"Mevcudu muhafaza etmek" olarak tanımlayabileceğimiz muhafazakârlık,
Türkiye'de henüz yerli yerine oturtulamamış bir kavram olarak birçok yönüyle incelenmesi
gereken bir çeşitliliğe ve muhtevaya sahiptir.

Muhafazakârlık, mevcudu muhafaza etmeyi amaçlayan bir siyaset anlayışı ve pratiği
midir; yoksa modernlik, değişim karşısında birtakım kaygıları ve tepkileri de içeren
sosyal bir olgu mudur? Muhafazakârlığı yalnızca bir ideoloji olarak tanımlamak mümkün
müdür; ya da muhafazakârlık hayatın içinde var olan bir tavır ve tutum mudur? Yakın
tarihte çarpıcı bir şekilde kültür ve medeniyet değişimine sahne olan Türkiye'de
muhafazakârlığı konuşmak ve tartışmak beraberinde birçok soruyu da gündeme getirmektedir.

Bir ideoloji olarak muhafazakârlığı tarihi bir inkılabın (Fransız İnkılabı) ürünü
olması dışında ele alırsak, bizde bu kavramın ortaya çıkış sürecini nereden başlatmak
gerekir? Osmanlı döneminin reform ve ıslahat çabaları önemli bir dönemeçtir; ancak
bu değişim çabalarının Cumhuriyet döneminde inkılaplara ve devlet eliyle toplumun
dönüştürülmesini öngören bir politikaya dönüşmesi, başta din olmak üzere geri kalmamıza
neden olduğu iddia edilen kurumların hedef alınması ve bu kurumların bireysel, sosyal
ve siyasi alanlardaki etkisinin ortadan kaldırılmaya çalışılması daha farklı bir
eşiğe işaret etmiştir ve bu durum toplumun bazı kesimlerince karşıt tepkileri doğurmuştur.
Türk muhafazakârlığı bu karşıt tepkilerin mi bir ürünüdür?

Muhafazakârlık tartışmasında anahtar kelimelerden ikisi modernleşme ve gelenektir
ve modernleşme-gelenek-muhafazakârlık ilişkileri irdelenirken çözülmesi gereken
düğümlerden biri de şudur: Bir tarafta "Gelenek olmadan modernlik olmaz" şeklindeki
bir muhafazakârlık tezi, diğer tarafta da geleneği modernliğin karşıtı; muhafazakârlığı
dindarlığın; dindarlığı da irticanın özdeşi olarak düşünen ve bugünü yaşamak ve
geleceği inşa etmek yolunda geleneği terk edilmesi gereken bir ayak bağı olarak
değerlendiren sosyal mühendislik anlayışı.

Diğer bir düğümlenme ise muhafazakârlığın referansları noktasındadır. Milliyetçi,
İslamcı, demokrat vb. kavramlarla yan yana getirilen muhafazakârlık için hangi geleneğin
veya düşünce sisteminin referans alınacağı sorusu da cevap beklemektedir.

Cevap bekleyen bir başka husus da, muhafazakârlık tartışmalarında Bediüzzaman'ın
yerinin nasıl belirleneceğidir. Bediüzzaman muhafazakâr mıdır; değilse onun muhafazakâr
tavırlarını nasıl anlamak ve yorumlamak gerekir? "Beni skolastik bataklığı içinde
saplanmış bir medrese hocası zannediyorlar. Ben, bütün müsbet ilimlerle, asr-ı hâzır
fen ve felsefesiyle meşgul oldum. Bu hususta en derin meseleleri hallettim" diyerek
farklılığını ortaya koyan ve " Tevhid ve îman" esaslarını İslâm toplumlarının ana
direği olarak belirleyen Bediüzzaman'ın modernleşme, Batılılaşma karşısındaki tavrı
da nettir. "Bizim muradımız, medeniyetin mehasini ve beşere menfaati bulunan iyiliklerdir"
diyerek Batılılaşma adına dini değerleri yerle bir eden düşünce ve faaliyetleri
eleştirir ve bu değerlere sahip çıkar. Bediüzzaman'ın bu tavrı onu muhafazakâr yapar
mı?

Biz de bunları göz önünde bulundurarak 97. sayımızın dosya konusunu "muhafazakârlık"
olarak belirledik. Konuyu "muhafazakâr, muhafazakârlık, gelenek, gelenekçilik, kültür,
reform, değişim, modernleşme, Batılılaşma, din, aile, irtica, inkılap, laiklik,
siyaset, düzen, statüko vb." kavramlar çerçevesinde ve aşağıda soracağımız sorular
ışığında incelemeyi planladık.

Bilgi sosyolojisi açısından muhafazakârlığı nasıl tanımlayabiliriz? Bu olgunun
tarihsel ve sosyolojik kökleri nedir? Sosyolojik olarak muhafazakârlıktan söz edebilmek
için gerekli şartlar nelerdir? Toplumsal dinamikler açısından muhafazakârlığı doğuran
şartlar nelerdir? Sosyo-psikolojik açıdan muhafazakârlık mizaç ve kişilik algılaması
mıdır? Muhafazakârlığın kültürel, siyasi, edebi, ideolojik boyutları nelerdir? Muhafazakârlık,
gelenek, gelenekçilik arasındaki ilişki nedir? Cumhuriyet İnkılabı'nın muhafazakârlık
açısından önemi nedir? Cumhuriyet elitinin muhafazakârlığa ve muhafazakârlara yaklaşımı
nasıl olmuştur? Muhafazakârlığın Cumhuriyet inkılaplarına, devrimciliğe karşı eleştirileri
nelerdir? Genel olarak inkılap, değişim, modernleşme vb. kavramlar karşısında muhafazakârların
sosyolojik, siyasi ve felsefi araçları ve gerekçeleri nelerdir? Siyaseten muhafazakârlığı
nasıl değerlendirmek gerekir? Laiklik muhafazakârlık ilişkisini nasıl değerlendirebiliriz?
Türk muhafazakârlığı denilince ne anlaşılmalıdır? Bu olguyu Avrupa'daki oluşumlarla
ve temsilcileriyle nasıl karşılaştırabiliriz? İslam ve muhafazakârlık arasındaki
ilişki nedir? Dini muhafazakârlık yenileşmeye, ilerlemeye, Batılılaşmaya engel midir?
Bu hususlarda Bediüzzaman'ın yaklaşımı ve tavrı nedir?

Bu dosyamızla, ülkemizdeki "muhafazakârlık" üzerine yapılan tartışmalara katkıda
bulunmayı ve fikir dünyamıza yeni açılımlar kazandırmayı amaçladık. Birçok sorunun
bu dosyada cevabını bulduğuna inanıyoruz.

Sizleri dergimizle başbaşa bırakırken 98. sayımızda "Güneydoğu Sorunu" dosyası
ile karşınızda olmayı ümit ediyoruz.