Giriş

Eğitim, insan psikolojisinin farklı yansımaları arasında,
‘ihtiyaç’ olma bakımından ortak bir temsili noktaya sahiptir. İletişim esasına
dayalı olarak eğitim, insan tabiatından gelen köklü isteklere ve bu isteklerin
öngördüğü faaliyetlere referans eder. Ne ki; insan, sosyal hayatını, bunun yanı
sıra manevi hayatını eğitim faaliyetlerinin sonucunda şekillendirmek
durumundadır.

Eğitimin, kültürlere göre çeşitlilik göstermesi, özel çizgilere
sahip olması, zaman/mekan değişiminin mantıksal bir sonucu olarak göze çarpar.
Ne var ki, tarih boyunca varlığını kabul ettiren eğitim, bir kurum olarak
kendine has geleneğe sahip olamamış, tüm insanlığa hitap edebilecek müşterek
bilgi birikimine ulaşamamıştır. Buna mukabil, insanlara ‘mürşid’ olma özelliğine
sahip peygamberlerin ve söylemlerinin, ümmetlerin eğitimi hususunda ortak bir
bildiriye sahip olduğunu ileri sürmek, sanırım, yanlış olmayacaktır.
Binaenaleyh, aynı kaynaktan beslenenlerin aynı şeyleri söylemesi doğaldır.

Dolayısıyla, ‘Kutsî Kaynaklar’ olarak belirttiğimiz Kur’an ve
Hadis de ilk etki alanından başlayıp sonraki alanları da içine alarak, müşterek
bir ‘eğitim’ bildirisini insanlığa sunmuşlardır.

Genel olarak bu yazının çerçevesini, kutsî kaynaklarda vurgusu
yapılan, eğitim teknolojisi ve eğitim metotları çizecektir.

A) Eğitim Teknolojisi

Eğitim teknolojisi teriminin akla getirdiği ilk konular;
eğitim-öğretim araçları, yardımcı aletler…gibi klasik konulardır. Bu terim, bu
anlamıyla ilk kez altmışlı yılların başında kullanılmaya başlanmışsa da kapsam
olarak oldukça geniş bir tarihe sahiptir.1

Konu, sadece eğitimde kullanılan araçlarla sınırlandırılamaz.
Bunun yanında eğitim teknolojisi, eğitimin hedeflerini ve bu hedefler
doğrultusunda ne gibi hususlara sahip bireylerin yetiştirileceği üzerinde durur.
Nitekim, Rowntree, eğitim teknolojisini kavram olarak eğitime eşit görür. Ona
göre eğitim teknolojisi, öğretim programları, öğrenme deneyimleri ve onlarla
ilgili olan pratik problemleri tasarım, değerlendirme ve geliştirmedir.2

Asıl üzerinde durmak istediğimiz konular da bunlardır. Şu halde,
eğitim teknolojisini yani eğitimin hedeflerini, Kur’an ve Hadisi göz önünde
tutarak, başlıklar halinde özetlemeye çalışalım:

a) Ahlaki Olgunluğa Erişim

“Ben ahlakı tamamlamak için gönderildim.”3 hadis-i
şerifinde göze çarpan ahlak kavramı ile, “Muhakkak sen büyük bir ahlaka
sahipsin.”4 ayetindeki ahlak kavramı, Peygamber Efendimizin şahsına
mükemmel şekilde dercedilen melekenin tavsifidir. Ahlakların en güzeli ile
yaratılan Peygamber Efendimizin, kainatta eksik olan ahlakı tamamlaması ancak
çerçevesi çizilen faaliyetler bütünü ile mümkün olacaktır. Bu bütüne ‘ahlaki
eğitim’ ya da ‘ahlak eğitimi’ demek de olasıdır.

Somut bir açılımla, ahlak eğitiminin temelindeki dinamizm “Emr-i
bi’l ma’ruf nehy-i ani’l münker’ dir. Bu mekanizma aynı isimle hem Kur’an’da hem
hadislerde sık sık tekrarlanır.

Zihinsel ve kuramsal temellere bağlı olan bireyin, toplum
içerisinde manevi problemlerden kaçınması ve etrafındaki insanları bu
problemlere karşı uyarması bahsettiğimiz iyiliği emr, kötülükten nehy
denkleminin içine girer. Nitekim, Rab (Terbiye Edici) isminin gerekliliğini
başta Peygamber Efendimizin şahsında, yayılımını sair insanlarda
görebilmekteyiz.

İyi olarak bilineni emretmek, kötü olarak bilineni yasak etmek
ve bunları yaparken bir tür eğitim esasını vücuda getirmek peygamberlerin
ümmetlerine ilettiği en büyük çabalardan birisini özetler.

b) Özel Eğitim

Eğitimin bir başka boyutu da özel (bireysel) eğitimin insana
sunduğu sınırlandırmadır. Bu sınırlandırma, en kısa tabirle ‘i’tidal’ dir.

‘Eli sıkı olma, büsbütün eli açık da olma.’5 ayetinde
vurgulanan ölçünün i’tidal yani her şeyin hayırlısının orta yolu6,
bireysel eğitiminin amacının merkezinde yer alan bir ritüeldir.

Ancak, i’tidal kavramıyla dikkat çekmek istediğim asıl nokta
“ölçülü davranma”dır. Özel eğitimin belki de en önemli köşe taşı olan ölçülü
davranma, eğitimin hedeflediği ‘örnek insan tipi’ nin bir özelliğidir. ‘Allah’ın
seni gözettiğini görüyormuşçasına hareket et. Sen Onu görmüyorsan da O seni
muhakkak görüyor.’7 hadisinin yansıtmış olduğu tavırda yine ölçülü
davranmaya yönelik bir tavırdır.

Şu halde, özel eğitimin merkezinde yer alan i’tidali çevreleyen
bir başka önemli kavram da ölçülü davranmadır.

c) Toplumsal Eğitim

Ahlaki eğitime bağlı olarak anlaşılabilecek bir eğitim esası
olan toplumsal eğitim, özel olarak bireylerin eğitimleriyle ilgilenmenin yanı
sıra toplum içerisinde oluşturulması gereken müesseselerin yapılarıyla
ilgilidir.

Komşuluk, kardeşlik, iyi geçinme, merhamet duygusu, içtimai
meselelere karşı ortak bir tavır belirleme, adalet duygusu… gibi toplumu
doğrudan ilgilendiren meselelerde Kur’an-ı Kerim’in yanı sıra Hadisler,
risaleler, hatta muharrif kitaplar olan Tevrat, İncil, Zebur, semavi olmayan
dinlerin doktrinleri…ve daha pek çok yönlendirici, insanları sürükleyici
materyal bir takım çözümler sunmaktadır.

Bu müesseselerin topluma sağladığı yararlar, bu yazının konusu
olmasa da, diğer dinlerden farklı olarak İslam Dini’nin, müesseselerin temeline
Allah rızasını koymasının altını önemle çizmek gerekiyor.

d) Akıl ve Ruh Eğitimi

Modern eğitimin en büyük çıkmazlarından birisi, akıl eğitiminin
yanında gelişti-rilmesi beklenen ruhi eğitimi, ihmal etmesidir.

Bir çok felsefi kavram ortalıkta başıboş dolaştığı halde, manevi
sahada eksikliği yadsınamaz bir gerçeklik olan eğitim, bireylerin pek çok konuda
eksik yetişmesine zemin hazırlamaktadır. Dini literatürden yoksun olarak yetişen
zihinler, toplum içerisinde yaşanan vakıalar karşısında öğrendiklerinin çaresiz
kalışını hayretle izlerken, pek çoğunun bu tür şartlarda yok olduğunu müşahede
edebiliriz. (Günümüz-de bu yok oluşa en açık örnek intiharlardır.)

Buna muhalif olarak, Katip Çelebi’nin bildirdiğine göre,
‘Fatih’in yeniden düzenlediği medresenin programında felsefi ve dini ilimler bir
arada bulunuyordu. O sırada bir alimin şerefi, akli ve nakli ilimlerdeki ihatası
ile ölçülüyordu. Fakat Kanuni’den sonra akli ilimler ‘felsefiyattandır’
deni-lerek programdan çıkartılmıştır. Sadece hafızaya yüklenmek, akli bir
davranış değildi. Neticede ne akıl kaldı, ne nakil…’8

Buradan da anladığımıza göre, felsefe—ki o zamanlar akli
ilimlerin tümüne bu ad veriliyordu.—ve din ilimlerinin birbirinden ayrılması
eğitimi çıkmaza sürüklemiş, Kanuni zamanından sonra başlayan eğitim faciası
-belki- şekil değiştirerek günümüze kadar gelmiştir. Gerçi, II.Mahmud ve
Abdulhamit dönemlerinde kısa süreli iyileşmeler görülmüşse de sonraki zamanlar
için bu iyileşmeler yön verici olamamıştır.

‘İlim, mü’minin yitik malıdır. Onu nerede bulursa alsın.’9
hadisinden de açıkça anlaşılıyor ki; müsbet ilimlerle dini ilimler eşit haklara
ve öneme sahiptir. Bu doğrultuda, ‘düşünmek,bilmek’ le ilgili ayetler de
yukarıdaki sonucu doğrular niteliktedir. (Ayetlerle ilgili olarak bkz. Bakara
Suresi, 44, 73, 75, 76, 164, 170, 171, 242/ Al-i İmran Suresi, 68, 118/ Maide
Suresi, 58, 100/ Yunus Suresi, 16, 42, 100…)

Netice olarak, eğitimde, herhangi bir cinsiyet ayrımına gitmeyen
Kur’an ve Hadis, akıl ve nakil ilimlerinde de ayrıma gitmemiş, insanlığa hizmet
edebilecek tüm bilgi formunu desteklemiştir.

B) Eğitim Metodları

Metod, belli bir konuyu açıklığa kavuşturmak ya da belli bir
konu hakkında bilgi vermek amacıyla, konunun mahiyetine göre önceden tasarlanmış
‘usul’lerdir. Amaç, istenen hedefe en kısa ve emin yoldan ulaşmaktır.

Eğitiminde kendine has pek çok metodu olduğu vakıadır. Biz
burada Kur’an ve Hadislerde özellikle vurgusu yapılan metodlardan bahsedeceğiz:

a) Soru Sorma

‘Eğer bilmiyorsanız, bilenlere sorun.’10 ayetindeki
belirleme, eğitim metodları içerisinde en çok kullanılan metoddur. Bu metodla
asıl hedeflenen ise ‘soruşturma’dır. İlmin hocası olarak kabul gören ‘merak’
yani sorma-soruşturma olmazsa ilmin yok olacağı hadislerde yaygın bir yer tutar.11

Nitekim Peygamber Efendimiz Saha-beleriyle sohbet ederken,
bilinçleri canlı tutmak için onlara soru sorar, Sahabelerinin düşünüş tarzlarını
öğrendikten sonra sorularını kimseyi yaralamayacak şekilde ce-vaplandırırdı.

Burada önemli bir hususa dikkat çekmek gerekiyor: Peygamber
Efendimiz, soru sorarken karşısındakilerin psikolojik, sosyal ve zihinsel
durumlarını da göz önünde bulundurur, soruları yerinde ve zamanında sorarak,
olması muhtemel bir heyecan kırıklığını engellemeye çalışırdı.12

Modern eğitim, bu teknikten olabildiğince yararlanmaktadır ancak
bu tekniğin sahipliğini ‘Batılı’ eğitimcilere atfetmektedir.

b) Örneklendirme

Özellikle metafizik (ilahi) ve tarihi olaylarda başvurulan bir
yöntem olarak sapta-nabilecek örneklendirme yöntemi, Peygamber Efendimiz
tarafından, karşısındakileri ikna etmek için kullanılmıştır.13

Özellikle Kur’an-ı Kerim’de yer alan örneklemeler, sonraki
nesiller için son derece önem arz eden birer ibret vesikalarıdır. Helak edilen
kavimlerin trajedisi ve helak edilme nedenlerinin izahı, günümüz toplumlarının
dikkatine sunulan en muazzam örneklerdir. Cenab-ı Hak, bu şekilde örnekler
iletirken, eğitim hususunda izlenebilecek bir yolu da tasvir etmiş olu-yordu.
(17 Ağustos’ta meydana gelen 7.4 şiddetindeki depremin örnek izahı için 7.
Surenin 4. Ayetine bakılması yeterlidir.)

c) Tekrar

Peygamber Efendimiz, bir konunun çok iyi anlaşılabilmesi için
konuyu üç defa tekrar ederdi.14

Bir çok eğitimcinin üzerinde önemle durduğu bu metot, bıkkınlık
vermediği ölçüde bireylerin bilgi düzeylerinin gelişiminde kalıcı ve önemli bir
etkiye sahiptir. Nitekim, hafızanın unutkanlığa meyilli olması dolayısıyla
tekrar edilmeyen bilgilerin unutulması bu metodun geçerliliğini ortaya
koymaktadır.

Kur’an’da pek çok olay tekrar edilmiş, insanların dikkatleri bu
alanlara çekilmeye çalışılmıştır. (Dikkatlerin gayr-ı meşru alanlara sapması bu
tekrarların artmasının başlıca etkenidir.) ‘Öyleyken Rabbinizin nimetlerinden
hangisini yalanlayabilirsiniz?’ ayetinin otuz bir defa tekrar edilmesi, ‘Gökte
ve yerde, gizli ve aşikar ne varsa O, hepsinden haberdardır.’ Ayetinin farklı
surelerde sıklıkla tekrarlanması da yukarıdaki belirlemenin bir sonucudur.

d) Derecelendirme

Bir eğitim metodu olarak derecelendirme, kolaydan zora, basitten
bileşiğe, parçadan bütüne gibi tavırlarda kendini gösterir. Burada temel amacın,
nefret ettirmeme, sevdirme, zorlaştırmama kolaylaştırma olduğu ortadadır.

‘Allah sizin için kolaylık ister, zorluk istemez’15
ayetinde ve pek çok ayette derecelendirmenin önemi vurgulanır. İçkinin üç
aşamada haram edilişi, tebliğin ne şekilde yapılması gerektiğini bir metod
olarak belirler.

d) Herkesi Gücüne Göre Mesul Tutma

Kur’an ve Hadislerin bu konu üzerinde hassasiyetle durması ilgi
çekicidir. İslami davranışlarda ve imani yükümlülüklerde herkes gücüne göre
mes’ul tutulurken, eğitim esnasında da bu durumun göz önünde bulundurulması
kaçınılmaz bir zorunluluktur.

Şer’i metotlardan birisi olan kıyasla, ‘Allah her şahsı, gücünün
yettiği ölçüde mükellef kılar’16 ayetini temel alarak, eğitilecek
bireylerin bedeni, ruhi, akli gücüne orantılı bir bilgi akışının sağlanması
gerekliliğini çıkarabiliriz. Eğitimde, umumi seviyeyi göz önünde bulundurmaya
dikkat eden Peygamber Efendimiz17, öğretilen şeylerin etkin olması
hususunda eğitimcilere önemli bir metot daha vermiş olmaktadır.

Sonuç

Her peygamberin bir ‘öğretmen’ olduğu göz önünde bulundurulursa,
semavi dinlerin eğitime ve eğitimcilere ne kadar önem verdikleri anlaşılır. Hz.
Adem’le başlayan ‘okuma’ süreci, özet halinde sunduğumuz ilahi verileri
değerlendirdiği takdirde çok daha büyük neticelere ulaşacaktır. Eğitim hususunda
olduğu gibi sair pek çok konunun Kur’an ve Hadisler baz alınarak akademik bir
seviyede incelenmesi ve çeşitli sonuçlara ulaştırılması, başta Müslüman
toplulukların ve tüm insanların bir zorunluluğudur.

Dipnotlar

1. Enver Tahir Rıza, Eğitim Teknolojisi: Dert mi? Derman
mı?, Al Manhal Dergisi, n. 448, s. 188.

2. Rowntree, D., Educational Technology in Curriculum
Development, London, 1978.

3. Malik B. Enes, el-Muvatta, B.8.

4. Kalem Suresi, 4.

5. İsra Suresi, 29

6. Acluni, Keşfü’l Hafa, s.391.

7. Buhari, B.37.

8. Katip Çelebi, Keşfü’zzünun, s. 680.

9. Tirmizi, Sünen, B.19.

10. Nahl Suresi, 44

11. Darimi, Mukaddime, B.18

12. Buhari, B.56.

13. Muhammed Ebu Zehv, el Hadis ve’l Muhaddisun, s. 53.

14. El Cevzi, Za’du’l Mead, s. 63.

15. Bakara Suresi, 185.

16. Bakara Suresi, 286.

17. Ebu Davut, B.23.