Dergimizin bu sayısını vefatının 40. yıldönümü münasebetiyle
“Bediüzzaman Özel Sayısı” olarak belirlemiş bulunmaktayız.

Said Nursi (1878-1960) Türkiye’de ve dünyada fikir akımlarının
en etkili bir biçimde kendini hissettirdiği, ideolojilerin kendi sistemlerini
kurmak için en sert biçimde çarpıştığı, insanların katmanlara ayrılarak
çatıştığı, dünyanın nüfus ve coğrafya olarak ikiye bölünerek savaştığı fırtınalı
bir dönemde yaşamıştır. İnsanlığın uğradığı felaketler ve medeni, ahlaki, fikri,
siyasi, sosyo-iktisadi değişiklikler açısından en uzun yüzyılı olan bu döneme
fikir ve aksiyonuyla damgasını vurmuştur. İnsanlığın geçirdiği devrelerin
tümünün birden hızla bir arada yaşandığı bu sancılı dönem onun için adeta bir
laboratuvar olmuş ve Yirmi birinci yüzyıl insanının saadetini sağlayacak
reçeteyi “Kur’an’ın Eczahanesi”nde hazırlayarak sunmuştur.

Bediüzzaman’ın hayat dönemi tam bir geçiş dönemidir: Türkiye’de;
Osmanlıdan Türkiye Cumhuriyetine, İmparatorluktan ulus-devlete, monarşiden
anayasal sisteme, istibdattan hürriyete, kapalı-otoriter devlet anlayışından
demokratik parlamenter rejime, kapalı ekonomiden serbest piyasa ekonomisine,
gelenekten modernliğe geçiş çabaları yaşanmıştır. İslam Dünyası ise birlik ve
bütünlüğünü kaybederek Batı Medeniyetinin maddi ve manevi istibdadı altına
girdikten sonra, kısmen bağımsız ülkeler halinde nisbi hürriyetini kazanmaya
başlamış ve önceki uzun dönemde adeta durağanlaşan İslam Medeniyeti,
Bediüzzaman’ın Risale-i Nur Külliyatı ile özgün bir esere kavuşarak yeniden
canlanmanın ilk hayati işaretini vermiştir. Dünyada ise; otoriter yapıya karşı
hürriyetçi fikirler, işçi hareketleri, sendikal faaliyetler, uluslararası
siyasi-ekonomik organizasyonlar, çokuluslu ticaret, hızlı teknolojik gelişmeler,
haberleşme ve bilgilenme imkanları ile dünyanın bir köy kadar küçülmesi, temel
insan haklarına ve çevreye dair gelişmeler ve iki dünya savaşı bu süreye
sığabilmiştir.

Bu geçiş döneminde İslam düşüncesini yeniden yorumlayan Said
Nursi, “Eski hal muhal, ya yeni hal; ya da izmihlâl.” Diyerek, yeni dönemlerin
temel insani problemlerine Kur’anî yorumlar getirmiştir. Modern dönemlerin
yaygın maddeci, tabiatçı ve esbabperest ideolojisi haline gelen Pozitivizm ve
bundan kaynaklanan inkâri fikirlere karşı ikna edici argümanlar sunmuştur.
Risale-i Nur’a muhatap olanlar, “iman-ı tahkiki” kazanarak, zamanın hakim
cereyanlarına karşı kendilerini koruyabilmişlerdir.

Said Nursi’nin yeni yorumları, siyasi görüşleri, geliştirdiği
hareketin sosyolojik özellikleri, her ne kadar bir çok araştırmaya konu olmuşsa
da yeterince anlaşılabilmiş değildir. Bu yolda katkıda bulunmayı amaçlayarak
hazırladığımız “Özel Sayı” ile, yeni açılımlara kapı araladığımızı ümit
ediyoruz.

Bu Özel Sayı’da yer verdiğimiz Bediüzzaman Said Nursi ve Eseri
hakkındaki makalelerde; Bünyamin Duran; Bediüzzaman ve Kamusallığı, İslam Yaşar;
Bediüzzaman’ın kullandığı Türkçe’yi, Ümit Alparslan; Bediüzzaman’ın Medeniyet’e
dair yaklaşımlarını, Nuri Çakır; Bediüzzaman’ın mahkemelerde yaptığı
Müdafaaları, Murat Ergin; Bediüzzaman’ın Felsefeye Bakışını inceledi. Sena i
Demirci; Risale-i Nur’a ait metin tahlil yöntemlerine örnekler sundu. Durmuş
Hocaoğlu ise, Descartes ve Said Nursi’nin Tabiat kavramına yaklaşımlarını
kıyasladı. Farklı zamanlarda yaşamış, farklı düşünce kodlarına sahip iki
düşünürün benzer ve farklı yönlerinin ortaya çıkarılması, düşünce tarihinin daha
iyi anlaşılmasına neden olacağı muhakkaktır.

Hakan Yalman’ın Bediüzzaman’ın Tevhide ve Yaradılışa yaptığı
vurguyu Quantum Fiziği çerçevesinde değerlendiren yazısı, bu alandaki
çalışmaları Risale-i Nur perspektifiyle sorguluyor. Bu yazının Hocaoğlu’nun
yazısı ile beraber okunması, konu hakkında zengin bir fikir ziyafeti vereceği
kanaatindeyiz. Ömer Faruk Uysal, hukuk felsefesi açısından Said Nursi ve
Gurvitch arasındaki benzerliklere dikkat çekerken; Ahkam ayetlerine dair yapılan
tartışmalara yeni ufuklar açıyor.

Bu sayının Bediüzzaman Özel Sayısı olması itibariyle, Risale-i
Nur Enstitüsü’nde hazırlanan Risale-i Nur’un te’lif kronolojisi, bibliyografya
ve çeşitli belgelerden oluşan dokümanlara da yer verdik. Bu çalışmaların
araştırmacılar için önemli bir referans oluşturacağını umuyoruz.

Sizleri Bediüzzaman Özel Sayısı ile baş başa bırakırken, dosya
konusu “Estetik” olan Yaz/2000 sayısında yeniden buluşmayı diliyoruz.