2 Ekim 1869’da Hindistanın Porbandar kentinde doğan Mohandas "Mahatma"
Gandhi, bağımsız bir Hint devleti kurma yolunda şiddet dışılık, barış ve birlik
adına mücadele veren bir dava adamıdır.

Gandhi ilkokula yedi yaşında Rajkot’ta başladı ve daha bu yıllarda, hayatı
boyunca tipik bir özelliği olacak bir davranış biçimini de sergilemeye başladı.
Ürkek bir çocuktu; öyle ki, okula, kimseyle konuşmak zorunda kalmamak için
koşarak gidip geliyordu. Ama bu kendi halindeki çocuğun, ürkekliğinden
beklenmeyecek bir atılganlığı da vardı. Arkadaşlarını ürkütüyor olabilirdi ama,
yanında kimse olmaksızın çevreyi incelemekten, hayvanlarla dostluk kurmaktan
büyük bir zevk alıyordu. Ona gözkulak olmakla görevli ablası, bu yıllarını
anlatırken, Gandhi’yi "civa gibi" bir çocuk olarak nitelendiriyor.

1887’de lise bitirme sınavlarını veren Gandhi, kardeşleri arasında eğitimine
devam eden tek çocuk olduğundan, bir aile dostu İngiltere’ye giderek orada hukuk
öğrenimi görmesini önerdi. Gandhi, Mod Bania kastından kovulmakla tehdit
edilmesine rağmen, orada "şaraba, kadına ve ete" el sürmeyeceğine dair yemin
ettirilerek İngiltere’ye gönderildi. Sonunda kasttan da kovulacaktı.

İngiltere’de hukuk eğitimi gördüğü yıllarda kendisini tam bir İngiliz centilmeni
olarak yetiştirmeye çalıştı. Kendine şık kıyafetler alarak, dans ve Fransızca
öğrenmeye koyuldu. Batı müziğine kulağını alıştırmak için, keman dersleri aldı.
Ayrıca bir taraftan da hitabet derslerine devam ediyordu. Asıl amacının
İngiltere’de kalmak değil de, Hindistan’a dönmek olduğunu hatırlayınca bütün
bunlardan vazgeçti.

Daha sonra, Güney Afrika’da avukat olarak çalışmaya başladı. Güney Afrika’da
geçirdiği yirmi yıl, birçok bakımdan Gandhi için siyasi eğitim yılları oldu.
Daha Güney Afrika’ya varır varmaz eşitsizlik ve ırkçılıkla tanıştı. 1. sınıf
kompartımanda seyahat etmekte olduğu için trenden atıldı. Hint işçileri ırk
ayrımcılığına karşı korumak için uğraştı. Ancak bütün bunlara rağmen, Gandhi bu
dönem boyunca bir İngiliz uyruğu gibi davrandı, taleplerini dile getirirken asla
İngiliz egemenliğini sorgulamadı. Aksine Güney Afrika’daki Hintlilerin
durumlarını ancak İngilizler’in yardımıyla düzeltebileceklerine inanıyordu.

Hindistan’a döndüğünde 46 yaşındaydı. İlk defa Güney Afrika’da uyguladığı
satyagraha (şiddet dışı direniş) ve ahimsa (şiddet dışılık) ilkelerini
Hindistan’da da yaygınlaştırmaya çalıştı. Hedefi şiddet dışı sivil itaatsizlik
yöntemleriyle Hindistan’ın sömürücü İngiliz idaresinden kurtulup, bağımsızlığına
kavuşmasıydı. 30 yılı aşkın bir süre satyagraha eylemlerine liderlik etti.
Hapise atılmasına ve şiddete maruz kalmasına rağmen davasından vazgeçmedi.
1930’da binlerce insanın katıldığı 24 gün süren ‘tuz yürüyüşü"nde İngilizlerin
tuz tekelini protesto etti.

1945 yılında Hindistan bağımsızlığına kavuştuktan sonra Müslümanlar ve Hindular
arasında meydana gelen şiddet olayları karşısında ülke ikiye bölündü. Şiddete ve
bölünmeye karşı oruç tutarak mücadelesini sürdürdü. 1948 yılında Yeni Delhi’de
fanatik bir Hindu tarafından vurularak öldürüldü.

Gandhi’nin en büyük ilkesi ahimsa (şiddet dışılık)’dır. "Ahimsa, yaşamdaki tek
gerçek güçtür." (Savaşta ve Barışta, C. I, s. 114) demektedir. Ahimsa’nın eyleme
dönüşme şekline verdiği isim ise satyagraha (hakikate tutunma, şiddet dışı
yöntemlerle direniş)’dir. Gandhi satyagrahanın iç dünyada elde edilmiş
bütünlüğün bir meyvesi olduğunu bilir. (Merton, 2001, s. 20) "Sözlerini ve
eylemlerini paylaştığı, insan ilişkilerinin oluşumuna düşünce ve eylemleriyle
katıldığı yer kamusal ve siyasal alandır. Kamusal ve siyasal alan sorunların
özgür insanlara yakışır biçimde bir karara bağlandığı yerdir; yani ikna ve
sözlerle, şiddetle değil. Şiddet temelde sözsüzdür. Düşüncenin ve mantıklı
iletişimin kesintiye uğradığı yerde başlar. Bu nedenle şiddet eylemlerine hazır
hale gelen bir toplum, sistematik bir mantıksızlık ve ifadesizlik içindedir.
(Merton, Kaknüs Yay., 2001, s. 22 )

Gandhi’nin yaşamı ve işinin en önemli gerçeklerinden biri Batı kanalıyla Doğu’yu
keşfetmesidir. Batı’nın kendi içinde iyi taraflarının olduğunu ve bu iyi
tarafların sadece Batı’ya özgü değil, aynı zamanda Doğu’ya da ait olduğunu
farketmiştir. (Merton, 2001, s. 17)

Gandhi Hint halkının kendi içinde uyanıp, canlanacağını anlamıştır. (Merton,
2001, s. 19) Gandhi’ye göre kolonicilik kurumları, Hindistan’ı kalkındırıp
özgürleştirmeyi amaçlamaz. "Hükümet okulları bizi hadım etti, çaresiz ve
Tanrı’sız bıraktı. Bizi memnuniyetsizlikle doldurup, memnuniyetsizliğimize çare
sunmayarak ümitsiz kıldı. Bizi olmak istediği insanlar yaptı: Memur ve
tercümanlar." (The Gandhi Reader, 1961, s. 219)

Gandhi, pasif bir durum takınıp haklardan ya da haysiyetten vazgeçilmesini
savunmamıştır. Tersine, şiddet dışılığın hakların savunulmasında en asil ve
etkin yöntem olduğuna inanmıştır. (Merton, 2001, s. 57) "Şiddet dışılık
korkaklığı örten bir kılıf değil, cesurların en yüce erdemidir. Korkaklık şiddet
dışılıkla kesinlikle bağdaşmaz. Şiddet dışılık kişide savaşma yeteneği olduğunu
varsayar." (Savaşta ve Barışta, s. 58) "Şiddet dışı direnişte öldürmek değil,
ölmek cesaret işidir. (Savaşta ve Barışta, c:1, s. 265)

Gandhi, Tanrı’ya inanmadan böyle bir programın anlamsız ve imkansız olduğunu
düşünür. (Merton, 2001, s. 65) Şiddet dışı direniş tekniğinin başarısı,
diktatörlerin insafına kalmış değildir. Çünkü şiddet dışı bir direnişçi
aşamadığı güçlüklere göğüs germede Tanrı’nın yardımına güvenir. (Savaşta ve
Barışta, C. I, s. 175) "Satyagrahanın temeli duadır, Satyagrahi (şiddet dışı
direnişçi) kaba kuvvetin zorbalığından korunmak için Tanrı’ya güvenir." (Savaşta
ve Barışta, C. II, s. 62)

"Yıllar geçtikçe Tanrı’nın sesi daha çok duyulur olmuştur. En karanlık saatimde
bile beni terk etmedi. Sık sık beni kendimden kurtardı ve bana bağımsız bir iz
bile bırakmadı. O’na olan teslimiyetim arttıkça mutluluğum da artar." (Hindu
Dharma, s. 93)

"Kendinden kaynaklanan bir varlığa sahip olan, herşeyi bilen, dünyada bilinen
bütün güçlerin kaynağı olan, hiçbir şeye bağlı olmayan, diğer bütün güçler yok
olsa da ya da tükense de var olmaya devam edecak olan bir Tanrı inancının
olmadığı yerde, hakikat ve şiddet dışılığın gerçekleşmesi mümkün değildir. Bu
her şeyi kucaklayan hayat dolu Nur’a olan inancım olmadan hayatıma bir anlam
veremezdim." (Savaşta ve Barışta, C. II, s. 112)

Gandhi gerçek bir demokratı, ‘bütünüyle şiddet dışı yöntemlerle kendi
özgürlüğünü, dolayısıyla da ülkesinin ve bütün insanların özgürlüğünü savunan’
(Savaşta ve Barışta, C. II, s. 204) şeklinde tanımlar. Gandhiye göre "Dünyadaki
hiçbir hükümet kalplarinda özgürlüğü yakalamış insanları istemedikleri halde
selam durmaya zorlayamaz." (Savaşta ve Barışta, C. II, s. 38)

Sonunda Mahatma, kendi şiddet dışılık kampanyasının Hindistan’da başarısızlığa
uğradığına tanık oldu. Ancak Gandhi dünyadaki barışı ve düzeni garanti altına
alabilecek gerçek bir şiddet dışılığa olan inancını son anına kadar sürdürdü.
(Merton, 2001, s. 87) "Ben kendi hatamı kabul ettim; mücadelemizin şiddet
dışılığa dayandığını sanmıştım, gerçekte zayıfların silahı olan pasif direnişten
başka bir şey değilmiş. Böyle bir hareket, fırsatını bulur bulmaz doğal olarak
silahlı direnişe geçer." (Savaşta ve Barışta, C. II, s. 276) "Her gün pasif
direnişi şiddet dışı direniş olarak görmemize neden olan o bilinçdışı hatanın
ağır bedelini ödüyoruz." (Savaşta ve Barışta, C. 2, s. 325)

Risâle-i Nur’da Gandhi ismi Tarihçe-i Hayat’ta iki kez geçmektedir. Cevat Rifat
Atilhan, mektubunda Bediüzzaman’ın gerçek yerinin anlaşılmadığını söyleyerek
Nursi’yi anlamayanlar için bir mukayese yapar: "Üstad-ı Azamla (haşa, mason
üstadı değil) muasır olan büyük adam ve Hindistan’ın kurtuluş rehberi Mahatma
Gandhi. Biri İngiliz ceberutuna, İngiliz emperyalizmine ve onun korkunç istila
ve istismarına başkaldırmış ve yıllarca büyük davasına hizmet ederek
İngiltere’nin bütün haşmet ve kudretini, azim iradesi önünde âciz ve mefluç bir
hale getirmiştir. Bizim bu tipte yetiştirdiğimiz büyük insanın mücadele ve mesai
hayatı ve şekli, birincisine çok benzemekle beraber, fazla olarak ona Cenâb-ı
Hakk’ın bahş buyurduğu Müslümanlık ve iman nuru da kendi ziyasını güneş gibi
İslam iklimlerine ve diyardan diyara aşıp götürmüştür. Arada sadece büyük ve
şayan-ı esef bir fark vardır. Bu fark; birincisine dört yüz milyona yakın bir
insan topluluğunun gösterdiği sarsılmaz inanç, hürmet ve bağlılık… Bizimkine
karşı da -mahdut bile olsa- bazı asalet fukarası soysuzların açığa vuran
istihfaf ve sinsi hücumları."

Atilhan mektubunu şöyle bitirir: "Ya Rabbi! Neden bizi böyle her kıymet ve
fazileti paçavraya döndürecek kadar pespayeleştirdin? Biliyoruz, sana karşı
günahımız çok büyüktür. Yeter ya İlahi, yeter bu sûkut bize!" (Tarihçe-i Hayat,
s. 551)

"Kimse Tanrı’yı yargılayabilecek kapasiteye sahip değildir. Bizler o uçsuz
bucaksız rahmet denizinde damlalarız. Ben İlahi İradeye bütünüyle boyun
eğmeliyim" (Savaşta ve Barışta, C. II, s. 321) diyen Gandhi, dünyadaki birçok
insanı da derinden etkilemiştir.

Nelson Mandela, Gandhi hakkında "Gandhi kolonilerdeki devrimcilerin ilk
örneğidir. Şiddet dışılık stratejisi, ancak bize hükmetmek isteyenlerle
işbirliği yaparsak hükmedilebileceğimiz iddiası ve şiddet dışı direniş, 20.
yüzyılda kolonicilik ve ırkçılık karşıtı uluslararası hareketlere ilham kaynağı
olmuştur." der. (Merton, 2001, s. 105)

Etiyopya imparatoru Hile Selassie (1891-1975) "Mahatma Gandhi adı, doğruluk ve
özgürlükle eşanlamlı olmuştur; bu amçlar adına zulüm gören milyonlarca insana
ilham kaynağı olmuş, özgürlük meşalesini yakmıştır." (Merton, 2001, s. 121)

Dönemin İngiltere Başbakanlarından Winston Churcill Gandhiyi ‘yarıçıplak bir
Hint fakiri’ şeklinde tanımlamış "Bu adam, imparatorluğa meydan okuyan bir sivil
itaatsizlik hareketini teşkilatlandırıp uygulamaya koymuştur" demiştir.
(Churchill 1930) Gandhi, birçok açıdan Churcill’den daha büyük bir demokrattır.
Churcill Gandhi’den nefret ederdi, Gandhi ise kimseden nefret etmezdi. (Merton,
2001, s. 119)

Hayatı mücadele ile geçen Mahatma Gandhi dünyaya şu mesajı vermiştir: Her zaman
zalimler ve caniler olmuştur, bir süre için yenilmez görülebilirler ama sonunda
hep yenilirler…

Kaynakça

1. Thomas Merton (2001), Gandhi ve Şiddet Dışı Direniş, Kaknüs Yay.

2. Modern Liderler Ansiklopedisi.

3. Savaşta ve Barışta Şiddet Dışılık (1948), 2 cilt, Navajivan Yay., Ahmedabad.

4. Hindu Dharma (1958), Ahmedabad.

5. Bediüzzaman Said Nursi (2001), Tarihçe-i Hayat, İstanbul, Yeni Asya Neşriyat.

6. The Gandhi Reader (Gandhi Okumaları) (1961), Ed.: By Homer A. Jack, New York.