İnsan yaradılışı gereği toplum halinde yaşamaya mecburdur. Din
ve Siyaset, toplum hayatının en önemli iki müessesesidir. İnsanlık tarihi
boyunca bu iki müessesenin arasındaki ilişkiler öncelik ve sonralığı,
tartışmalara konu olmuştur. Bilhassa Batı Medeniyeti, bu iki müessese arasındaki
ilişkilerin gerginleşmesinden dolayı büyük depremler yaşamış; yüzyıllar süren
savaşlara sahne olmuştur. İslâm medeniyetinde ise bu gerginliğin, Batıda
görüldüğü kadar olmasa bile, zaman zaman yaşandığı görülmüştür. Geçtiğimiz
yüzyılda da bu ilişki, toplumun iç dinamikleri bazında gerginliğini korurken,
siyaset ve dinin birbirinden bağımsızlaşması bir gerçeklik olarak olayların
akışına yerleşmiştir. Günümüzde Türkiye’de, din ve siyaset eksenindeki
tartışmaların, her kesimin üzerinde uzlaşacağı bir zemin oluşana kadar devam
edeceği açıktır.

KÖPRÜ olarak, biz de bu uzlaşıya bir katkıda bulunmak arzusu ile
bu sayımızın DOSYA konusunu "din ve siyaset"e ayırdık. Değerli bilim adamlarımız
ve genç araştırmacılarımızın, bu konudaki çalışmalarına yer verdik. Hemen bütün
çalışmaların Risale-i Nur eksenli oluşu, bu konuya farklı bir bakış açısı
kazandıracaktır.

DOSYA’da Metin Karabaşoğlu, siyasetin ne olup olmadığını
sorguluyor. Bünyamin Duran, direnme hakkı ve çeşitlerini tartışarak
Bediüzzaman’ın siyasete yaklaşımındaki tercihini ortaya koyuyor. Niyazi Öktem
din-devlet ilişkisi üzerinde duruyor. Muhammed Bozdağ, Bediüzzaman’ın siyasete
yaklaşımını; Mesut Toplayıcı ise İslâm-demokrasi ilişkisini inceliyor. Tunuslu
düşünür Gannuşi ile yapılan söyleşi ise Mağrib ülkelerindeki din-siyaset
ilişkilerine ışık tutuyor. Gannuşi’nin fikirlerinin Bediüzzaman ile örtüşmesi
ise hayli dikkat çekici.

Bu sayımızda, hacmimizi zorladığından DOSYA dışı çalışmalara
fazlaca yer veremedik. Ayetü’l-Kübra’nın İngilizce, Almanca, Türkçe ve Arapça
bölümlerini derginin sonunda bulacaksınız.

DOSYA konusu "Sekülarizm ve laiklik" olan Yaz 1995 sayısında
buluşmak ümidiyle…