Yazıldığından beri Türkiye’nin gündeminden düşmeyen Risâle-i
Nur, Türk toplum ve siyaseti üzerinde hep etkili olmuştur. Bu etkinin izleri
Türkiye’deki dînî cemaatlerde ve siyasî oluşumlarda görülmektedir. Ancak
aydınlarımızın özellikle "İslamcı aydın"ların Risale-i Nur’a yaklaşımlarının ön
yargılı ya da üstünkörü olduğu bir gerçek. Oysa biz, Türkiye’de İslam adına söz
söyleyenlerin ve İslâm üzerine tartışanların, çağımızın en büyük "kitâbî
hareketi" olan Risale-i Nur’u "bilmeleri" gerektiği kanaatindeyiz.

Özelliklegünümüzde siyasî boyutunun ön plana çıkarıldığı İslâmın
Risale-i Nur vâsıtasıyla îmanî boyutunun da insanların kafalarına ve kalblerine
taşınması gerektiği düşüncesindeyiz.

Bu nedenle Köprü—yayınlanma gayesine de uygun olarak—Kış ’95
sayısını Risale-i Nur’a ayırdı.

***

"Dosya"da aydınların ve Türkiye dışındaki insanların Risale-i
Nur’a karşı aldıkları tavırları bulacaksınız. Nejat Turhan, Nur Talebeleri
arasında sürekli gündemde olan bir konuyu tartışıyor: "Risale-i Nur’u
anlayamayış ve anlatamayışımızın sebepleri." Hakan Yalman, Risale-i Nur’un
"pozitivizm"den etkilenmediğini savunuyor. Bünyamin Duran ise, Risale-i Nur’un
yaptığı "tecdid"den bahsediyor. Sonuçta, Risale-i Nur’u düşünmek size kalıyor.

Kâzım Güleçyüz, Metin Karabaşoğlu, Muhammed Gür, Gökçe Ok ve
Muhammed Bozdağ bu sayı "Dosya"sının diğer yazıları.

Her sayıda olduğu gibi, bu sayıda da "Dosya" dışı yazılara yer
verdik. "Dosya" dışında, Zeki Sarıtoprak "Esma-i Hüsna" ile yer alıyor.

Risale-i Nur’un, insanların "imanını" kurtarması yolunda bir
katkı olamsı dileğiyle…