Some Associations on Anarchi(c)

Anarşist, o zamanlar (yetmişli yılların ikinci yarısı) ‘terörist, komünist,
banka soyguncusu, gemi yakıcısı, okul basıcısı, Marksist-Leninist örgütçüsü vs.’
için kullanılırdı.

Seksen on iki Eylül’ü, o kara dumanlı, kara hesaplı kabusu ve sözüm ona kaosu
dindiren, ama dindirdiğini söylediği kaostan daha derinini içimize yerleştiren
umacılığı ile hep yine o ‘anarşi ve terör’ün üzerine bir fil gibi oturmuştu.

O günden beridir, ‘anarşik’ denince bende de, çoğumuzunkinde olduğu üzere, hep
bir silahlı gözü dönmüş ile haki giysili fil canlanır zihnimde.

Anarşiyi, bir karışıklık, derin bir kaos, bir çatışma ve gerilim süreci olarak
okursak eğer, darbenin yol açtığı düzensizliğin daha ‘anarşik’ olduğunu
söyleyebiliriz.

Ki böyledir.

Modernlerin kalbindeki o derin düzensizlikten daha büyük ve tehlikeli bir
anarşi(k) mi var?

Bu düzensizlik değil midir ki, ahlaki ve toplumsal idealler uğruna insan
öldürür, banka soyar, gemi yakar.

İnsanların mutluluğu için insanları öldürür.

Bu, acaba bilinçaltında, ‘mutluluk ölümdür’ü’ mü önermektedir?

Yoksa, kalpteki, içteki o düzensizliğin ve karışıklığın ölümden başka bir şey
üretmemesi, öldürmekten başka bir dille konuşmaması mıdır?

Bir felsefi tutum olarak anarşiyle tanıştığımda, gerçek anarşistlerin hep, içte,
derinliklerde karışıklığa yol açan zahiri düzen fikrine karşı, yerleşim, egemen
ve yaygın olana yönelik bir karşı müdahale olduğunu fark ettim.

Felsefi anarşist, insanın içindeki anarşiye karşı bir tedbir yolunu seçiyordu
demek ki… Her türden gayr-i insani ve gayr-i ahlaki otoriteye karşı çıkarak
şöyle diyordu bir bakıma: ‘Sen bana dayatamazsın. Sen egemen ve yaygın olanın
her zaman doğru olduğuna beni inandıramazsın. Bu da bir önermedir ve
yanlışlanabilir, yanlışlanmalıdır.’

Öyle ya, ‘mutlak’ın benimsenmediği yerde, her şey göreceli hale gelir ve kendi
yorumunu mutlaklaştıran her muktedir de, kendisini ‘tanrılaştırır.’ İşte orada
felsefi anarşist belirir ve ona haddini bildirmek üzere, yerleşik ve yaygın
olana karşı savaş açar.

Bunu kısmen, ilke olarak desteklemek mümkündür.

Lakin bir kaos ve çatışma ortamı olarak terör ve anarşi, aslında egemen sistemin
çıkarlarına hizmet eder.

Bediüzzaman bir savunmasında şöyle der :

"Efendiler, Reis Bey, dikkat ediniz! Risale-i Nur’u ve şakirtlerini mahkûm
etmek, doğrudan doğruya küfr-ü mutlak hesabına, hakikat-i Kur’âniye ve hakaik-i
imaniyeyi mahkûm etmek hükmüne geçmekle, bin üç yüz seneden beri her senede üç
yüz milyon onda yürümüş ve üç yüz milyar Müslümanların hakikate ve saadet-i
dâreyne giden cadde-i kübrâlarını kapatmaya çalışmaktır ve onların nefretlerini
ve itirazlarını kendinize celb etmektir. Çünkü o caddede gelip gidenler, gelmiş
geçmişlere dualar ve hasenatlarıyla yardım ediyorlar. Hem bu mübarek vatanın
başına bir kıyamet kopmaya vesile olmaktır. Acaba mahkeme-i kübrada, bu üç yüz
milyar dâvâcıların karşısında sizden sorulsa ki, ‘Doktor Duzi’nin, baştan
nihayete kadar serâpâ İslâmiyet’iniz ve vatanınız ve dininiz aleyhinde ve
Frenkçe Tarih-i İslam namındaki eseri ki, zındıkların kütüphanelerinizdeki
eserlerine, kitaplarına ve serbest okumalarına ve o kitapların şakirtleri,
kanununuzca cemiyet şeklini almalarıyla beraber, dinsizlik veya komünistlik veya
anarşistlik veya pek eski ifsad komitecilik veya menfî Turancılık gibi
siyasetinize muhalif cemiyetlerine ilişmiyordunuz? Neden hiçbir siyasetle
alâkaları olmayan ve yalnız iman ve Kur’ân cadde-i kübrâsında giden ve
kendilerini ve vatandaşlarını idam-ı ebedîden ve haps-i münferitten kurtarmak
için Kur’ân’ın hakikî tefsiri olan Risale-i Nur gibi gayet hak ve hakikat bir
eseri okuyanlara ve hiçbir siyasî cemiyetle münasebeti olmayan o hâlis
dindarların birbiriyle uhrevî dostluk ve uhuvvetlerine cemiyet nâmı verip
ilişmişsiniz? Onları pek acip bir kanunla mahkûm ettiniz ve etmek istediniz?’
dedikleri zaman ne cevap vereceksiniz? Biz de sizlerden soruyoruz

"Ve sizi iğfal eden ve adliyeyi şaşırtan ve hükümeti bizimle vatana ve millete
zararlı bir surette meşgul eyleyen muarızlarımız olan zındıklar ve münafıklar,
istibdad-ı mutlaka "cumhuriyet" nâmı vermekle, irtidad-ı mutlakı rejim altına
almakla, sefahet-i mutlaka "medeniyet" ismi vermekle, cebr-i keyfî-i küfrîye
"kanun" ismini takmakla hem sizi iğfal, hem hükümeti işgal, hem bizi perişan
ederek, hâkimiyet-i İslâmiyeye ve millete ve vatana ecnebi hesabına darbeler
vuruyorlar."

Burada söz edilen anarşi, bozgunculuktur, kalpte ve kafada yapılan bir yıkımdır.

İnsanın ilahi doğasına aykırı bir mecraya sürüklenmesidir.

Anomidir, zihinsel fitnedir, bir değer karmaşasıdır.

Burada ‘hakikat’e yapılan bir saldırı, bir gözden kaçırma, bir saptırma, bir
savaş ilanı söz konusudur.

Eğer hiçbir ahlaki ve toplumsal değer kalmasın, bizi bağlayan ve sınırlayan
hiçbir kural olmasın istiyorsak, bunun da en az dayatmacı, baskıcı ve kuralcı
zihniyet kadar sorunlu olduğunu söylememiz gerekecektir.

Tepkisel olan büyük oranda patolojiktir.

Felsefi anarşi ile, bozgunculuk arasında ince bir sınır çizgisi vardır, en
doğrusu bu duyarlı bölgeye fazla yanaşmamaktır.

Öz

Anarşiyi, bir karışıklık, derin bir kaos, bir çatışma ve geri-lim süreci olarak
okursak eğer, darbenin yol açtığı düzensiz-liğin daha ‘anarşik’ olduğunu
söyleyebiliriz.

Modernlerin kalbindeki o derin düzensizlikten daha büyük ve tehlikeli bir
anarşi(k) mi var?

Ahlaki ve toplumsal idealler uğruna insan öldüren, banka soyan, gemi yakan bu
düzensizlik değil midir?

Eğer hiçbir ahlaki ve toplumsal değer kalmasın, bizi bağlayan ve sınırlayan
hiçbir kural olmasın istiyorsak, bunun da en az dayatmacı, baskıcı ve kuralcı
zihniyet kadar sorunlu olduğunu söylememiz gerekecektir.

Bu yazıda bozgunculuk, kalpte ve kafada yapılan bir yıkım, anomi, zihinsel
fitne, bir değer karmaşası olarak nitelendirilen anarşiye dair çağrışımlar ele
alınmaktadır.

Anahtar Kelimeler: Anarşi, anarşik, anarşist, bozgunculuk

Abstract

If we read anarchy as a process of confusion, of a deep chaos, of a conflict and
a tension, then we can say that the disorder after the coup d’état is more
‘anarchic’.

Is there a greater and more dangerous anarchi(c) than the deeper disorder in the
heart of the modern men?

Isn’t it that disorder which kills man, robs bank, burns ship for the sake of
the ethical and social ideals?

If we want not to have any moral and social values, and any rules which will
limit us, then we have to confess that this has so many problems as the
oppressive, tyrannical and normative mentality, at least.

This article is about some associations with the anarchy which is defined as a
demolition in the head and heart, anomie, mental disorder, and a chaos in
values.

Key Words: Anarchy, anarchic, anarchist, disorder