The Political Goverment Types and Democracy

Demokrasi’nin Doğuşu ve Gelişimi

Bir siyasal yönetim biçimi olarak demokrasinin ne zaman ve
nerede doğduğu konusunda kesin bilgiler mevcut olmamakla beraber, genelde, M.Ö.
V. Yüzyılda Atina ve Isparta şehir devletlerindeki yönetim şekillerinin
demokrasiye başlangıç teşkil ettiği savunulmaktadır.

Demokrasi kavramının ortaya çıktığı Eski Yunan döneminden
günümüze değin insanlar hep ideal bir yönetim düzeni arayışı içerisinde
olmuşlardır. Demokrasinin günümüz açısından ifade ettiği anlamı ve demokrasinin
temel unsurlarını ele almadan önce, geçmişten günümüze büyük düşünürlerin
siyasal yönetim ile ilgili olarak sınıflandırmalarını ve demokrasiye bakış
açılarını ortaya koymakta yarar bulunmaktadır.1

Demokrasi’nin ilk ortaya çıktığı ve uygulanılmaya çalışıldığı
Eski Yunan’da Eflatun ve Aristo’nun siyasal yönetim biçimleri üzerine yaptığı
sınıflamaları bilmek son derece önem arz etmektedir. Eflatun, siyasal yönetim
biçimlerini beş ayrı grupta toplamaktadır. Bunlar, tiranlık, demokrasi,
oligarşi, timarşi ve aristokrasidir. Eflatun’a göre tiranlık, bir kişinin
zorbalığına dayanan bir yönetim; demokrasi ise halkın yönetimi demektir. Eflatun
sınıflandırmasında, oligarşi, zenginlerin yönetimi; timarşi, şan ve şerefe
düşkün olanların yönetimi; aristokrasi ise soyluların yönetimi anlamına
gelmektedir. Eflatun’a göre en ideal yönetim sistemi “aristokrasi”dir. Eflatun
tüm yönetim sistemlerinin zaman içerisinde dejenere olacağı, demokrasinin de
yozlaşarak despotizme dönüşeceği düşüncesindedir.

Aristo ise siyasal yönetim biçimlerini altı ana başlık altında
inceler (Bkz: Şekil-1). Bunlardan tiranlık, tek kişinin zorbalık yönetimidir.
Eğer, tek bir kişi halkın çıkarları için egemenliği elinde bulunduruyorsa bu
yönetim sistemi “monarşi”dir. Aristo’nun sınıflamasına göre eğer, yönetim kendi
özel çıkarlarını halkın çıkarlarının üstünde tutan belirli bir zümrenin elinde
ise bu yönetimin adı “Oligarşi”dir. “Aristokrasi”, halkın çıkarları için hareket
eden belirli bir zümrenin yönetimidir. Demokrasi, halkın çoğunluğunun kendi özel
çıkarlarına yönelik kararlar aldığı ve uyguladığı bir yönetim adıdır. Aristo’ya
göre en ideal yönetim biçimi ise “polity”dir. Dikkat edilirse, Aristo’nun
demokrasiye bakış açısı Eflatun’dan farklıdır. Eflatun “aristokrasi”yi; Aristo
ise “polity” adını verdiği yönetim düzenini ideal siyasal yönetim biçimi olarak
görür.

Eflatun ve Aristo’nun siyasal yönetimler üzerine görüşleri ve
yaptıkları sınıflandırmalar kendinden sonraki düşünürleri çok büyük ölçüde
etkilemiştir. Denilebilir ki, modern demokrasinin fikir babaları olan St. Thomas
Aquinos, John Locke, Montesquieu, J.J. Rousseau gibi büyük düşünürler Eflatun ve
Aristo’nun görüşlerinden hareket ederek demokrasi konusunda kendi yaklaşımlarını
ortaya koymuşlardır. (Bkz: Tablo-2).

Örneğin, Ortaçağın Hıristiyan düşünürlerinden St. Thomas
Aquinos, Aristo’nun yaptığı sınıflandırmayı aynen esas alır. Hobbes ise, yaptığı
üçlü sınıflandırmada demokrasiyi halkın egemenliğine dayalı yönetim olarak
tanımlamakla birlikte, halkın kendi güvenliği için sahip olduğu hak ve
özgürlüklerin bir kısmından vazgeçmesi gerektiğini ve “Leviathan” adını verdiği
devlet yönetimine kendini teslim etmesi gerektiğini savunur. Hobbes’un demokrasi
anlayışında yöneticilerin güç ve yetkileri sınırlandırılmamıştır. Bu nedenle
Hobbes’un esasen mutlakiyetçiliği savunan bir düşünür olduğunu belirtmekte yarar
vardır.

John Locke ise Hobbes’den farklı olarak toplumun kendi mal ve
can güvenliği için siyasal toplumu, yani devleti oluşturduğunu ve bazı hak ve
özgürlüklerin kullanımını bizzat kendilerinin sınırlandırdığını ifade eder.
Ancak, siyasal gücü elinde bulunduran devlet yöneticilerinin güç ve yetkilerinin
mutlaka sınırlanmış olması gerekir. Aksi halde, yöneticiler sahip oldukları güç
ve yetkilerini kötüye kullanabilirler.

Çağdaş demokrasinin oluşumuna en büyük katkılardan biri de
Montesquieu’dan gelmiştir. Montesquieu, John Locke gibi, egemenliğin halk adına
kullanan seçilmiş yöneticilerde toplandığı yönetim biçimi olan demokrasilerde,
yöneticilerin ve yetkilerinin mutlaka sınırlandırılması gerektiğini savunmuştur.

Buraya kadar yaptığımız açıklamalarda sadece bir siyasal yönetim
biçimi olarak demokrasiye fikri katkıda bulunan filozofların görüşleri
özetlenmiştir. Önemle belirtelim ki, siyasal hak ve özgürlükler ve demokrasi
yönünde asırlardır verilen mücadeleler demokrasinin evrenselleşmesinde çok
önemli rol oynamıştır. İnsanların mücadeleleri sonucunda bugün tüm dünyada saygı
gören insan hak ve özgürlük bildirgeleri ortaya çıkmıştır. Bu özgürlük
bildirgeleri demokrasinin doğmasında ve güçlenmesinde mihenk taşları olmuştur.

Doğrudan Demokrasi, Temsili Demokrasi ve Yarı Doğrudan
Demokrasi

Demokrasi, yüzyıllar boyunca insanlığın hep ideali olmuş, ancak
günümüze değin gerçek yaşamda bir “fantasma” olmanın ötesine gidememiştir.
Demokrasinin gerçek anlamı, insanlık tarihi boyunca çarpıtılarak anlam
erozyonuna ve yorum enflasyonuna uğratılmıştır. Şüphe yoktur ki, gerçek
demokrasi, halkın bir aracı olmaksızın kendi kendini bizzat yönetmesi demektir.
Bu çerçevede “doğrudan demokrasi”, yani halkın yönetimle ilgili kararları
kendisinin alması ve uygulaması gerçek demokrasi demektir. Ancak günümüz
açısından gerçek demokrasi bir idealden öteye anlam taşımamaktadır. Büyük
düşünürlerden J.J. Rousseau “gerçek demokrasi sadece bir idealdir” demekle
doğrudan demokrasinin günümüz dünyasında uygulanamayacağını ifade etmektedir.
Doğrudan demokrasinin pratikte bir değer taşımaması dolayısıyla “temsili
demokrasi”nin ve “yarı doğrudan demokrasi”nin gerçek demokrasiye en yakın
yönetim biçimi olduğu savunulmuştur. Temsili demokrasi, halkın kendisini
yönetecek temsilcileri seçmesi ve onlara yönetme yetkisini devretmesi demektir.
Günümüzde çeşitli ülkelerde uygulanmakta olan temsili demokrasi modelinde “seçim
ve oylama mekanizması” ile halk, kendini yönetecek insanları belirli bir dönem
için seçmektedir. Halkın görevi neredeyse seçim sandığına gitmekle bitmekte ve
daha sonra halkın seçtiği temsilciler yönetsel görevler üstlenmektedir. Temsili
demokrasilerde halkın yönetime aktif olarak katılamaması dolayısıyla “yarı
doğrudan demokrasi” savunulmuştur. Yarı doğrudan demokrasi, “temsil” ve
“katılım” ilkelerinin bir arada gerçekleştirilmesini amaçlamaktadır. Yarı
doğrudan demokrasi, esasen bir “katılımcı yönetim” modelidir. Bu yönetim
sisteminde halkın yönetime aktif olarak katılımını sağlayan başlıca şu araçlar
söz konusudur:

  • Seçim ve Oylama Mekanizması: Genel ve eşit oy
    sistemine dayalı bir seçim sistemi ile halk kendini yönetecek temsilcileri
    kendisi seçmektedir.

  • Halkın Kanun Teklifi: Belirli sayıda seçmen,
    parlamentoya kanun teklifi verebilme hakkına sahip bulunmaktadır.

  • Halk Vetosu: Halk, kendi seçtiği temsilcilerinden
    oluşan parlamentonun çıkardığı bir kanunu veto edebilme hakkına sahip
    bulunmaktadır.

  • Referandum: Ülke açısından büyük önem arz eden bazı
    konularda halk oylamasına gidilmesi demektir.

  • Geri Çağırma Hakkı (Recall): Halkın, kendi seçtiği
    temsilcilerini görev süresi içinde başarısız bulması halinde, belirli sayıda
    seçmen imzası ile yöneticilerini görevden alabilmesi “geri çağırma hakkı”
    olarak adlandırılmaktadır. Bu katılımcı yönetim aracının özellikle yerel
    yönetimlerde, küçük yerleşim alanlarında etkin bir şekilde uygulanabileceği
    savunulmaktadır.

  • Halkın Meclis Toplantılarına Katılımı: Halkın, yerel
    meclis toplantılarına katılımını ifade etmektedir. lHalk Danışma Kurulları
    Oluşturulması: Belirli konularda uzman vatandaşların yerel meclislerde ve
    yürütme organlarında danışman olarak istihdam edilerek yönetime aktif olarak
    katılımı amaçlanmaktadır.

  • Bilgi Edinme Özgürlüğü: Vatandaşların, kamu yönetimi
    hakkında bilgi edinme hakkı ve özgürlüğünün anayasal ve yasal güvence altına
    alınmasını ifade etmektedir.

  • Ombudsman: Çevrenin korunması, trafik kurallarının
    ihlal edilip edilmediğinin gözetlenmesi vs. konularında ve yönetimle ilgili
    şikayetlerin çözüme kavuşturulması amacıyla saygınlığını genel olarak kabul
    edilen gönüllü vatandaşlardan oluşan “ombudsman bürolarının” oluşturulması
    ve böylece halkın yönetimde daha aktif bir rol alması önerilmektedir.

Yukarıda yarı doğrudan demokrasini ya da katılımcı demokrasinin
uygulanabilmesi için çeşitli araçları özetlemiş bulunuyoruz. Önemle belirtelim
ki, günümüzde bu katılımcı demokrasi araçlarını pratikte uygulayan ülke sayısı
son derece sınırlıdır. Bu araçların uygulanması kimi zaman çok yüksek
maliyetlere (parasal maliyet, zaman maliyesi vs.) neden olmaktadır. Bu araçların
uygulanması yönetimde karar alma sürecinde gecikmelere neden olabilmektedir. Bu
nedenlerle referandum, halkın kanun teklifi, halk vetosu gibi araçlar çok
sınırlı uygulama alanı bulabilmektedir.

Günümüz Açısından Demokrasinin Anlamı ve Unsurları

Buraya kadar yaptığımız açıklamalarda demokrasinin kavram olarak
doğuşu ve gelişimi ile doğrudan demokrasi, yarı demokrasi ve temsili demokrasi
kavramlarını özetlemiş bulunuyoruz. Günümüz açısından demokrasinin anlam ve
unsurlarını ise bu başlık altında ele alacağız.

Demokrasi, yaygın olarak “halkın kendi kendini yönetmesi” olarak
tanımlanır. Etimolojik kökeni itibariyle, demokrasi Eski Yunanca “Demos” (Halk)
ve “Kratos” (Egemenlik=İktidar) kelimelerinin birleştirilmesiyle
oluşturulmuştur. Buradan hareketle demokrasi “halkın egemenliği”ne dayanan bir
siyasal yönetim biçimi olarak tanımlanabilir.

Kanaatimizce demokrasiyi sahip olması gereken unsurlar yönünden
ele alarak incelemek ve bu şekilde bir tanımlama yapmak çok daha doğru
olacaktır. Demokrasi için gerekli unsurlar ya da şartları kısa başlıklar altında
ele almaya çalışalım.

1. Siyasal Özgürlükler: Demokrasi için ilk ve vazgeçilmez
koşul siyasal özgürlüklerin mevcut olmasıdır. Demokrasiyi dar anlamda siyasal
özgürlüklerin mevcut olduğu yönetim biçimi olarak tanımlamak mümkündür. Siyasal
özgürlüklerden söz edince başlıca üç türde özgürlüğü anlamak gerekir:

Siyasal Katılım Özgürlükleri: Seçme ve seçilme özgürlüğü,
siyasi parti kurma özgürlüğü, dernek kurma ve derneklere üye olma özgürlüğü,
toplantı ve gösteri yapma özgürlüğü siyasal katılım özgürlükleri arasında
sayılabilir.

Sivil Özgürlükler: Düşünce özgürlüğü, din ve vicdan
özgürlüğü, seyahat özgürlüğü, özel hayatın gizliliği hakkı, kişi dokunulmazlığı
ve yaşam hakkı vs. hak ve özgürlükler sivil özgürlükler (civil liberties)
arasında sayılır.

Siyasal Rekabet Özgürlükleri: Seçime katılan siyasi
partilerin sayıca çok olması, seçim için rekabet edebilme hakkının ve siyasi
parti liderliği için yarışma hakkının fiilen mevcut olması siyasal rekabet
özgürlüğünü ifade etmektedir.

2. Hukuk Devleti: Demokrasi için ikinci önemli unsur
“Hukuk Devleti”dir. Hukuk devleti, halkın seçtiği yöneticilerin hukuk kuralları
dahilinde hareket etmesi demektir.

3. İktidarın Sınırlandırılması: Hukuk devleti zorunlu
olarak iktidarın sınırlandırılmasını şart koşar. Siyasal iktidarın, güç ve
yetkilerinin sınırlandırılmadığı bir yönetimi “hukuk devleti” olarak adlandırmak
mümkün değildir. Sınırsız güç ve yetkileri olan bir siyasal iktidar her zaman
siyasal özgürlükleri sınırlandırabilir ve hatta ortadan kaldırabilir.

4. Kuvvetler Ayrılığı: Yine hukuk devleti ve iktidarın
sınırlandırılması ile yakından alakalı olan bir diğer “kuvvetler ayrılığı”
ilkesidir. Kuvvetler ayrılığı, yasama, yürütme ve yargı güçlerinin tek elde
toplanmamasını ifade eder. Kanun yapma görevinin yasamaya; kanunları uygulama
görevinin yürütmeye; yapılan uygulamaların anayasa ve kanunlara aynı zamanda
kanunların da anayasaya uygunluğunun bağımsız yargı organlarına ait olması
gerekir.

5. Şeffaflık: Demokrasi için gerekli bir diğer unsur ise
kamu yönetiminde şeffaflığın mevcut olmasıdır. Demokrasi bir açık toplum
düzenidir. Demokrasi için, yöneticilerin eylem ve davranışlarının mutlaka
açıklık içinde cereyan etmesi ve vatandaşların kamu yönetimi hakkında bilgi
edinme hak ve özgürlüklerinin bulunması gerekir.

6. Laiklik: Demokrasi için, din ile devlet işlerinin
birbirinden mutlaka ayrı olması gerekir. Demokrasi, bireylerin inanç alanlarına
müdahale edilmemesini, bir başka ifadeyle bireylerin inanç özgürlüğüne sahip
olmalarını savunur. Dine dayalı veya dine destek veren devlet anlayışlarında,
bireylerin tamamen kendilerine ait özel bir alan olan inanma ya da inanmama
özgürlüklerinin ortadan kalkması tehlikesi mevcuttur. Bu nedenle, laiklik ilkesi
din ve vicdan özgürlüğünün korunması için gereklidir.

7. Demokrasi Kültürü: Bir toplumda mevcut olan kültür,
değer yargıları ve ahlak da demokrasi için önem taşımaktadır. Siyasal
özgürlükler sadece yasa ile korunamaz. Demokrasi kültürü, bireylerin
birbirlerinin hak ve özgürlüklerine saygılı olmasını da gerekli kılar.

8. Sivil Toplum: Demokrasinin oluşması ve kurumsallaşması
için sivil toplumun güçlü ve etkin olması gerekir. Siyasal güç karşısında hak ve
özgürlükleri için mücadele eden sivil toplum kuruluşlarının sayısı arttıkça
demokrasi de giderek kurumsallaşır.

Yukarıda demokrasi için gerekli unsurları maddeler halinde
özetlemeye çalıştık. Tekrar belirtelim ki, demokrasi’yi “halkın egemenliği” ya
da “halkın yönetimi” şeklinde tanımlamak pratikte çok anlamlı olmamaktadır.
Gerçekteki ideal olan “halk egemenliği”ne ulaşabilmesi için yukarıda saydığımız
unsurların mevcut olması gerekir.

Öz

Demokrasi kavramının ortaya çıktığı Eski Yunan döneminden
günümüze değin insanlar hep ideal bir yönetim düzeni arayışı içerisinde
olmuşlardır. Bu çalışmada, geçmişten günümüze büyük düşünürlerin siyasal yönetim
sınıflandırmalarına ve demokrasiye bakış açılarına kısaca yer verilmekte ve
demokrasinin günümüz açısından ifade ettiği anlam ile demokrasinin temel
unsurları gözler önüne serilmektedir.

Anahtar Kelimeler: Demokrasi, monarşi, aristokrasi, tiranlık,
timarşi, polity

Abstract

People have been looking for an ideal government order since the
times of Ancient Greece in which the concept of democracy has emerged until now.
This article discusses briefly the classification of political systems by the
great thinkers from the past to our times and their views on democracy.
Furthermore, the current meaning of democracy with its basic factors is being
displayed in this short text.

Key words: Democracy, monarchy, aristocracy, tyranny,
timarchy, polity

Kaynaklar

Akın, İlhan F., Kamu Hukuku,5.b. İstanbul: Beta Yayınları,
1987.

Barry, Norman., “Democracy”, in: N.Ashford and S.Davies, A
Dictionary of Conservative Libertarian Thought, London: Routledge, 1991.

Dahl, Robert A., Modern Political Analysis, 5th ed.,
Prentice Hall, New Jersey, 1991.

Göze, Ayferi ., Siyasal Düşünceler ve Yönetimler, İstanbul:
Beta, 1986.

Green, Philip., Key Concepts in Critical Theory: Democracy,
New Jersey: Humanities Press, 1993.

Kışlalı, Ahmet Taner., Siyasal Sistemler- Siyasal Uzlaşma ve
Çatışma, Ankara: İmge Kitabevi.

Russell, Bertrand, Batı Felsefesi Tarihi (İlkçağ, Ortaçağ,
Yeniçağ), 3.Baskı, Çev. Muammer Sencer, SAY Kitap Pazarlama, İstanbul,1983, s.
597.

Sabine, George., Siyasal Düşünceler Tarihi II, Çev. Alp
Öktem, Türk Siyasi İlimler Derneği Yayını, Ankara 1969.

Sartori, Giovanni., The Theory of Democracy Revisited,
Chatham, N.J: Chatjam House, 1987.

Stockton, David., The Classical Athenian Democracy, Oxford:
Oxford University Press, 1990.

Şenel, Alaeddin., Siyasal Düşünceler Tarihi, İstanbul: Bilim
ve Sanat Yayınları, 1997.

Tunçay, Mete., Batı’da Siyasal Düşünceler Tarihi, İstanbul:
Bilgi Üniversitesi, Yayınları, 2004.

West, David., Kıta Avrupası Felsefesine Giriş (Türkçesi:
Ahmet Cevizci) İstanbul: Paradigme Yayınları, 1998.

Yayla, Atilla, Siyaset Teorisine Giriş, Siyasal Kitabevi,
Ankara, 1998.

 

Dipnotlar:

1. Bu konuda bkz: İlhan F. Akın, Kamu Hukuku, 5.b. İstanbul:
Beta Yayınları, 1987.; Ayferi Göze, Siyasal Düşünceler ve Yönetimler, İstanbul:
Beta, 1986; Ahmet Taner Kışlalı, Siyasal Sistemler- Siyasal Uzlaşma ve Çatışma,
Ankara: İmge Kitabevi.; Mete Tunçay, Batı’da Siyasal Düşünceler Tarihi,
İstanbul: Bilgi Üniversitesi, Yayınları, 2004.; Alaeddin Şenel, Siyasal
Düşünceler Tarihi, İstanbul: Bilim ve Sanat Yayınları, 1997; David West, Kıta
Avrupası Felsefesine Giriş (Türkçesi: Ahmet Cevizci) İstanbul: Paradigme
Yayınları, 1998; Bertrand Russell, Batı Felsefesi Tarihi (İlkçağ, Ortaçağ,
Yeniçağ), 3. Baskı, Çev. Muammer Sencer, SAY Kitap Pazarlama, İstanbul,1983 ;
Atilla Yayla, Siyaset Teorisine Giriş, Ankara: Siyasal Kitabevi, 1998.; George
Sabine, Siyasal Düşünceler Tarihi II, Çev. Alp Öktem, Türk Siyasi İlimler
Derneği Yayını, Ankara 1969. Ayrıca bkz: David Stockton, The Classical Athenian
Democracy, Oxford: Oxford University Press, 1990.; Giovanni Sartori, The Theory
of Democracy Revisited, Chatham, N.J: Chatjam House, 1987.; Philip Green, Key
Concepts in Critical Theory: Democracy, New Jersey: Humanities Press, 1993.