Gecikmenin ıstırabı ve fakat sizlere ulaşmanın sevinciyle tekrar
karşınızdayız. Bu sayımızda olağan "sarkma"ların yanında teknolojinin "sözden
anlamayan" harika çocuğu bilgisayarla da mücadeke etmek zorunda kaldık. Özür
Diliyoruz.

Bu sayımızda "Ordu, Devlet ve Demokratikleşme" adlı dosyayı
sunuyoruz.

Bir toplumun savunma gücü olması gereken ordunun Türkiye’de
siyasi ve sosyal gelişmelerde önemli rol oynadığı açık bir gerçektir.

Türkiye tarihinin önemli siyasî, sosyal ve kültürel yapı
unsurlarından biri sayılan ordu, bazı araştırmacılara göre belirleyici,
yönlendirici, hatta kurucu kimliğini Ortaasya-Balkanlar geleneğinden dolayı
taşımaktadır ve her toplumsal olayda onun etkilerine rastlamak mümkündür.
Bazılarına göre ise ordu özellikle siyasetteki belirleyici rolünü, onyedinci
yüzyıldan itibaren kazandı ve batılılaşma hareketleri ile güçlenerek, Cumhuriyet
döneminde zirveye ulaştı. Onlara göre demokratikleşme süreci de ordu tarafından
başlatıldı ve demokratikleşme hareketlerinin üzerinde ordunun belirleyici rolü
başından beri vardı. Bazılarına göre ise Türkiye’nin jeo-politik yapısı gereği
her zaman savunma problemleri ile karşı karşıya olması, ordunun, her gelişmede
söz sahibi bir müessese olma kimliğini kazanmasında önemli bir rol oynadı.

Nedeni yukarıda ifade edilen göreüşlerden hangisi olursa olsun
ordu, ülkenin gerçek sahibinin kendisi olduğunu ve siyasi, sosyal ve dinî her
türlü alanda "en iyi bilen"in kendisi olduğunu sözlü yada fiili olarak ifade
ediyor. Bu düşünceden hareketle de her türlü siyasî, sosyal ve dinî oluşuma
müdahele etme hakkını kendinde görüyor.

Bu tesbiti yaptıktan sonra Ordunun Türkiye’nin toplum yapısı
içindeki rolünü ve demokratikleşme sürecindeki menfi veya müsbet etkisini;
Ordunun yukarıda ifade ettiğimiz "her şeyi en iyi bilir", "müdaheleci" kimliği
üstlenmesinde onu "peygamber ocağı" ve ya "laik cumhuriyetin bekçisi" olarak
algılayan halkın bu tutumunun rolünün ne olduğunu ve ordu-siyaset ilişkisini
tartışmaya açtık.

Dosyada yer alan bir birinden değerli araştırma ve konuşmaların
daha hür ve demokrat Türkiye idealine katkı sağlayacağına inanıyoruz.

"Hoşgörü" konusunun ele alınacağı Kış 1997 sayısında buluşmak
ümidiyle…