Modernleşme
sürecinin Türkiye’ye taşıdığı "laiklik" toplumumuzda, özellikle
devlet-toplum ilişkilerinde sürekli sancılara sebep oldu. Osmanlı devletinin
son döneminde başlayan ve Cumhuriyetin kurulmasıyla birlikte ivme kazanan "laikleşme/laikleştirme"
çabalarının altında ezilen Müslüman/dindar halk, bir yandan laikliği dinsizlik
olarak görüp –ki bunda mazur sayılmalıdır, zira Türkiye’deki uygulama o yönde
idi– reddettiler; diğer yandan da laiklere ve laik devlete karşı kin beslediler.
Bu durum, ciddi gerilimlere sebep oldu.

Ancak, laikliğin ne
olup olmadığına dair ciddi bir tartışma ortamı hiç oluşmadı. Hele laikliğin
dünyevileşme (sekülarizm) boyutu ise hiç gündeme gelmedi. Ta ki, 1980 sonrası
oluşturulan "tüketim toplumu" ağırlığını hissettirinceye kadar. Ve
Kemalist devrimin laiklik ilkesi ile asıl yapmak istediğinin de bu olduğu,
ferdi ve toplumu maneviyattan soyutlayıp dünyevileştirmek istediği çok ve kolay
kazanan, kazandıkça tüketen ve daha çok kazanıp daha çok tüketen insan tipini
hedeflediği geç fark edildi.

İşte Köprü, bu fark
edişi ciddi bir soruşturmaya dönüştürmek gayesiyle bu sayı
"Dosya"sını laiklik ve sekülarizme ayırdı. Bu sayımızda Bilecik’ten
altı çalışma var. Beş tanesi "Dosya" konusu üzerine. Biri ise kitap
tanıtımı. Bilecik’in gösterdiği bu ilgi ve gayreti diğer "üniversite
kentlerin"den de bekliyoruz. Sekülarizm üzerine yoğunlaşan bu kıymetli
çalışmalar, söz konusu tartışmaya kalite ve farklı bir boyut kazandıracaktır.
Ahmet Yıldız, bazı Hıristiyan ve İslam ülkelerindeki laiklik uygulamalarını
ortaya koyarak Türkiye’deki uygulamaları sorguluyor. Değerli bilim adamlarımız
Mehmet Aydın, Hüseyin Hatemi ve Davut Dursun laikliği tartışıyorlar. Farklı bir
dünyanın görüşlerini seslendiren Niyazi Öktem’in çalışması tartışmamıza renk
katacak.

Şaban Döğen’in
"Mehdilik" üzerine yaptığı derin araştırma; E. Fromm’dan bir tercüme;
M. Nuri Eminler’in Külliyatı anlamak üzerine eleştirel yazısı, bu sayıdaki
diğer yazılar. "Dosya" konusu "Milliyetçilik" olan Güz’95
sayımızda buluşmak ümidiyle…