmak yerine, insanların İslam birliği etrafında birleşmelerini zorlaştırabilir. Said Nursi, milliyetçiliği bir milletin birlik ve beraberliğini koruma amacıyla olumlu bir şekilde değerlendirmiştir. Ona göre, olumlu manada milliyetçilik, kültürel ve dinî bağlarına sahip olmanın bir sonucu olarak bir arada yaşayan insanlar arasında güçlü bir dayanışma ve kardeşlik duygusunu teşvik etmelidir. Nursi, dinin milliyet anlayışıyla çatışmadığını ve birbirini tamamladığını savunmuştur. Ona göre din, milletin temel bir parçasıdır ve millî kimliği güçlendirebilir.[32]

Devletçilik ve adalet: Nursi, devletin adaletli ve insan haklarına saygılı bir şekilde yönetilmesini savunur. Devletin insanların temel haklarını koruması ve adaleti sağlaması gerektiğini vurgular.

Özetle Said Nursi, milliyetçilik ve devletçiliği İslam’ın birliği, adalet ve toplumsal sorumluluk açısından değerlendirir. Ona göre İslam birliği önceliklidir ve milliyetçilik, İslam’ın birliğine zarar vermemeli ve adaletle birleştirilmelidir. Devlet ise insan haklarını koruyan, adil ve toplumsal sorumlulukları yerine getiren bir kurum olmalıdır.[33]

 

7.2. İç Faktörler

7.2.1. İç Faktörlerin Terminolojisi

Risale-i Nur hareketi, modern dünyada İslam’ı yeniden yorumlama ve anlama amacı olan bir harekettir. Nursi’nin eserleri ve görüşleri, bu hareketin temelini oluşturur. Nursi’nin çalışmaları, toplum ve cemaat psikolojisi üzerine de önemli fikirler içerir. Nursi’ye göre, bir cemaatin dayanak noktası iman ve İslami değerlerdir. Cemaat üyeleri arasındaki ortak inanç ve değerler, bir araya gelmelerini ve birlikte çalışmalarını sağlar. Cemaat içindeki üyelerin, Allah’ın birliğine olan inançları, onları bir arada tutan temel faktördür. O, cemaat üyelerinin İslami değerleri öğrenmelerini teşvik eder. Bu manadaki bir eğitim, cemaatin üyelerini daha bilinçli ve bağlı bir topluluk hâline getirir. Cemaat üyelerinin faaliyetlerde bulunmaları hem bireylerin hem de cemaatin toplumsal etkisini artırır. Cemaat içinde faaliyetlerin düzenli olarak gerçekleştirilmesi, cemaati motive eder ve ittihadı sağlar. Nursi, cemaatin iyi bir liderlik/zahir olma/yardımcı olma anlayışıyla yönlendirilmesi gerektiğini belirtir. Onun mesajları, cemaat psikolojisinin güçlendirilmesi ve sürdürülmesi için önemli iç faktörlere vurgu yapar. İman, İslami değerler, dayanışma, müzahir olma/yol gösterici ve örgütlenme gibi faktörler; cemaatin bir arada kalmasına ve etkili bir şekilde çalışmasına yardımcı olabilir.[34] Formun Üstü

Bir başka konu da herkesin kendi mesleğinin muhabbeti ve inancıyla hareket etmesinin gerekliliğidir. Bu, insanların kendi kimliklerine bağlı kalmalarını ve kendi değerlerini korumalarını gerektirir. Her meslek veya cemaat, kendi hakkını savunabilir ve kendi mesleğinin doğruluğuna inanabilir. Ancak bu, başkalarının haklarını ihlal etmek veya diğer meslekleri haksız görmek anlamına gelmemelidir. Adaletli ve insaflı olmak, farklı cemaatler arasında barışı teşvik eder.[35]

Cemaat enaniyeti de ayrıca incelenmesi gereken bir konudur. Bir cemaatin, toplumsal hizmetler ve iş birliği amacıyla, özellikle cemaat içi ön yargıların ve bireysel çıkarların önüne geçmesi gerekir.  Cemaati enaniyet, cemaat içindeki bireylerin kendi çıkarlarına odaklanmalarını ve toplumsal faydalar yerine kendi cemaatinin veya kişisel kazançlarının tercih edilmesi anlamına gelir.

 

7.2.2. Güçlü Olma Psikolojisi

Cemaatler, belli bir güç seviyesine ulaştıktan sonra özellikle cemaatin önde gelenlerinin, dinî amaçlarla veya hizmet amacıyla müntesiplerini kullanarak diğer cemaatleri etkisizleştirme, faaliyetlerini sınırlama ve güçlerini kırmaya çalışabileceklerine dikkat edilmelidir. Bu açıdan Nursi, özellikle siyasetin etkisi altında büyüyen cemaatlerin dikkatli olmaları gerektiğini vurgulamaktadır. Bu, dinin siyasi amaçlar için kullanılmasının dinî anlamın bozulmasına neden olabileceği endişesini yansıtır.

Öz güvenin aşırı olması: Bazı cemaatler, kendilerini diğerlerinden daha kuvvetli hissettikleri için aşırı öz güvene sahip olabilirler. Bu durum, gerçeklikten uzak beklentilere yol açabilir ve objektif bir bakış açısını kaybetmelerine neden olabilir.

Ötekileştirme ve ayrımcılık: Cemaat mensubu kişiler, kendilerini kuvvetli hissettiklerinde, cemaat dışındaki insanları ötekileştirebilir veya ayrımcı davranabilirler. Bu durum, toplumsal uyumsuzluğa ve çatışmalara yol açabilir.

Haklılık illüzyonu: Bazı cemaatler, kuvvetlerini haklı bir gerekçe olarak kullanabilirler. Kendi başarılarını, sadece haklı oldukları için değil, başka faktörlerin de etkisiyle elde ettiklerini göz ardı edebilirler. Bu, gerçek başarıları değersizleştirebilir.

Hür düşünceye kısıtlama: Kuvvetli cemaatler, içinde bulundukları grup normlarına uymaya daha fazla eğilim gösterebilirler. Bu da hür düşünceyi ve farklı görüşleri engelleyebilir, grup düşüncesi ve konformizm sorunlarına yol açabilir.

Eleştiriye kapalılık: Kendilerini kuvvetli hisseden cemaatler, eleştirilere daha az açık olabilirler. Bu, hataların ve eksikliklerin görmezden gelinmesine ve düzeltilmemesine yol açabilir. Bu zaaflar, kuvvetli cemaatlerin toplum içindeki etkilerini olumsuz bir şekilde etkileyebilir. Herhangi bir toplumsal grup açık fikirli olmayı, eleştirilere açık olmayı ve objektif bir perspektife sahip olmayı sürdürmelidir; aksi takdirde toplumsal sorunlar ve çatışmalar ortaya çıkabilir.[36]

Cemaat istibdadı/istibdat talebi: Büyük ve güçlü cemaatler, birleşme sürecinde istibdat talebinde bulunabilir. İstibdat, bir kişinin veya grubun otoriter bir şekilde gücü elinde bulundurması anlamına gelir. Bu, birleşme sürecinde otoriter bir yaklaşım sergilemek istediklerini gösterir. Bir cemaatin kendi cemaatini diğerlerinden üstün görmesi veya diğerlerini haksız kabul etmesi durumunda, ittifak yerine ihtilafın ortaya çıkabileceği gözden kaçırılmamalıdır. Böyle bir durum, insanların kıskançlık ve rekabet duygularını harekete geçirmesinin yanında, ihlas ve samimiyeti de zayıflatabilir.[37]

Cahillikle itham: İnsanların cehaletle itham edilmesi, iletişim ve anlayışın olumsuz bir şekilde etkilenmesine yol açar. İnsanlar farklı bilgi düzeylerine sahip olabilirler, bu nedenle bilgi eksikliği veya yanlış anlamalar hoşgörülü bir şekilde düzeltilmelidir.  Başkalarını küçümsemek veya aşağılamak, insanların kendilerini değersiz hissetmelerine neden olabilir. Eleştiri yapmak veya farklı görüşleri ifade etmek önemlidir, ancak bu yapılırken saygılı ve yapıcı bir şekilde hareket edilmelidir. Başkalarını aşağılamak veya eleştiri yaparken hakaret etmek, insanlar arasında anlayışsızlığa ve düşmanlığa yol açabilir.[38]

Haset: Haset, başkalarının sahip olduğu şeylere veya başkalarının başarılarına duyulan olumsuz bir duygu ve davranıştır. Haset, insanların mutsuzluğuna ve toplumsal huzursuzluğa yol açabilir. Bunun yerine, başkalarının başarılarını tebrik etmek ve desteklemek daha yapıcı bir yaklaşım olacaktır.[39]

 

7.2.3. Ezoterik ve Mistik Hisler

Ezoterizm ve mistisizm gibi yaklaşımlar, Risale-i Nur Külliyatı gibi İslami eserlerle ilgilenen grupların psikolojini etkileyebilir. Ezoterizm, özel bilgilere ve gizli öğretilere erişmeye odaklanan bir felsefi yaklaşımdır. Mistisizm ise olağanüstü deneyimler ve manevi yükseliş arayışıyla ilgilidir. Bu yaklaşımlar, özellikle kendi içlerinde bir grup oluşturan insanlar arasında özel bir anlayışa sahip olmayı teşvik edebilir ve dışarıdaki insanlardan uzaklaşmayı teşvik edebilir. Ezoterizmin anahtar özelliklerinden biri, bilgi ve anlayışın sadece seçkin bir grup insan tarafından anlaşılabilir olduğu inancıdır. Bu nedenle, ezoterik öğretiler genellikle kapalı veya gizli topluluklar içinde aktarılır. Mistisizm, bireyin kişisel deneyimlerine ve içsel yolculuğuna odaklanır. Bu deneyimler genellikle kelimeyle ifade edilmesi zor veya sınırlı olan ruhsal, mistik veya dinî tecrübeleri içerir. Mistisizm, birçok farklı biçimde ortaya çıkabilir ve bu nedenle çok çeşitli inançlar ve uygulamalar içerir. Her mistik yol, bireyin içsel yolculuğunu ve deneyimlerini kendine özgü bir şekilde ifade eder. Mistisizm, insanların yaşamın daha derin anlamlarını araştırmalarına ve ruhsal bir gerçeklik arayışına işaret eder.

Kapalılık: Ezoterik ve mistik gruplar, genellikle özel semboller, ritüeller ve diller kullanır ve bu, dışarıdaki insanların anlamasını zorlaştırabilir. Bu durum, grup üyeleri arasında bir tür “in-group” kimliği oluşturabilirken dışarıdaki insanlara karşı kapalı olma eğilimi ortaya çıkar. Bu kapalılık ve özel semboller, diyaloğu zorlaştırabilir ve dışarıdaki insanlarla iletişim kurmayı engelleyebilir.

Eleştiri: Bu tür kapalı gruplar, özel inançlarını ve uygulamalarını açıklamak istemeyeceklerinden, dışarıdan gelen eleştirilere daha savunmasız olabilirler. Bu da eleştiri ve anlayış eksikliği oluşturabilir. Risale-i Nur Külliyatı ve benzeri İslami eserler, daha açık ve anlaşılır bir dil kullanarak İslam’ı açıklamaya çalışırken ezoterik ve mistik gruplar daha sembolik ve gizemli bir yaklaşım benimseyebilirler. Bu iki yaklaşım arasındaki iletişim engellerini aşmak ve ortak zeminler bulmak, açık diyalog ve anlayışa dayalı bir çaba gerektirebilir.

 

7.2.4. Seçilmişlik Vehmi

Seçilmişlik vehmine dayalı düşünce yapısı, grup üyelerinin kendi inançlarını ve misyonlarını diğerlerinden üstün veya seçilmiş olarak görmelerine neden olabilir.  Cemaatler veya dinî gruplar hakkında tartışma, toplumların farklı din ve inanç sistemlerine sahip bireylerin bir araya gelme biçimlerini ve grupların etkilerini anlama çabasının bir parçasıdır. Bazı cemaatlerin kendilerini seçilmiş veya özel bir misyonla donatılmış olarak görmeleri ve bu nedenle normal toplumsal aktivitelerden sapmaları söz konusu olabilir. Dinî veya ideolojik grupların kendilerini özel olarak görmesi ve kutsallaştırması, toplumsal dinamiklerin bir parçası olarak ortaya çıkabilir. Bu tür gruplar, sık sık kendilerini diğerlerinden ayrıcalıklı veya daha bilinçli görebilirler. Bu, içsel motivasyonlarını artırabilir ancak aynı zamanda dış dünyayla çatışmalara da yol açabilir. Daha da önemlisi, seçilmişlik ve özel bir misyon üstlenerek bazı cemaatler, siyaset, istihbarat, bürokrasi, lobi ve ekonomi gibi alanlarda etkin bir şekilde faaliyet göstermeye çalışabilir. Bu, genellikle toplumsal etkilerini artırmak veya kendi amaçlarına ulaşmak için çeşitli yöntemleri kullanmayı içerebilir. Ancak bu durum, eleştiri ve endişeye yol açabilir, çünkü bu tür gruplar, dinî veya ideolojik hedefler yerine dünyevi güç ve etki peşinde koşuyor gibi görünebilirler.

Dinî grupların veya cemaatlerin dış odaklarla iş birliği yapmaları veya başkalarının amaçlarına hizmet etmeleri, toplumsal dengeyi bozabilir ve temel hak ve hürriyetleri tehdit edebilir. Bu nedenle, bu tür gruplarla ilgili endişeler ve denetim mekanizmaları toplumsal ve siyasi tartışmalara yol açabilir. Dinî veya ideolojik grupların faaliyetlerine dair şeffaflık ve hesap verebilirlik, bu tür problemlerin ele alınmasına yardımcı olabilir. Bu düşünce yapısının sonuçları ve etkileri oldukça karmaşıktır. Ortaya çıkabilecek bazı sonuçlar şunlardır:

Ayrışma ve bölünme: Elitizm, grup içinde ayrışmayı teşvik edebilir. Seçilmiş olduklarını düşünen bir grup, diğerlerine karşı kendilerini izole edebilir ve grup içindeki bölünmelere neden olabilir.

Üstünlük duygusu: Seçkinci bir yaklaşım, grup üyeleri arasında bir üstünlük duygusu oluşturabilir. Bu da diğer insanlarla iletişimi olumsuz etkileyebilir ve dışlanma hissi oluşturabilir.

İttihadı zorlaştırma: Seçkinci bir yaklaşım, farklı grupların bir araya gelip iş birliği yapmasını zorlaştırabilir. Kendi seçilmişliklerini vurgulayan gruplar, diğerlerini küçümseyebilir ve iş birliği yapma isteğini engelleyebilir.

Propaganda ve ayırma: Seçkinci gruplar, kendi üstünlüklerini yaymak için propagandist bir dil kullanabilirler. Bu, diğer insanları olumsuz bir şekilde etkileyebilir ve toplumsal ayrışmayı artırabilir.

Grup içi gerilim: Grup içinde elitizm, liderlik veya kaynaklara erişim konularında rekabeti artırabilir. Bu, grup içi gerilimi ve çatışmayı tetikleyebilir.

Misyon sapması: Grup üyeleri, kendilerini seçilmiş olarak gördükleri için asıl misyonlarını unutabilirler. Bu, asıl hedeflerden sapmaya ve grup içinde karmaşaya yol açabilir. Elitizm veya seçilmişlik düşüncesi, bir grup içinde ortaya çıkabilecek birçok soruna neden olabilir. Bu tür düşüncelerle başa çıkmak için açık iletişim, hoşgörü ve grup içi eşitliği teşvik eden bir yaklaşım benimsemek önemlidir. Ayrıca liderlerin, grup üyelerinin bu tür düşüncelere kapılmasını önlemek için bilinçli bir çaba göstermeleri gerekir.

 

7.2.5. Hakikati tekelleştirme

Tahtiecilik: “Doğru bir tanedir, fazla olmaz.” diyerek muhataplarının görüşlerini hatalı bulan kimselere metodoloji ilminde “Tahtieci” denir. Yani, tahtie, hatalı görme, hata olduğunu iddia etme anlamına gelir. Tahtiecilik de hata arama ve hata isnat etme psikolojisidir.[40]  Bu terim, seçilmişlik fikrini besleyen bir anlayışı ifade eder. Seçilmişlik fikri, belli bir kişi veya grup tarafından sahiplenilen ve kendilerini diğerlerinden üstün gördükleri bir düşünceye dayanır. Bu anlayış, kişi ve gruplar arasındaki ilişkileri “hak-batıl” denklemi üzerine oturtarak diğerlerini eksik veya yanlış görmelerine neden olur.

İnhisarcılık: İnhisarcılık, seçilmişlik anlayışının sonucu olarak ortaya çıkan diğer bir durumdur. İnhisarcı fikirler, kendi düşünce ve gruplarına karşı olan farklı düşünce, yorum ve renklere kapalıdır. Bu durum, su-i zan (olumsuz düşünme) ve tarafgirlik hissini besler. Bu anlayış, genellikle otoriter yönetimlerin tezahür etmesine hizmet eder ve çatışmalara yol açabilir. Ayrıca, bu anlayışın insani düsturları dar bir anlayışa hapsederek gerçeklere haksızlık edilmesine ve diğer grupların ötekileştirilmesine yol açtığı görülmektedir.[41]

Üstünlük hissi (Meylü’t-tefevvuk): Said Nursi, Muhakemat adlı eserinde bu konuya dikkat çekmektedir.[42] Ona göre bu his, başka görüşlere muhalefet etme hastalığıdır. Bu taassup içinde başka fikirlere soğuk bakmak, başkalarıyla ortaklaşa bir anlama arayışı yerine başkalarına üstün gelme arzusu ve eğilimi içinde olmak, ilkeler üzerinde hareket etmek yerine tarafgir olmak, vehmin eseri olduğunu vicdanen hissettiği fikrini temellendirme çabası içinde olmak, bilgiyi tarafsızca toplayıp ondan sonra tasnif ederek bir değerlendirme yapma yerine işine gelene göre seçmecilik/eklektisizm yapmaktır. Mesela, ilgili konuda işine gelmeyen mütevatir bir hadisin dahi sıhhatine ilişirken, işine gelen zayıf bir hadise sarılmak, kendi düşüncesini eksiğini tamamlayıp fazlalıktan arındırıp olgunlaştırmaya çalışacağı yerde başkalarını eleştirerek onları itibarsızlaştırmak, başkalarını yalancı ve sapkın göstermek gibi davranışlar bu muhtevada değerlendirilebilir.

 

7.2.6. Kişi Kültü

Özellikle bazı seçkinci ve ezoterik gruplar, liderlerini kutsal ve kusursuz varlıklar olarak göstererek liderin etrafında toplanan bir takipçi kitlesi oluşturmaya çalışırlar. Bu gruplar, liderlerinin fikirleri etrafında hiçbir eleştiriye veya yeni düşünceye yer vermezler. Ayrıca, dış düşmanları daha da düşmanlaştırarak kendi gruplarına aidiyet duygusu oluştururlar. Bu tür gruplar, liderlerinin otoritesini sorgulamayan ve onların iradesine şartsız itaat eden bir yapıya sahiptirler. Liderlerinin her sözü ve eylemi kutsal bir değer taşır ve eleştirilmez. Bu durum, liderin iktidarını sorgulamayan bir takipçi kitlesi oluştururken, düşünce özgürlüğünü ve bağımsız düşünmeyi engeller. Bu gruplarda liderin iktidarına karşı çıkma veya farklı düşünme girişimleri, lider tarafından hoş karşılanmaz ve karşı tavır olarak görülür.

 

7.2.7. Yeni Kuşakların Yabancılaşması/Kazanılması

Son zamanlarda genç nesiller arasında cemaatlere karşı bir mesafeli duruş yaşanmaktadır. Cemaatler arasındaki geçmişteki fikri ayrılıkların, genç neslin düşünce ve ruh dünyasında hâlâ önemli bir rol oynadığı görülmektedir. Ancak bu ayrılıkların, kimin haklı veya haksız olduğundan bağımsız olarak ele alınması gerektiğini söylemek gerekir.

Geçmiş Tartışmaların Etkisi: Geçmişteki tartışmalar, genç neslin düşünce ve ruh dünyasında hâlâ etkilidir. Bu tartışmaların nedenleri ve kimin haklı olduğuna dair polemikler gençler üzerinde olumsuz etkiler ortaya çıkarmaktadır. Yeni nesil, eski tartışmaların gündem dışı kalmasıyla, ön yargılarından arınmış bir şekilde farklı görüşlere sahip olan insanlarla iletişim kurabilme yeteneği geliştirebilir.

Yeni Eğitim Teknolojilerinin Kullanılması: Yeni dönemde gençlere yönelik çeşitli uzmanlık programları, okuma programları ve farklı atölye programlarının uygulanması, bu programlarda farklı görüşlerdeki uzmanların istihdam edilmesi faydalı olabilir. Bu tür programlar, gençlerin farklı düşünce tarzlarına maruz kalmalarını ve iletişim becerilerini geliştirmelerini destekleyebilir. Bu, daha geniş bir toplumsal uzlaşı ve birlik için bir adım olarak görülebilir.

Dijital Medyanın Gücü: Dijital medya, toplumun her alanında etkilidir ve bilinirlik ile farklılık oluşturma yeteneğine sahiptir. Bu medya platformları, cemaatlerin birbirlerini tanımalarına ve birlikte çalışma fırsatlarına katkı sağlayabilir.Formun Üstü

Farkındalık Oluşturma: Dijital medya platformlarının, cemaatlerin ortak hedeflerine ve amaçlarına ulaşmalarına yardımcı olabileceği düşünülebilir. Bu mecraların kullanımı, hizmet gruplarının ve toplumun daha geniş kesimlerine ulaşmalarına ve farkındalık oluşturmalarına yardımcı olabilir.

 

  1. Sonuç

Risale-i Nur Külliyatı’nın ortaya koyduğu mesajlar, İslam’ın temel prensiplerini modern bilimsel perspektifle ele alarak toplumsal uzlaşmanın sağlanmasını teşvik eder.  Risale-i Nur Külliyatı, siyaset ve devlet yönetimi konularındaki görüşleri ile cemaatler ve kişisel davranışlar, karizmatik liderlik, grup psikolojisi ve ortak akıl kavramlarına dikkat çekmektedir. Bu görüşler, modern dünyanın karmaşıklığına uygun bir şekilde İslam’ı yorumlama ve uygulama çabasının bir yansımasıdır. Risale-i Nur’un bu önemli konuları ele alması, sosyal bilimciler için büyük bir potansiyele işaret etmektedir. Bu nedenle, Bediüzzaman Said Nursi’nin Risale-i Nur Külliyatı üzerinden cemaat/grup psikolojisi konularındaki görüşlerini incelemek ve bu görüşlerin günümüzdeki önemini anlamak için daha fazla bilimsel çalışmaya ihtiyaç vardır.

Bu çalışmalar, İslam dünyasının sosyal ve siyasi gelişimine katkı sağlayabilir ve Bediüzzaman Said Nursi’nin düşüncelerini daha geniş bir perspektifle incelemeye zemin hazırlayabilir. Bediüzzaman Said Nursi, fikir hürriyetine büyük bir önem vermiştir. Ona göre gerek kurumsal olarak cemaatler gerekse de grubu oluşturan bireyler, düşüncelerini özgürce ifade etmeli ve tartışabilmelidir. Bu özgürlük aynı zamanda insanların inançlarını ve düşüncelerini serbestçe ifade etmeleri anlamına gelir. Risale-i Nur Külliyatı’nda ortaya konan düsturlar da her düzeyde bu düşünce hürriyetini savunmakta ve teşvik etmektedir.[43]

 

Kaynakça

Abdulvahap Yıldız, Bediüzzaman Said Nursî’nin Din Hizmetlerindeki İhlâsı, Harran Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi, Yıl: 19, Sayı 32, Temmuz–Aralık 2014.

Ahmet Akgündüz, “Arşiv Belgeleri Işığında Bediüzzaman Said Nursi ve İlmî.”, Osmanlı Araştırmaları Vakfı, 2014.

Ali Bakkal, Bediüzzaman’ın Düşüncesinde Cemaatlerin Uyması Gereken Müsbet Hareket İlkeleri, Köprü Dergisi, Sayı: 1, 2016

Bilal Sambur, Risale-i Nur’a Göre Devlet, Siyaset ve Cemaat İlişkileri, Köprü Dergisi Sayı 137, 2017.

Caroline Flores, “Groupthink is for mindless pawns, but group thinking will push humanity further.”, MAY 26, Dan Bang and Chris D. Frith, “Making better decisions in groups”, R Soc Open Sci. 2017 Aug; 4(8): 170193.; James D. Rose, “Diverse Perspectives on the Groupthink Theory – A Literary Review.”, regent.edu,  Vol: 4, Year: 2011.

Clyde Lopez, Grup Psikolojisi, https://tr.warbletoncouncil.org/psicologia-grupos-7753.

Dolunay Şenol (Doç. Dr.), Sosyal Psikolojinin Konusu ve Gelişimi, Kırıkkale Üniversitesi,Https://avys.omu.edu.tr/storage/app/public/ybarut/58434/Sosyal%20Psikoloji.pptx). (Erişim tarihi: 20.10.2023).

İshak TORUN (Prof. Dr.), Makyavelist Siyasete Bir Reddiye Olarak Müspet Hareket, Köprü Dergisi, Müsbet Hareket Sayısı Yıl: 2016 Sayı: 1.

İshak Torun, Hakan Köni, Said-İ Nursi’nin Düşünce ve Tutumunda İslamcılık, Milliyetçilik Ve Muhafazakârlık. Muhafazakâr Düşünce Dergisi, 11 (43), 215-235, 2015.

Jessica Martino, Jennifer Pegg, Elizabeth Pegg Frates, “The Connection Prescription: Using the Power of Social Interactions and the Deep Desire for Connectedness to Empower Health and Wellness.”, Am J Lifestyle Med. 2015 Nov; 11(6): 466–475.

Julianne Holt-Lunstad, Timothy B Smith , J Bradley Layton, “Social Relationships and Mortality Risk: A Meta-analytic Review.”, PLoS Med. 2010 Jul; 7(7): e1000316.

Mehmet Yanmış, Yakın Dönemde Kürtler: Kimlik, Din, Gelenek, https://www.siirt.edu.tr/dosya/personel/2017219222849893.docx. (Erişim tarihi: 20.10.2023).

Nizameddin Duran, ‘Bediüzzaman Said Nursi Olayı’ Adlı Kitabından Hareketle Şerif Mardin Üzerine Bir Değerlendirme, A Review on Şerif Mardin and His Work ‘The Case of Bediuzzaman Said Nursi’, Eskiyeni 35/Güz 2017, 169-188.

Osman Öztürk, İbrahim Kaygusuz, İttihad-ı İslam Sadece İslami Değil, Aynı Zamanda İnsani Bir Projedir, Köprü Dergisi,  108. Sayı | Güz 2009.

Said Nursı, Lemalar, Yeni Asya Neşriyat, İstanbul, 2013.

Said Nursi,  Muhakemat, Yeni Asya Neşriyat, İstanbul, 2013.

Said Nursi, Emirdağ Lâhikası (2), Yeni Asya Neşriyat, İstanbul, 2013

Said Nursi, Eski Said Eserleri, İstanbul, 2009

Said Nursi, http://www.rne.com.tr/secilmis-makaleler/mesrutiyetten-demokrasiye-bediuzzaman/, risaleinurenstitusu.org. (Erişim tarihi: 20.10.2023).

Said Nursi, https://kulliyat.risaleinurenstitusu.org/munazarat/ifade-i-meram-ve-uzunca-bir-mazeret/127, risaleinurenstitusu.org. (Erişim tarihi: 20.10.2023).

Said Nursi, https://kulliyat.risaleinurenstitusu.org/sunuhat/kur-an-in-hakimiyet-i-mutlakasi/51, risaleinurenstitusu.org. (Erişim tarihi: 20.10.2023).

Said Nursi, https://www.yeniasya.com.tr/lahika/din-umumun-mukaddes-malidir-hicbir-siyasete-alet-ve-tabi-olamaz_167109. (Erişim tarihi: 20.10.2023).

Said Nursi, https://www.yeniasya.com.tr/risale-i-nur-dan/fikr-i-hurriyet-mesrutiyeti-her-vecihle-uyandirir_546817. (Erişim tarihi: 20.10.2023).

Said Nursi, https://www.yeniasya.com.tr/risale-i-nur-dan/ihtilaf-u-tefrika-endisesi-bikarar-eyler-beni_360576. (Erişim tarihi: 20.10.2023).

Said Nursi, https://www.yeniasya.com.tr/risale-i-nur-dan/istibdadin-ruhu_212692. (Erişim tarihi: 20.10.2023).

Said Nursi, Hutbe-i Şamiye, Yeni Asya Neşriyat, İstanbul, 2013

Said Nursi, İhlas Risalesi, Yeni Asya Neşriyat, İstanbul, 2013.

Said Nursi, İhlas Risalesi, Yeni Asya Neşriyat, İstanbul, 2013.

Said Nursi, Kastamonu Lâhikası, https://www.yeniasya.com.tr/risale-i-nur-dan/her-meselemizde-emir-sahs-i-manevinindir_217385, (Erişim tarihi: 20.10.2023).

Said Nursi, Münâzarât, Yeni Asya Neşriyat, İstanbul, 2013

Said Nursi, Sözler, Yeni Asya Neşriyat, İstanbul, 2013

Saul Mcleod, Social Psychology: Definition, Theories, Principles, & Examples, simplypsychology, May 10, 2023.

Selahiddin Öğülmüş (Prof. Dr.), Sosyal Psikoloji: Giriş, https://acikders.ankara.edu.tr/.

Tegan Cruwys, Genevieve A. Dingle, Catherine Haslam, “Social group memberships protect against future depression, alleviate depression symptoms and prevent depression relapse.”, Social Science & Medicine, Volume 98, December 2013, Pages 179-186.

[1]       Sosyal psikolojide kullanılan grup ifadesi, bu çalışma içinde cemaat/ler bağlamında kullanılacaktır.

 

[2]       Nizameddin Duran, ‘Bediüzzaman Said Nursi Olayı’ Adlı Kitabından Hareketle Şerif Mardin Üzerine Bir Değerlendirme, A Review on Şerif Mardin and His Work ‘The Case of Bediuzzaman Said Nursi’, Eskiyeni 35/Güz 2017, 169-188.

 

[3]       Ahmet Akgündüz, “Arşiv Belgeleri Işığında Bediüzzaman Said Nursi ve İlmî Şahsiyeti.”, Osmanlı Araştırmaları Vakfı, 2014.

 

[4]       Said Nursi, https://kulliyat.risaleinurenstitusu.org/munazarat/ifade-i-meram-ve-uzunca-bir-mazeret/127, risaleinurenstitusu.org. (Erişim tarihi: 20.10.2023).

 

[5]       Said Nursi, https://www.yeniasya.com.tr/risale-i-nur-dan/fikr-i-hurriyet-mesrutiyeti-her-vecihle-uyandirir_546817, E.S.D.E. Münâzarât, s. 164. (Erişim tarihi: 20.10.2023).

 

[6]       İshak TORUN (Prof. Dr.), Makyavelist Siyasete Bir Reddiye Olarak Müspet Hareket, Köprü Dergisi, Müsbet Hareket Sayısı Yıl: 2016 Sayı: 1.

 

[7]       Said Nursi, http://www.rne.com.tr/secilmis-makaleler/mesrutiyetten-demokrasiye-bediuzzaman/, risaleinurenstitusu.org. (Erişim tarihi: 20.10.2023).

 

[8]       Said Nursi, https://kulliyat.risaleinurenstitusu.org/sunuhat/kur-an-in-hakimiyet-i-mutlakasi/51, risaleinurenstitusu.org. (Erişim tarihi: 20.10.2023).

 

[9]       Said Nursi, https://www.yeniasya.com.tr/risale-i-nur-dan/istibdadin-ruhu_212692. (Erişim tarihi: 20.10.2023).

 

[10]     Saul Mcleod, Social Psychology: Definition, Theories, Principles, & Examples, simplypsychology, May 10, 2023.

 

[11]     Dolunay Şenol (Doç. Dr.), Sosyal Psikolojinin Konusu ve Gelişimi, Kırıkkale Üniversitesi, Https://avys.omu.edu.tr/storage/app/public/ybarut/58434/Sosyal%20Psikoloji.pptx). (Erişim tarihi: 20.10.2023).

 

[12]     Selahiddin Öğülmüş (Prof. Dr.), Sosyal Psikoloji: Giriş, https://acikders.ankara.edu.tr/.

 

[13]     Clyde Lopez, Grup Psikolojisi, https://tr.warbletoncouncil.org/psicologia-grupos-7753.

 

[14]     Julianne Holt-Lunstad, Timothy B Smith , J Bradley Layton, “Social Relationships and Mortality Risk: A Meta-analytic Review.”, PLoS Med. 2010 Jul; 7(7): e1000316.

 

[15]       Tegan Cruwys, Genevieve A. Dingle, Catherine Haslam, “Social group memberships protect against future depression, alleviate depression symptoms and prevent depression relapse.”, Social Science & Medicine, Volume 98, December 2013, Pages 179-186.

 

[16]       Jessica Martino, Jennifer Pegg, Elizabeth Pegg Frates, “The Connection Prescription: Using the Power of Social Interactions and the Deep Desire for Connectedness to Empower Health and Wellness.”, Am J Lifestyle Med. 2015 Nov; 11(6): 466–475.

 

[17]     Caroline Flores, “Groupthink is for mindless pawns, but group thinking will push humanity further.”, MAY 26, Dan Bang and Chris D. Frith, “Making better decisions in groups”, R Soc Open Sci. 2017 Aug; 4(8): 170193.; James D. Rose, “Diverse Perspectives on the Groupthink Theory – A Literary Review.”, regent.edu,  Vol: 4, Year: 2011.

 

[18]     Mehmet Yanmış, Yakın Dönemde Kürtler: Kimlik, Din, Gelenek, https://www.siirt.edu.tr/dosya/personel/2017219222849893.docx. (Erişim tarihi: 20.10.2023).

 

[19]     Bilal Sambur, Risale-i Nur’a Göre Devlet, Siyaset ve Cemaat İlişkileri, Köprü • Sayı 137 • Mayıs-Haziran-Temmuz-Ağustos 2017.

 

[20]     İshak Torun, Hakan Köni, Said-i Nursi’nin Düşünce ve Tutumunda İslamcılık, Milliyetçilik Ve Muhafazakârlık. Muhafazakâr Düşünce Dergisi, 11 (43), 215-235, 2015.

 

[21]     Nizameddin Duran, ‘Bediüzzaman Said Nursi Olayı’ Adlı Kitabından Hareketle Şerif Mardin Üzerine Bir Değerlendirme A Review on Şerif Mardin and His Work ‘The Case of Bediuzzaman Said Nursi’, Eskiyeni 35/Güz 2017, 169-188.

 

[22]     Ali Bakkal (Prof. Dr.), Akdeniz Üniversitesi İlahiyat Fakültesi, Bediüzzaman’ın Düşüncesinde Cemaatlerin Uyması Gereken Müsbet Hareket İlkeleri, Köprü Dergisi, Müsbet Hareket Sayısı Yıl: 2016 Sayı: 1.

 

[23]     Said Nursi, İhlas Risalesi, Yeni Asya Neşriyat, 2013.

 

[24]     Said Nursi, Sözler, Yeni Asya Neşriyat, 2013, s. 269.; Said Nursi, Emirdağ Lâhikası (2), Yeni Asya Neşriyat, 2013, s. 634.

 

[25]     Said Nursi, İhlas Risalesi, Yeni Asya Neşriyat, 2013.

 

[26]     Said Nursi, https://www.yeniasya.com.tr/risale-i-nur-dan/her-meselemizde-emir-sahs-i-manevinindir_217385, Kastamonu Lâhikası, eski: s. 93. (Erişim tarihi: 20.10.2023).

 

[27]     Ali Bakkal (Prof. Dr.), Bediüzzaman’ın Düşüncesinde Cemaatlerin Uyması Gereken Müsbet Hareket İlkeleri, Köprü Dergisi, Müsbet Hareket Sayısı Yıl: 2016 Sayı: 1.

Abdulvahap Yıldız, Bediüzzaman Said Nursî’nin Din Hizmetlerindeki İhlâsı, Harran Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi, Yıl: 19, Sayı 32, Temmuz–Aralık 2014.

[28]     Said Nursi, Mektubat, (Yeni Asya Neşriyat, 2013.

 

[29]     Bilal Sambur, Risale-i Nur’a Göre Devlet, Siyaset ve Cemaat İlişkileri, Köprü • Sayı 137 • Mayıs-Haziran-Temmuz-Ağustos 2017.

 

[30]     Said Nursi, Münâzarât, s. 99; Hutbe-i Şamiye, s. 97. Yeni Asya Neşriyat, 2013.

 

[31]     Said Nursi, https://www.yeniasya.com.tr/risale-i-nur-dan/ihtilaf-u-tefrika-endisesi-bikarar-eyler-beni_360576. (Erişim tarihi: 20.10.2023).

 

[32]     Said Nursi, Mektubat, Yeni Asya Neşriyat, İstanbul, 2013.

 

[33]     Osman Öztürk, İbrahim Kaygusuz, İttihad-ı İslam Sadece İslami Değil, Aynı Zamanda İnsani Bir Projedir, Köprü Dergisi,  108. Sayı | Güz 2009.

 

[34]     Said Nursi, Lemalar, Yirmi Birinci Lema, Yeni Asya Neşriyat, 2013.

 

[35]     Said Nursi, Mektubat, Yirmi İkinci Mektub (Uhuvvet Risalesi), s. 311.

 

[36]     Said Nursi, Hutbe-i Şamiye, Yeni Asya Neşriyat 2013, S 140.

 

[37]     Said Nursî, Lem’alar, (20. Lem’a), Yeni Asya Neşriyat 2013. s. 154-159.

 

[38]     Said Nursi, Sünûhat, Yeni Asya Neşriyat 2013, S. 99.

 

[39]     Said Nursî, Sünûhat, ss. 29-30. Mektûbat, (29. Mektup), s. 413; Hizmet Rehberi, s. 177.). Kastamonu Lâhikası, s. 181; Hizmet Rehberi, s. 202. Nursî, Münâzarat, s. 132.

 

[40]     Said Nursi, Sünûhat, Eski Said Eserleri, 2009, s. 483-484.

 

[41]     Said Nursi, https://www.yeniasya.com.tr/lahika/din-umumun-mukaddes-malidir-hicbir-siyasete-alet-ve-tabi-olamaz_167109. (Erişim tarihi: 20.10.2023).

 

[42]     Said Nursi,  Muhakemat, Birinci Makale (Unsuru’l-Hakikat), On Birinci Mukaddime. Yeni Asya Neşriyat, 2013.

 

[43]     Said Nursi, https://www.yeniasya.com.tr/risale-i-nur-dan/fikr-i-hurriyet-mesrutiyeti-her-vecihle-uyandirir_546817. (Erişim tarihi: 20.10.2023).